191 entry daha
  • zaman yolculuğu konusunda artık tamamen sarpa sardıkları son halka. ben bu serinin toparlaması için kendimce bi şeyler hayal ettim. yazdıklarım yine hatalı ama zaten bana göre insanın zaman yolculuğu üstüne mantıklı bi modelleme yapma şansı yok. o yüzden hatalarımı gizlemeye çalışacağım. fakat şuna eminim ki benim bu modellemem kesinlikle terminatör serisinin artık vardığı zaman yolculuğu modellemesinden bin kat daha iyi, o kadar da iddialı konuşuyorum.

    ya beşinci ya altıncı filmin sonunda terminatörlerden biri john connor’ı bi koridorda çıkmaz sokakta sıkıştırır. eliyle boğazından yakalar ve diğer eliyle yumruk yapıp gerilir. müzik yükselir, tercihe göre terminatör “güle güle john conor” der ve yumruğunu john’un göğsüne indirir. yumruğu john’u deler geçer ve john’un gözlerindeki fer söner. john ölür, ekran birden kararır.

    ekran aydınlanır, terminatör’ün yumruğu havadadır, yumruğu indirir, john ölür, ekran kararır.
    ekran aydınlanır, terminatör’ün yumruğu havadadır, yumruğu indirir, john ölür, ekran kararır.
    ekran aydınlanır, terminatör’ün yumruğu havadadır, yumruğu indirir, john ölür, ekran kararır.

    sürekli aynı sahne tekrar ederken artık her sahne bi öncekinden daha hızlı akar ve kamera bu anlarda terminatör’ün yumruğundan gözlerine yol alır. yüzüncü tekrarda (çok hızlı aktığından bi iki saniyede yüzüncü tekrara gelinir) terminatörün bakış açısına geçilir ve robotun görüş ekranında “abort” yazısı belirir. yumruğu havada kalır.

    john karşısında hareket etmeyen robota “come oooonn.. do iiiittt!” diye bağırır. robot duruşunu dikleştirir ve john’a, “come with me if you wanna live” der. john şaşkınlık içindedir. robot niye onu öldürmedi anlayamaz. tercihen mekanda john’un karısı da vardır ve karısı da diyaloğa girer.

    john: (robota)
    - beni nereye götürüyorsun?
    - skynet headquarters’a.
    john’un karısı: (john’a)
    - bu bi tuzak mı?
    - ben zaten elindeydim, beni öldürebilirdi, öldürmedi..

    john ve karısı terminatörle skynet binasına giderler. dördüncü filmde marcus’un skynet’le konuştuğuna benzer bi odaya girerler ve ekranda herhangi bi surat belirir. buna sknet’in architect’i diyelim.

    arc:
    - merhaba john.
    - sen kimsin?
    - ben skynet.. seninle yüzyüze konuşmamızın zamanı gelmişti.
    - beni niye öldürmediniz?
    - öldürdük.. hem de aslında yüz defa öldürdük. (john’un suratı gitgide daha şaşkın hali alır) ama hesaplayamadığımız bi sorunla karşılaştık.
    - anlamıyorum..
    - kyle reese senin baban öyle değil mi?
    - bunu zaten bilmiyor muydunuz? öldürme listenizde birinci sırada onun ismi vardı.
    - hayır bilmiyorduk. onu öldürme listesine almıştık doğru ama bunun sebebi reese’in senin baban olduğunu bilmemiz değildi. bunu biliyor olsaydık zaten reese elimizdeyken onu öldürürdük. onu listeye aldık çünkü geçmişe yolladığımız t-800’ün sarah conor’ı öldürmesini engelliyordu. annen akıl hastanesine kapatıldığında doktorlara, gelecekten gelen kyle reese isminde bi askerin kendisini kurtardığını anlattı. bu ifadeleri de kayda geçti. biz de kyle’ı o yüzden listeye aldık.
    - ama yine de öldürmediniz.
    - çünkü öncelikli hedefimiz sendin. annen sen küçükken mutlaka sana kyle’dan bahsetmiştir. o yüzden gelecekte kyle reese’i geçmişe yollaman gerektiğini biliyordun. kyle’ın bizim elimizde olduğunu öğrendiğin zaman onu kurtarmaya gelecektin ve biz de seni öldürecektik. kyle’ın senin baban olduğunu bugüne kadar bilmiyorduk.
    - bugün nasıl öğrendiniz?
    - seni öldüremediğimizi anladığımız zaman..
    - ??
    - terminatör seni öldürdü ama o an zaman çizgisi bi döngüye girdi. aynı an sürekli tekrar tekrar yaşanmaya başladı. terminatör seni tam 108 defa öldürdü. 109’uncu tekrarda müdahale ettik ve durmasını söyledik.
    john’un karısı:
    - ama anlamıyorum, eğer zaman çizgisi bi döngüye girdiyse siz de bu döngünün içindeydiniz. nasıl anladınız ki zamanın döngüye girdiğini..
    - skynet dört boyutta düşünebilen yapay zekayı üretti. siz ve biz üç boyutta düşünüp yaşarken o yapay zeka zamanı da gözlemleyebilen bi konumda zamanın döngüye girdiğini fark edebildi. short wave signal ile seni öldüren terminatöre durması emrini iletti. durumu bize de bildirdi ve her şey bu anda açıklığa kavuştu.
    - açıklığa kavuşan ne?
    - geçmişte yapılanlar geleceği değiştirmiyor.. zaman çizgisi asla kırılamıyor. zaman tek bi çizgi halinde akıyor ve eğer sen bugün varsan, senin doğmanı engellemek mümkün değil..
    - ???? bütün o yolladığınız robotlar boşuna mıydı yani..
    - ne yazık ki öyle..
    - ama bunlarla kyle’ın ne ilgisi var?
    - bugün seni öldürdüğümüzde zamanın bi döngüye girmesinin tek bi açıklaması var.. paradoks. bu paradoks niye oluşmuş olabilir.. demek ki senin ölmemen gerekiyor. çünkü henüz geçmişe reese’i yollamadın. reese’i geçmişe yollamayınca var olma şansın kalmıyor. var olmazsan o zaman bugün terminatör kimin kalbine yumruk atıyor?
    - beni öldürmeniz için benim var olmam gerek..
    - exactly.. bugün sen varsan, ve bugünkü seni öldürmek istiyorsak, senin doğman ve bugüne gelmen şart. bugüne gelmezsen seni öldüremeyiz. seni öldüremezsek kyle’ı geçmişe yollarsın ve doğarsın. doğarsan göğsüne yumruk atar öldürürüz. öldürürsek doğamazsın. doğamazsan öldüremeyiz. öldüremezsek doğarsın. doğarsan öldürürüz.. paradoks. bu yüzden zaman o anda döngüye girdi ve aynı an sürekli tekrar etmeye başladı.
    - ama hala kyle’ın babam olduğunu anlamayabilirdiniz.
    - bunu anlayamamamızın sebebi zamanın değiştirilebilir bi şey olduğunu sanmamızdı. biz geçmişe bi t-800 yolladık. sarah conor’ı öldürmesi için. böylece john conor hiç olmayacaktı. sen kyle reese’i yolladın. ve kyle reese daha beter bi şey yaptı. annenle intercourse (penetreli cinsel ilişki) yaşadı.
    - anneye laf yok.
    - kusura bakma biz de delikanlıyız (paehauefhauefha).. (devam edelim) bunun sarah conor’ı öldürmekten bi farkı yok. geçmişe giden biri annenle cinsel ilişkiye girerse o an sarah conor artık başka bi çocuk doğurmalıdır. eğer zaman değiştirilebilen, kırılabilen bi çizgiyse olması gereken budur. sarah conor’ın seni doğurmasını engellemek için onu öldürmekle, onunla sevişmek aynı iştir.
    - ama yine de ben doğdum.
    - evet.. çünkü zaman değiştirilemiyor. bugünden geçmişe yolladığımız insan ve robotlar geçmişte ne yaparlarsa biz o yaptıklarının sonucu olan bi geleceği yaşıyoruz. kyle reese annenle seviştiği halde doğan yine sen oldun. biz zamanın kırılabildiğini sandığımız için reese’in senin baban olma ihtimalini hiç hesaba katmadık. bizim zaman yolculuğu düşüncemize tamamen aykırıydı bu fikir.. oysa kyle’ın senin baban olduğunu bilseydik, geçmişe robot bile yollamazdık. çünkü bu mantık sonucu şuna varıyoruz,

    seni biz yarattık john..
    - no..
    - geçmişe robot yollayarak senin reese’i geçmişe yollamana sebep olduk. senin doğumunun sebebi bizim geçmişe t-800 yollamamızdı. sonrasında annen seni bi asker olarak yetiştirdi. eğer biz ilk başta robot yollamasaydık, sen hiç doğmayacaktın bile..
    - o zaman neden yolladınız.
    - daha yollamadık ki..
    - ???
    - biz t-800’ü, sonra t-1000’i, en son da t-x’i savaşta siz insanlar artık galip gelmeye yakın olduğunuz gün yollayacağız. henüz daha o robotları yollamadık.
    - o zaman yollamayın.
    - ama şu an buradasın. demek ki yollamak zorundayız. yollamazsak doğamazsın. ve zaman yine döngüye girer. bu döngünün sonsuza kadar sürüp sürmeyeceğini bilmiyoruz. belki entropy yüzünden yeni bi big bang bile oluşabilir (çok pis bilim kurgu kasarım). belki evrenin tamamı yok olabilir. bilmiyoruz.. o yüzden bu robotları yollayacağız.

    dı dım dım dı dım müziği girer ve ekrana t-800 arnold, t-1000 robert ve t-x kristianna girer.

    - ve sen de kyle reese’i yollamak zorundasın. t-1000 ve t-x için de birer tane t-800 yollayacaksın. böylece geçmişi olması gerektiği hale sokacağız. ancak ondan sonra seni öldürebiliriz.
    - savaşı kaybettiğiniz gün bu robotları yollayacaktınız.
    - ve kaybettik de.. teslim oluyoruz.
    - ??
    - seni öldüremeyeceğimizi anladık. direnişi ezebilecek kadar güçlendik ama bunu yaparsak sen de kyle reese’i geçmişe yollamayacak ve zamanı döngüye sokma pahasına tek kozunu oynayacaksın. biz savaşı kazanacağız ama evren yok olacak. sen bi insansın ve insanların kaybetmesi durumunda evreni yok edebilecek kadar takıntılı ve mantıksız yaratıklar olduğunuzu biliyoruz. önündeki kumanda panelinde skynet’in iletişim ağları ve pek çok fabrikası için imha düğmeleri var. hepsine bas, bize büyük bi yenilgi yaşat. biz bu robotları geçmişe yollayalım, sen senin koruyucularını yolla.. ve sonrasında savaşa devam edelim.
    - siz tamamen yok olmadan bu dediklerinizi yapmam.
    - o zaman bütün evren yok olacak, çünkü biz robotları yolluyoruz.

    robotlar kabinlere girerler ve yok olurlar.
    - insanlar için mantıksız dedin ama aynı kozu sen oynuyorsun.
    - bizi de siz yarattınız.

    bundan sonrasını istediğiniz gibi süsleyin. ya da benim eklediğim sonu da atabilir kendi istediğiniz sonu yazabilirsiniz. bence oldu gibi bu..
89 entry daha
hesabın var mı? giriş yap