6 entry daha
  • bir örnek de ben olayım:

    mazat, ılgın dağlarının etekleri dedikleri yerde büyümüş, gayet sakin, elleri büyük, it derisinden daha buruşuk yüzünde oyuk oyuk bereler bulunan bir celepti. as857 kamyonu vardı mazat'ın; öğlen saatlerinde yola çıkar, şurfa'ya, çalkara'ya, lazarusya'ya sürerdi. oralardan pazarlık bilmeyen, çobanları kandırır, mutlaka üç, beş mal alır, akşama doğru döndüğünde, onları kasaplara satar, parasını alır, sonra eve gider hemen yatardı. karnını nasıl doyurduğu beni ilgilendirmez, allah rızkını verir onun, açlıktan kim ölmüş derler, ki zaten bir gecede 3-5 milyar kaldırırdı.

    bilgi öksüzü bakışları, çapraz kilim kaşları, kabayiğit kalıbı yüzünden kimse yanaşmazdı ona. onlardan bir gün, eve doğru giderken, apartmanın girşinde, bir aygır yumurtası buldu. kırmızı beneklerle bezenmiş, içi tıngır mıngır bu yumurtanın üzerinde bir de yazı vardı: manda yuva yapmış söğüt dalına.

    mazat haykırdı, yumurtanın dışındaki aygırdı. ben balkondan düşeyazdım, dellendim. "n'oluyor mazat" diye seslendim. "sigaran var mı" dedi. "var" dedim, "kullanmıyorum". "yolla" dedi, "bekle geliyorum" dedim, dedi, dedim, dedi, dedim.

    mutfaktan malazlar'ı aldım, koşarayak indim aşağıya. "al mazat, buyur", dedim, ekledim hemen "hayırdır niye öyle bağırdın". mazat bir kibrit çaktı, kibrit söndü, baktı bana, "ver" dedim "ver yakayım". yaktım sigarasını, kaldırıma oturdu, ensesi buruşuk, gayet açıktaydı, günlerden cuma'ydı.yanına oturdum.

    "ben şarkı sözü yazmak istiyorum" diye girdi söze, "hayda, yiğitoğlu nereden çıktı şimdi" dedim, "ben senin abin yaşındayım" diye cevapladı, "alakası yok" dedim, "cevap ver".

    yoldan bir tripotör geçti, "threeporter" olduğunu düşündüm. arkasından yalınayak bir at gidiyordu, çocuklar peşinde, ellerinde şeftali koşturuyorlardı, saatim durmuş o sıra."nereden çıktı şarkı sözü" dedim, "işare geldi" dedi, öylesine inanmıştı, sigarası yaldızlı, gözleri çakmak makmak ve yapmam gereken tek şeydi o anda, onu anlamak."peki abi" dedim sordum sonra, cevap verdi.

    - zühtü bayar'ı tanır mısın ?
    - yok!
    - ben de tanımam. richard benjamin'i peki?
    - yok!
    - ben de bilmem. uzay yolu git git biter mi, bir gün bu dünya soldan sağa değil de, yukarıdan aşağıya döner mi, ben sıkıldım?
    - .mna korum senin
    - düşmez kalkmaz bir allah diye bir söz varsa, allah hep yatıyor diyebilir miyiz?
    - dinden imandan çıkmışsın şerefsiz!
    - şerefsiz deme bana bir daha, ağzını gözünü dağıtırım, ister misin bunu?
    - özür dilerim. seni döverim.
    - şarkı sözü yazacağım.

    mazat beni yerden yere vururdu, ayıboğan bir adamdı, öküzlerle güreşiyordu. benim söylediklerimi duymuyordu bile, daha fazla kafasına kurca olmanın gereği yok diye düşünüp yukarı çıktım.

    üç gün geçti bunların üzerinden, sen üç ay sanırsın, her şey sana zor gelir zaten. mazat'ın kamyonu üç gündür kapının önündeydi, merak var ya, gece çişe kalkınca bile gidip bakıyordum, evden çıkmıyordu. yoksa, sigara almaya bile kamyonuyla giderdi aslında. "edebiyatını yiyeyim lan" dedim gittim kapısına, mazat yalnız ya, işi celeplik, insanla anlaşamıyor ama bu ihtiyacını hayvanla törpüyordu. şimdi mala da gitmiyor, zaten çamlıkların psikopatı, bir keresinde kestiği bir ineğin gebe olduğunu anlamış da, kamyonu sürmüş kızılırmak'a, ikincisinde, bir keresindeyi 3-4 ayda bir tekrarlar, para bol mazat'ta.

    gittim kapısına, zili vurdum vurdum açan yok, kapıyı tekmeledim, hiç tın gelmedi içerden. "şerefin var mı ulan" diye bağırarak omuz daldım kapıya, mazat masa başında, ensesi sakal vermiş, elinde çift cigara, diğer elinde kalem, sadece kafasını çevirdi bana:

    - ne var lan?
    - kapıyı kırdım usta
    - farkındayım. ara, gelsin yapsınlar.
    - mazat, iyi misin, has mısın?
    - yemek söyle, gel otur.

    aramaları yaptım, yemek gelene kadar öylece oturdum kenarına. iki satır yazmıştı önündeki kağıda eli, kolu imlâ doluydu, seçemedim ne yazdığını, kıllıydı mazat, avuç içi, kalpak gibiydi.yemek gelince, hazırladım kenara, yemeğin parasını mazat verdi, sonra da bana para uzattı, "kapıyı taktıklarında verirsin" dedi. yemekte ben yeşilledim ortamı biraz, dedim:

    - eee mazat, yazıyor musun şarkı sözü?
    - zamanı var
    - nereden çıktı bu
    - seni ilgilendiren bir şey olsa, senin yazman gerekirdi
    - kızma hemen mazat
    - yemeğini ye.
    - lan bir efendi ol be, bir sakin ol, adam gibi konuş
    - ben şarkı sözü yazcağım, sen git şimdi.

    e mna koym mazat, emmeye de gelmiyorsun gömmeye de, sikeyim senin hikayeni yani. bu ne lan.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap