80 entry daha
  • bunlardan biriyle evlenirken iki kere düşünülmesi gerekir. ha ben ikibin kere de düşünsem yine evlenirdim o ayrı. lakin meslekleri hayatlarını ne kadar zorlaştırıyorsa, beraberindekileri de o kadar zorlar. haftada beraber uyanılan (uyunan dahi değil, onu söylemiyorum bile) gün sayısı, sabah uyanıp eşinizi sızdığı bilgisayar karşısı koltuktan kaldırıp yatağa yatması için bilincini açmaya çalıştığınız günden daha azdır. bu siz sabah kalkarken oo vakit epey olmuş ben artık yatayım diyen eş şeklinde de vuku bulabilir. ilk başlarda eşi psikopat gibi uykusuz geceler boyunca çalışan kişinin vicdan azabından ben de senle oturcam banene şeklindeki direnişi iş yerinde uykusuzluktan baygınlık geçirip hastaneye kaldırılmayla son bulur. daha ileri giden ben gibi manyaklar ben de öğrencem bu işi diyerek 3d çizime merak salar, uğraşır didinir, nihayet bi kapı çizer, eşin bütün mimar arkadaşlarına çizdiği kapıyı utanmadan gösterir.

    bu uyku problemi sanırım mimarların en büyük yarası. zira bi türlü yeterince uyumayan bu güruh saçma sapan yerlerde de uyumaya başlayabilir. sizi ziyarete gelen eşin mimar arkadaşının gözleri açık bi halde koltukta uyuması, yahut sizi ziyarete gelen insanlar varken eşinizin gözü açık uyuması ve yahut gittiğiniz bir ziyarette eşinizin elalemin koltuğunda ağzını şaplata şaplata devirip yatması gibi.. işin ilginci bir süre sonra kimse bunu garipsemez, uykudan bayılan mimar garibanının üzerine bir örtü atıp hayatına devam eder. başlarda gelmiyor diye darılan anne, baba, arkadaş sizi yalnız görmeye alışır, ona da selam söylemeye...

    bu kişiler, kahvenin en hasının, en uyku kaçıranının gurmesidir. çizim yaparken uyku kaçırması için müzik dinleyenlerin yanı sıra film "dinleyenler" de mevcuttur, zira eşimin çoğu sahneyi ve oyuncuyu hatırlamadan ezbere repliklerini bildiği filmler var.

    masalarının üzeri her daim karışıktır, başta toplanmaya silinmeye yeltenilen bu masaya bir süre sonra ilişilmez, göz ucuyla süzerek yanından geçilir. masanın üzerindeki beşyüz tane kalemden hiç biri ellenmez, arada bi hayran hayran ele alınıp bakılır - eş nezaretinde- kaç lira bu? ohaaa cümleleriyle kalem elleme merasimi sona erdirilir.

    bir de sürekli bilgisayar karşısında oturmak zorunda kalan bu garibanların doğal olarak her yanları sürekli ağrır, oturup tv izlerken, çekirdek çitlerken, dergi okurken bi yandan eşe masaj yapmak bir süre sonra alışkanlık yapar, her yan yana gelişte el gayri ihtiyari masaja başlar, eşin hiç yoksa omzu,kolu sıkılır. saçları şöyle bi karıştırılır. bir süre odasından ses gelmeyince seslenilir, sesin durumuna göre;
    -kahve götürülür
    -gidip çizdiği şey hakkında bilmiş bilmiş mal gibi yorum yapılır
    -gidip kavga edilir ( bu ne bea hep yannızım ben ühüüü)
    -yanına oturulup bilinci açılmaya çalışılınır
    -koltuğun sırtı yatırılıp üstüne battaniye örtülür
    -yetiştirmesi gereken bişey çiziyosa üstüne su dökülür
    vs.
    evet, zor bişey mimarla evli olmak ama yine olsa yine evlenirim. herkesten ve dahi benden daha ince bir görüşü olan, içine sanat da edebiyat da renk de müzik de sızmış bir güzel insan evladıdır işte..
209 entry daha
hesabın var mı? giriş yap