8 entry daha
  • (idea-impression'dan devam edilmesine)

    hume'un treatise'de savundugu, daha dogrusu savunmak zorunda kaldigi, hatta aralarda "vay ben nettim, sorgulamayaydim daha iyiydi." diye yer yer ardindan yakindigi, 'marjinal" bir mulahaza daha var, 'benlik' (kendilik, self) fikrinin temellerindeki sikintilara dair. soyle diyor (asagi yukari): kendime baktigimda, zihnimi bastan asagi inceledigimde, allah askina beyler, sadece bir algilar silsilesinden baska bir sey goremiyorum. madem ki, tum fikirler (idea), temsiller, tecrubeden, izlenimlerden (impression) tevarus ediliyor, o halde, bu ben'e karsilik gelen izlenim nerede? hani, sorarim size, nerede?

    carus'un hume'un nedensellik elestirisine istinaden dile getirdigi 'cozumun' esasen sorunun ana derdini iskaladigini anlatmaya calismistim. ve fakat, simdi, yani izlenim-benlik meselesinde, nesneleri degil nesneleri ihtiva eden duzenekleri goz onunde bulundurmayi oneren mezkur uslamlamayi, biraz degistirerek, daha dogrusu, rotadaki anahtar noktalari alarak kullanabilirim. ilk hamle: izlenim-silsilesi (veya algi-silsilesi, veya 'bir dizi algi') degil, izlenim network'u (veya algi network'u). silsile, gelisi guzel dagilmis olmasi daha muhtemel bir cokluyu imlerken, network, baglantililiga isaret eder. yani, algilar silsilesi demek yerine, eger algilar network'u dersek, ve network'u network yapanin dugumlerinin 'alakalari' (alaka cok yuksek) oldugunu dusunursek, zihnimize dair gordugumuz tabloyu, daha iyi anlatmis oluruz.
    (edit: simdi hatirladim. hume treatise'de algilarin baglantilarini kabul ediyordu. tatminsizligi de buna ragmendi. isimiz var.)

    ikinci hamle: zihin izlenimlerden ibaret degildir. zihin, fikirlerden de ibaret degildir. bir fikre, algiya, fikir-tohum'a, her zaman, onu cevreleyen bir ceper (ve ceper-devami, ceper-uzanti) eslik eder. yani, fikirler, ve izlenimler, asla ve asla, oyle kendi hallerinde, tarlanin ortasindaki korkuluk gibi, serentenin kenarindaki uzum gibi durmazlar. onlar daha cok 'yogunlasmalar' gibidirler. zihnin dalgalanmalarinin ekstremum noktalari olmalari, bizi onlarin varliklari konusunda supheye dusmekten alikoyar. hatta, daha da ileri giderek (burada hume'un sinirlarinin disina cikiyorum), diyorum ki, bilinc, oyle 'ustte', 'altta', 'ustte gibi gozukup de aslinda altta', 'icte', 'dista' vs. degildir. bilinc dagitilmis (distributed) haldeki akil segmentlerinin, bazen senkronize, bazen de asenkronize bir sekilde alip verdigi nefestir. zihnin havasinin odagi, bilinctir.

    ucuncu hamle: irade. hem (klasik) karar verme yetisi anlaminda, hem de frankfurt munzevisi'nin dizgesindeki temel gerceklik anlaminda irade. irade ulan. unlemsiz. izlenimlerin, dunyaya dair algilarin, fikirleri belirlemeye muktedir olusu, zihin hallerinden hareket faz uzayina erisen, uzanan, dar-veya-genis-tartisilir bir 'irade alaninin' mevcudiyetine ket vurmaz. hasa, harekete gectigim zaman, elimi klavyeye uzattigimda, aktif olan, muktedir ve belirleyici olan, izlenim degil, fikir degil, izlenim-silsilesi veya fikir-silsilesi degil, iradedir. iste, bizi biz yapan da, dahasi bizde 'ben' diye bir yogunlasmanin, bir odagin bulundugu inancini olusturan da bizzat bu alandir, bu tam-tecrubedir. nasil ki, zihnin yogunlasmalari fikir ve izlenimleri olusturuyorsa, o yek iradenin (lavin) yogunlasmalari da sahislari (volkanlari) olusturur.

    yine de, bu kabil bir aciklama, bizi 'benlik' fikrinin, fikir-pratiginin kokenlerinin 'akilda' bulunduguna (ya da akilla bulunabilecegine) ikna etmez. ama, nasil ki nedensellik ilkesinin kokenlerini tam tatmin edici bir argumantasyonla aciklayamiyorsak, ve fakat, ayni zamanda sebep-sonuc iliskisinin pratikteki ise yararliligini da yadsimiyorsak, benligin, yani 'benlik' fikir-pratiginin de yari-teorik islevini teslim edebilir, onun genel zihin tasvirimizde onemli bir yer tuttugunu kabul edebiliriz (ben ederim yani, bence siz de deneyin).

    sirada: warm passions | violent passions (film ismi gibi oldu).
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap