38989 entry daha
  • yahudiler hz. muhammed'in yanına gelir ve onların kitaplarında da bahsedilen zülkarneyn hakkında soru sorarlar.

    kehf suresi 83 - 98 arasında zülkarneyn a.s anlatılmıştır.

    rahman ve rahim olan allah'ın yüce adıyla!

    kehf 83 - 85: ey peygamber! sana zülkarneyn'i soruyorlar: de ki: “size ondan biraz bahsedeceğim."

    şüphesiz, biz ona yeryüzünde imkan sağladık ve kendisine her şeye ulaşacağı bilgiyi verdik.

    o da bir yol tutup gitti.

    anlıyoruz ki zülkarneyn'e allah yeryüzünde imkan vermiş ve ona büyük ilimler bahşetmiş, kendisi hükümdar ve seferlere çıkan bir zat, veli mi, peygamber mi belli değil ama kur'an'da anıldığına göre önemli bir kişilik olduğu aşikar.

    günümüzde bilinen en eski harita olan babil dünya haritası, yaklaşık 120 yıl önce fırat nehri'nin doğu kıyısında keşfediliyor, m.ö 7. yüzyıla ait olduğu tarihlenen bu kil tablet şu anda british museum'da muhafaza edilmekte.

    görsel

    bu harita'da 7 farklı bölgenin ismi geçiyor, bunlar gerçekten şehir veya ülke adları mı yoksa kendileri mi öyle tasvir etmişler bilinmiyor.

    7 bölge isimleri sırasıyla:

    1) adalar arabistan yarım adasını ve okyanusu göstermektedir.

    2) adalar güneşin battığı yönü veya ülkeyi gösterir.

    3) adalar kuşların bile varamayacağı deniz ötesini göstermektedir. muhtemelen akdeniz'i boylu boyunca tanımlamaktadır. ulaşılamazdır.

    4) adalar gece parlak yıldızların olduğu kuzey batıyı göstermektedir.

    5) adalar karanlık kuzeyi göstermektedir.

    6) adalar yeni gelenlere saldıran boynuzlu boğanın ülkesini göstermektedir.

    7) adalar güneşin doğduğu yer veya ülkedir.

    uzmanlar, yukarıdaki orijinal tablet'ten yola çıkarak şöyle bir çizim yapıyorlar.

    görsel

    çizimde "güneşin doğduğu ve battığı yer" diye tabir edilen bölgeler açıkça görülmekte.

    kehf 86: nihayet güneşin battığı yere varınca, güneşi kopkoyu bir suda batıyormuş gibi gördü. orada bir topluluğa rastladı. “ey zülkarneyn! onları ister cezalandır, ister onlara karşı iyi davran!” dedik.

    zülkarneyn a.s'ın güneşin battığı yere gittiği ifade ediliyor. ama müfessirler "güneşi bir balçıkta batıyormuş gibi gördü" kısmını o zaman anlayamadıklarından yanlış çevirmişler, ayetin orijinal nüshasında "ayn" ifadesi geçer ve ayn'ın ilk anlamı direkt "göz" demektir, eski müfessirler "güneşi gözün içinde batıyor gördü" diye çevirmenin anlamsız olacağını düşünerek ayn kelimesinin diğer anlamlarını tercih edip, "su pınarı, koyu, balçık" gibi anlamlar vermeyi tercih etmişler, yani ayetin bu kısmında çeviri hatası yapılmış. oysa ki bu ayet bize çok büyük bir gerçeği haber veriyor.

    doğrulayalım.

    kur'an meali sitesinde "ayn" kelimesine verdikleri anlam:

    görsel

    ayn kelimesini kopyalayıp yandex çeviriden çeviriyorum:

    görsel

    kehf 89 - 90: sonra yine bir yol tuttu.

    sonunda güneşin doğduğu yere varınca, güneşi, kendilerine güneşten başka bir örtü vermediğimiz bir topluluğun üzerine doğuyor buldu.

    zülkarneyn a.s önce güneşin battığı yere gidiyor ve orada güneşi gözün içinde batar buluyor, sonra, "güneşin doğduğu yer" diye tabir edilen bölgeye gitmek için tekrar sefere çıkıyor.

    öğreniyoruz ki kur'an'da geçen bu ifadeler aslında eskiden insanların adlandırdıkları 2 farklı ülkeyi/bölgeyi temsil ediyor, kur'an ise 120 yıl önce kil tablet'te ortaya çıkan bu gerçeği bize zülkarneyn kıssasında 1400 yıl önce bu şekilde anlatıyor.

    ama daha bitti mi? bitmedi.

    şimdi gelelim şu "güneşi gözün içinde batıyor buldu" ifadesine.

    zülkarneyn mısır'a gidiyor ve orada muhtemelen güneş tanrısının sembollerini şehrin her yerinde görüyor. ne diyordu kur'an, "güneşi gözün içinde batıyor buldu" çok ilginç.

    güneş tanrısının sembolü ra'nın gözü:

    görsel

    herkesin az çok bileceği üzere, allah sadece şirk günahını affetmeyeceğini bildirmiştir, elçilerini de ortak koşan, putperest, çoktanrılı toplumlara göndermiştir. mısır'da o dönemde milyon tane tanrı vardır ve halk putperest idi, zülkarneyn mısır'a gittiğinde doğal olarak her yerde şirk bataklığına düşmüş insanları ve onların tanrılarına çizdikleri sembolleri görmekte.

    allah kehf 86'da da zülkarneyn'e yetki veriyor onlara nasıl davranacağı hususunda, ve zülkarneyn şöyle diyor.

    kehf 87: dedi ki: "kim zulmederse ona azab edeceğiz. sonra rabbine döndürülür, o da onu görülmemiş azapla azablandırır.

    bakın allah o kadar merhametlidir ama burada zulüm kelimesi ve allah'ın onlara kesin gazap hükmü var. sonra şöyle devam ediyor.

    kehf 88: ancak inanıp yararlı iş yapana gelince, onun için güzel ödül vardır. biz ona kendi emirlerimizden kolay olanı söyleyeceğiz.

    şirk nedir peki?

    lokman 13: lokmân'ın oğluna öğüdünü hatırla! o şöyle öğüt veriyordu: “yavrucuğum! allah'a asla ortak koşma! çünkü şirk, büyük bir zulümdür.”

    şirk zulümdür, gördüğünüz gibi mısır halkı da zulüm içindeydi ve zülkarneyn onlara tebliğ yaptı, allah'ın tek olduğunu ve yararlı işler yaparlarsa arındırılacaklarını bildirdi, oradan da kil tablet'te "güneşin doğduğu yer" diye tabir edilen bölgeye sefere çıktı.

    hz. muhammed'in kil tableti okuyacak ne imkanı, ne de ilmi vardı, günümüzde bile bu tabletleri okumak için yoğun çalışmalar, yararlanılması gereken teknolojiler ve ilim gerekiyor, zülkarneyn a.s'ın yanında da değildi m.ö 7. yüzyıldan kalan eski medeniyetlerin dünya haritasına göre yorumda bulunsun veya eklemeler yapsın. bu ancak, zamanın sahibi, her şeyden haberdar olan yüce allah'ın bize getirmiş olduğu ilahi bir mesaj ve ibrettir.

    rahman ve rahim olan allah'ın yüce adıyla!

    al-i imran 29: de ki: kalplerinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da allah onu bilir. zira o, göklerdeki ve yeryüzündeki her şeyi bilir; allah'ın her şeye gücü yeter.
2839 entry daha
hesabın var mı? giriş yap