7 entry daha
  • 31. istanbul film festivalinde izledigim en iyi film, ayrıca bu sene izledigim bir dolu film içinden de en güzeli. giorgos lanthimos beni şaşırtmadı. dogtooth'tan sonra kendisine hayran kalmıştım, alplerde bu artabileceginin en max. arttı.

    bir hemşire, bir spor hocası, onun ögrencisi ve yanlarında çalışan bir adam. bir grup kurar. adını alpler koyar ( ki adının alpler olmasının o kadar zekice bir açıklaması var ki) bu grup, öyle basit bir grup degil, ölen insanların yerine geçerek yakınlarının acılarını dindirmek üzere kurulu. ve baş karakterlerden hemşire olanıyla başka birinin yerine geçmenin ne gibi sonuçlar doguracagını, nasıl içsel çatışmalar kuracagını film bize mükemmel bir biçimde gösteriyor. ayrıca filmin açılış ve kapanış sahnelerinin süper oldugunu belirtmek isterim. giorgos lanthimos gelecegin en iyi yönetmenlerinden biri olacak gözümde, müthiş bir anlatım, görsellik ve kafa yapısı var kendisinde.

    filmin gösterimine geldiklerini görünce, (diger senarist) (bkz: efthymis filippou) sevinçten delirdim resmen, çok büyük bir şanstı benim için. genelde en çok sorulan dogtooth kıyaslamasıydı ki bence alakası bile yoktu, ancak şunu da belirtmeliyim dogtooth kişisel fikrimce hep en iyisi olarak kalıcak. efthymis filippou'nun anlattıgına göre birgün evinin önünde bir ilan görmüş, "her ihtiyacınızı karşılar kimi istiyorsanız onun yerine geçebilirim." fikir buradan çıkmış. lanthimos'un dedigine göre bazı ülkelerde böyle servisler bile varmış. ama lanthimos kadar mükemmel anlatabilir miydi başka biri, hiç sanmıyorum. gidin, izleyin ve lanthimos sinemasını tanıyın.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap