7 entry daha
  • her haliyle saçma bir eylemin baş kahramanı gibi duruyor; tam anlamıyla kutsalına, kutsal gördüğüne saldırmak istemiyorum, böyle değer kabullerine hiç dokunmak istemiyorum ama şunu da söylemeden edemem: -eleştirilemeyecek hiçbir şey yoktur- şu yaşamda bir insan evladı için en temel şey nedir? "yaşamak" değil mi? çok uçuk kaçık bir algı yeteneğiniz yoksa, şu tarihte, şu saatte ağaçlar kesiliyor diye grup arkadaşlarınızla birlikte -böyle bir grubu neden ve nasıl kurdunuz bilemiyorum- kendinizi kesmeniz nasıl beklenemezse, bir yerlerde ermeni olsun, türk olsun, ugandalı olsun birilerinin başka birilerine zarar veriyor oluşundan hareketle bir insan evladının da kendine zarar vermesini, tanrılara bilinçli kurban olma ritüeliyle açıklayabilirim. bu vatan sevgisi veyahut birlik, beraberlik tutkusu olarak da görülemez kanaatindeyim; öyle ya ben birlik beraberlik vurgusunu, dahil olduğum kavmin yanlış olduğunu düşündüğüm davranışlar sergileyen mensupları adına savunmak, yüce kılmak ya da anlamlandırıp karşımdakine sunmak, ibret olsun diye cümle aleme aktarmak istediğimde seçeceğim eylem, en azından yaşama koşuluma zarar vermemeli, ki icraatimin en büyük savunucusu olabileyim. çünkü derdim varsa, onu insanlara aktarmak da istiyorsam; o halde en azından sağlıklı kalabilmem gerekir, ki ancak bu yolla protestomu gerçekleştirebileyim. kitap yazarım elim kalem tutuyorsa, böyle bir yeteneğim yoksa derdini daha makul ölçülerde (en azından kendisine zarar vermeden) anlatabilen insanlarla bir araya gelirim; hele ki böyle bir konuda türkiye'de benim yerime de ses çıkaracak yığınla grup bulunuyorken.

    hele içinde saf komikliği barındıran şu populist yaklaşım da cabası: "bu topraklardaki karde$ katline kar$i ke$ke artin penik kadar ermeni olabilseydim..." insanın böyle diyen birine mendil uzatası geliyor, ancak ağlayacaksa da kendi haline ağlaması gerekir. bir insan evladının konu ne olursa olsun "bilinçli kurban olma" psikolojisiyle kendisini yakarak feda etmesini (ki bu feda edişin hiçbir şeye yaramayacağı gün gibi aşikarken, nitekim öyle de olmuşken bir kişinin kendini yakması, davası uğrunda tüm şehri yakacak olanlar için hiçbir mana ifade etmeyecektir, etmemiştir de) bana intihar etmek için balkona çıkan adamın altında toplanan yığınlardan "helal olsun be adama, borcu varmış, hiç korkmadan ölmeyi göze almış... atla ulen" sesinin çıkmasını anımsatıyor. ne kadar romantik olursanız olun, bu denli popülizme gerzekçe kapılabileceğinizi sanmıyorum; çünkü hiç kimse "yeter artık kan dursun!" diyerek kendini yakan veya kafasına silah dayayan birinin tüm sorunları çözebileceğini sanmayacağı gibi, yeni sorunlar doğurmayacağını da kestiremez. öyle ya "adamın gol diyo" gibi, "bak adamın intihar ediyo" söyleminin oluşmayacağının da garantisi yok, ki biraz araştırırsanız bunu destekleyecek verilere de ulaşırsınız: http://www.sosyomat.com/etiket/artin penik - http://www.yalemforum.com/…cff61d37e41578bbf7c& vs. hele bir tanesi "artin penik gibi adamlar barış için savaşan babayiğitlerdir gözümde" diyor; yahu adam kendini yakmış, en başta babayiğitliği kendi vücuduna gösterebilmiş biri değil; cinnet geçirmiş veyahut sağlığındaki başka bir bozuklukla muhakeme yeteneğini kaybetmiş, "çile" kavramını başka türlü anlamış, insanlara zarar verilmesini protesto etmek için kendisine zarar vermiş, bunun neresinde "barış için savaşan babayiğit"lik durumu hakim?

    yukarıda bu eylemin daha da kötü sonuçlar doğurabileceğini söylemiştim; ' "yeter ulan ,dursun bu kan" diye kurtce bagiran kurt polis kadar kurt olabilseydim.' saflığını gösterebilme yeteneğini haiz olan insanların rahatlıkla katılıp, barınabileceği böylelikle içlerindeki ilkel kalmış populist yanı okşayabilecekleri, okşatabilecekleri garip tarikatlar ve garip eylemleri batı aleminde çok sık haber oluyor (örn. david van marshall applewhite ve heaven's gate; shoko asahara ve aum supreme truth; luc jouret ve order of the solar temple vs. ); öyle ya siz de bulun bir tarikat girin ve ulvi amaçlar veya tepkiler uğruna kendinizi yok edin. en azından bu toplu yok etme eyleminin şöyle yararlı bir getirisi olacaktır: söz konusu sapkın yaklaşımların bertaraf edilmesiyle aktivist olmanın, siyasi partilere, stk'lara üye olmanın bir mahiyeti ortaya çıkar; insanlar akın akın seslerini duyurabilecekleri örgütlere, kuruluşlara katılırlar. öyle ya bu saf yaradılışlı çocukların kimi eylemcilerin kitap yakma eylemini çağdışı bulduklarını da tahmin ediyorum ideolojik bağnazlıklarından ötürü; ancak mesele, insan evlatlarının kendilerini yakmasına gelince; yığının gözünde puan toplama amacı daha baskın çıkıyor: yaşanan olaylara tepki koyacak, "dursun kan" diyecek onca örgüt varken, buna tepki verilecek onca mekan varken bir insan evladının doğrudan kendini hedef alarak, kendi canına kast etmesi bir grubun -görüşlerini protesto etme ihtiyacını gördükleri- bir yazarın bir kitabını yakma eyleminden daha masum olabilmektedir. ben buradaki fanatikliği yüce olduğu düşünülen değerlerle açıklayamayacağım; açıklamak istediğimde kendimle çelişirim, zira ben temelde insanın sağlıklı kalabilmesini ondan sonra ne tepki verecekse verebilmesini, kendisini hiçbir şey uğruna feda etmemesini makul karşılarım. benim haksızlığa uğradığımı düşündüğünden bunu protesto etmek adına intihar eden bir sevgilim olsa, ben artık neylerim onu? ben yüce gönüllü sevgilimin tabutuna mı sarılırım, yoksa bu eylemi populist bir söylemle "savaşlar dursun, kan akmasın"... "keşke ben de onlar gibi olabilseydim..." saflığına boyamanın marifet olduğunu sananların gerzekliğine mi yanarım?

    bilmiyorum hiç duydunuz mu: judicial activism diye bir nane var; kimileri için bu sadece bir mitostan ibarettir; idarenin iradesi her daim her türlü eleştirel yaklaşımı ezer. çok daha idealist olanlar için o kadar çok kürsü çeşidi var ki, herhangi birine çıkıp eleştiremeyeceğiniz nosyon yok. olmadı i.s. 2009'a girmeye hazırlandığımız şu zaman noktasında youtube denilen şer yuvası veyahut ekşi sözlük denilen sinsi farelerin cirit attığı mekanda (kim demişti bunu, biri anımsatsın) bir cümle, bir küfür ya da resim işleme programıyla deforme edilmiş görüntü sunumu, kendinizi taksim meydanında yakmış olan bir insan evladının eylemini destekleyip koca götün üstüne oturmaktan, masa başında "valla ben de keşke onun gibi olaydım, savaşa hayır diyebilseydim, helal olsun :((" diyebilmekten iyidir. en azından ruh ve beden sağlığının öylece kalması adına yararlı bir adım olsa gerek. aksi durumda "olecegimi biliyorum ama pisman degilim, kurtulursam kendimi bin kez daha yakarım" demişse zamanında rahmetli artin bey, bunu alkışlamak için pusuda bekleyen saf yaradılışlılar için hakiki eylem yolunun da belirlendiğini düşünmek isterdim; ne bileyim kendilerini yakabilsinler. yok aslında yakamasınlar, sonra "tepkiselliğin sağlıksızlığı"na dair bir kanı oluştu mu 20 sene çıkaramıyoruz avamın zihninden. en iyisi yakacaksanız da kendinizi, kimsenin göremeyeceği bir yerde yapın bunu, ki cinnetinize büyük kutsi değerler atfedecek saf yaradılışlıların elinde oyuncak olmayasınız. gerçi derdiniz oyuncak olmak da olabilir!
33 entry daha
hesabın var mı? giriş yap