28 entry daha
  • şahane bi film. yorumları okuyunca; durağan sahnelerde baygınlık geçiren sinema seyircisinden ne kadar iğrendiğimi ve nuri bilge ceylan'ın bu ülkeyi hala tutkuyla sevmesinin ne kadar büyük bir fazilet olduğunu anladım bugün. jackie chan filmi izlemeye davet ediyorum sıkılanları. bitirim ikili 318 falan.

    film son derece karışık giriyor. açılış sahnesinin sebebini, oluşunu, son dakikalara kadar kafanızdan sallayıp duruyorsunuz. ayrıca sık sık gerilim dozu artan bir film; o açıdan da bağladı beni. ben thomas'ın derinliğine inme isteğiyle izledim. daha çok şey öğrenme, daha çok şey bilme hissi hakimdi hep. filmde merak hiç dinmiyor. üzücülüğüne bir şey demiyorum zaten; çok güzel ağlatıyor. yönetmen gabriele muccino'nun, the pursuit of happyness'daki baba - oğul gibi hassas bir ilişki üstüne kurulu olmadığı halde seven pounds'ta daha çok duygulandırdığını söyleyebilirim. will smith de hakikaten "ço iyi oyuncu oldum ço." diyor. gitgelleri o kadar iyi yansıtmış ki, emily'ye yaklaşırken kafasından geçenleri anbean anlayabiliyorsun. kurgusu güzel, senaryosu güzel, akışı güzel, oyunculukları güzel. özenilmiş bir film olduğunu gösteriyor.

    kafamda bi "hollywood'un cins dörtlüsü" vardır; woody harrelson, steve buscemi, barry pepper ve christopher walken'dan oluşan. harrelson ve pepper'ı birlikte izlemek keyifti. keşke bu 4 uzaylıyı değişik bi filmde izleyebilsek. bunu da söylemek isterim sebepsizce.

    7.9/10 verdim gitti.
172 entry daha
hesabın var mı? giriş yap