140 entry daha
  • cılız ışık veren sokak lambaları, bu sokak lambalarının aydınlattığı kuytu bir sokak, bu kuytu sokağı ıslatan bir yağmur, bu yağmurun altında bir kadın, bu kadının yanında bir adam, bu adamla kadını çevreleyen ve hiç susmayan bir keman. başkalarının yaşadığı bir aşk'ın provasını yapmaya çalışan bu kadın ve adamın, zamansız bir aşkın içine düşmelerinin hikayesi. oysaki; "aşkın provası yoktur, ezberi yoktur, içine bürünüp kendine siper edebileceğin rolleri yoktur, aşk’ın zamanı yoktur." diyen bir aşk hali.

    kadının alnındaki teri elindeki mendille silmesi gibi, adamın elindeki sigaradan yayılan duman gibi, farklı zamanlarda aynı duvara el izlerini bırakmaları gibi, yanyana evlerde aynı duvara sırtlarını dayayıp düşüncelere dalmaları gibi, farklı pencerelerden aynı hüzne bakmaları gibi, bir akşam vakti hiç konuşmadan bir sokakta yanyana yürümeleri gibi, koridorlarında kırmızı perdelerin uçuştuğu bir otel odasının tenhalığı gibi, yatağın yanında sahipsiz kalan terlikler gibi, “biz onlar gibi olmayacağız” inancı gibi, her gün her gün, ve belki de senelerce, aynı merdivenlerden geçip gitmeleri gibi aşk, bu filmde. o merdivenler ki nefessiz bırakır zaman zaman, acelen vardır hani bazen ve hiçbir şey görmez gözün, bazen yorgunsundur da ağır ağır çıkarsın basamakları, bazen kafanı kaldırıp bakarsın yanından geçip gidenlere ve yanından geçip gitmeden seninle yanyana yürüyenlere. birlikte yol alırken fazla söze gerek duymadan; aşkın zamansızlığında, aşkın halinde/halsizliğinde, ezbersiz, provasız bir aşkı yaşarsın. ve ezberleyebildiğin tek şey olan o eşsiz keman sesine dalarsın. ve belki biraz ağlarsın...
105 entry daha
hesabın var mı? giriş yap