54 entry daha
  • anadolu'da bir köyde diyelim, zamanı uyduralım, bir kadın 5 tane çocuğunu kaybedip yaşamaya devam edebiliyor. birini tarlada çalışırken düşürüyor, iki tanesini kan uyuşmazlığından aldırmak zorunda kalıyor, birini bir yaşındayken yüksek ateşten kaybediyor. biri de 12 yaşındayken ırmakta yüzerken boğuluyor.
    bu kadın, yaşamaya devam ediyor. depresyon diye bir şey bilmiyor. belki köyün en güzel yemek yapan kadını, her düğünde güle oynaya düğün yemeği yapmaya devam ediyor. 3 çocuğu daha var, onları büyütüyor, kocasına da hizmette kusur etmiyor. devam ediyor, yaşıyor.

    bir büyük şehirde diyelim, şimdiki zamanda mesela, bir kadın çocuğunu kaybediyor. o kadar büyük bir acı ki acısı, düşünsel fonksiyonları felç oluyor. depresyonu biliyor, tanıyor, ona giriyor. yemeden içmeden kesiliyor, yada tersine yemeğe veriyor kendini, obez oluyor. kocasından boşanıyor. acının, hüznün yüküyle yaşamaya çalışıyor, depresyonu intihara varacak kadar büyümezse.

    acının, ayrılığın duygusal travmasının yere, zamana ve bize göre değişebileceğini bil ey sevgili ayrılan.

    çok feci. ayrıldık. tamam. öyle bir travma ki, hayatımızı üstüne kurduğumuz halı birden altımızdan çekildi, her şey havada şimdi. bazısı kaybolacak, bazısı kırılacak, bazısını sen tekrar istemiyceksin, süpüreceksin. üzerinde onlar varken halıyı temizleyemiyordun. temizlemek için fırsat, hatta istersen değiştir halını, istersen de halı olduğu gibi kalsın, çok önemli değil, bir halı olsun da.. o havalananlar -ki muhtemelen sen de bir süre havada kalacaksın- ağır çekimde konacaklar yere. ve yeniden yerleştireceksin, yeniden kuracaksın. eski şarkılardan korkmadan, yeni şarkılar eşliğinde. yaşam devam ediyor, kestirdiğin saçlarının uzama hızında. sen de devam edeceksin yaşamaya, ve yükün sen yürüdükçe hafifleyecek.

    (bkz: başka türlü bir şey benim istediğim)
187 entry daha
hesabın var mı? giriş yap