34 entry daha
  • türkiye'de spor psikoloğu denen kavramın neden gerekli olduğunun kanlı canlı kanıtıdır.

    fevzi'nin kariyerini 14 nisan 2000 beşiktaş galatasaray maçı öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz.

    önce öncesine bakalım.

    bir kalecinin tam performansına 28 yaşından sonra eriştiği bir evrende, o gün için 23 yaşındaydı ve 2 sene üst üste en az gol yiyen kaleci olmuştu. bunu başarırken de, önünde de öyle yobo, lugano, ferrari falan yoktu, ali eren, rahim ve halilagiç vardı.

    sonra 14 nisan 2000 beşiktaş galatasaray maçı geldi, çattı. maça fevzi fevzi gibi başladı. akıl almaz kurtarışlar yaptı. spiker maçı "fevzi, fevzi, fevzi!" diye maçı 80. dakikaya kadar getirdi. sonra fevzi bir geri pası ıskaladı. o da gol oldu.

    ertesi gün fevzi için hiçbir şey eskisi gibi olmadı. şampiyonluk o kritik hatayla kaçtığı için, tüm sorumluluk ona yüklendi. o da baskıyı kaldıramadı. sonra karısıyla ilişkilerinde sorunlar yaşamaya başladı, intihar girişiminde bulundu ve sonrasında da hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

    beşiktaş'tan gittikten sonra, zaman zaman malatyaspor'da eski fevzi'yi hatırlatmış olsa da, bu devamlılığı sağlayamadı.

    şimdi 2000 yılından sonra yediği gollere bakıp, "kova kaleci" diyebilirsiniz ama gerçek asla bu değildi. türkiye'de oturmuş bir spor psikoloğu sistemi olsaydı, açık açık yardıma ihtiyacı olduğunu söyeleyen fevzi için, durum çok farklı olabilirdi ama olmadı.

    velhasılı fevzi'yi hala 0-0 biten bir gaziantep maçından sonra atılan "gaziantepspor 0 - fevzi 0" manşetindeki gibi hatırlamak isterdik ama hayat işte. bir yanlış, çok fazla doğruyu götürebiliyor.
133 entry daha
hesabın var mı? giriş yap