ittihatçılık
-
yirmi yılı aşan akp iktidarı'nın yarattığı siyasi iklimde recep tayyip erdoğan nasıl kendisini ikinci abdülhamid ile özdeşleştiriyorsa ona muhalif olan kimi çevreler de bir o kadar ittihatçılık ile özdeşleşme, ittihatçıların fikirlerini terennüm etme temayülündeler. cemiyet mensuplarının kısacık videolar ve siyah beyaz fotoğraflarda yaşayan karizmatik imajı, pek çok cemiyet liderinin gizem perdesi ile örtülü kalmış ve efsanelerle süslenmiş yaşamı, erol şadi erdinç'in leziz üslubu ile sarf ettiği "zulme karşı mukavemet" gibi sloganlar cemiyet mensuplarını özellikle öfkeli genç türkler için mitik birer kahramana, cemiyeti ise bir özgürlük savaşçısı ordusuna dönüştürüyor.
oysa ittihat ve terakki iktidarını yaşamış olan entelektüellerin fikirlerine göz gezdirince kamuoyunun ittihatçılara karşı fikrinin pek de müspet olmadığını görüyoruz. nahid sırrı örik, yakup kadri karaosmanoğlu, halide edip adıvar ve hüseyin rahmi gürpınar'ın ittihat ve terakki devrini anlatan eserlerinde cemiyet özellikle rüşvet, adam kayırma, hizipçilik, zorbalık ve hatta siyasi cinayet gibi ithamlarla en ağır biçimde eleştirilir, ittihatçılar hürriyet için başkaldırmış kahramanlardan ziyade maddi menfaat ve siyasi hırslarla memleketin yarınını dahi tehlikeye atan bir haramiler ordusu olarak tasvir edilir.
(bkz: yakup kadri karaosmanoğlu, hüküm gecesi)
(bkz: hüseyin rahmi gürpınar, hakka sığındık)
(bkz: halide edip adıvar, sinekli bakkal)
edebiyatçıların gerçekçi olduğunu düşündüğüm bu tasvirlerini okuduktan sonra romantik çağrışımları kenara bırakıp gerçekçi bir kıyaslama yaptığımda ise ister istemez şu fikre kapılıyorum: akp iktidarı, abdülhamid'in istibdat rejiminden daha çok ittihatçıların egemen olduğu o günleri anımsatıyor.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap