23 entry daha
  • taşlı sahil ve soğuk su sevmeyen bünyemi dahi kendisine aşık ettirmiş kasabalar topluluğudur cinque terre. eklemek istediğim birkaç bilgi var.

    -su soğuk ama hakikaten girince alışıyorsunuz :) akdeniz sahillerinde nasıl sudan çıktığınızda üşüyorsanız burada ısınıyorsunuz. ama su tertemiz, öyle ki ne kadar derinde olduğunuzu anlamıyorsunuz. alıyorsunuz plaj havlunuzu, gidip seriyorsunuz çakılların üstüne ve güneşin keyfini çıkarıyorsunuz. deniz terliği öneriyorum, yoksa ayaklarınız acıyor.

    -türkiyedeki 'simiiieeettt simiiieeeet' olayı orda da var. fakat 'coco bellloooo coco bellloooo' şeklinde, hindistan cevizi satıcıları. işte o an italyada olduğunuzun farkına varıp sırıtıyorsunuz.

    -kızlar çok güzel. söylemeden geçemeyeceğim.

    -riomaggiore için bir tüyo, marinaya çıkınca çok dar bir deniz görüyorsunuz ama aslında sola doğru bir yol var. ordan ilerleyin, geniş bir sahile açılıyor. sıkış tepiş olmamakla beraber kalabalık, yani tenha değil. daha atraksiyonlu bir yüzme ortamı isteyen marina ve sahil arasındaki uçurumdan aşağı inip (merdivenler var) kocaman kayalıkların üstünde güneşlenebilir. biz korktuğumuz için anca kız kestik.

    -5 köy arasında yürüme yolları var evet ama paralı. şöyle ki, 10 euro ödeyip bilet alıyorsunuz. bu bilet tüm yürüme yollarında, otobüslerde ve trenlerde geçiyor. trenden kastım, cinque terre içindeki hatlarda, cinque terre sınırlarından çıktığınız anda bilet geçerli değil. ir de belirtmeden geçemeyeceğim, işin en saçma yanı 30 dklık riomaggiore-manarola yolunu yürümek için bile o bileti aldırmaları çok saçma.

    -her yerde, küçük kapların içinde cranberry, blueberry, çilek satılıyor ve öyle güzel görünüyor ki insanın zorla sağlıklı olası geliyor. kahvaltı etmeden gidip meyve ve fırınlarda kruvasan almak da çok hoş bir seçenek olabilir. bir de karışık kızartma yapılan yerler var, patates, soğan halkası, kalamar, karides. 7 euro idi bu yaz. külaha koyup veriyorlar, yiye yiye geziyorsunuz. bu da hoş bir seçenek.

    -anlamlandıramadığım şekilde butikler ucuzdu.

    -trenleri çok kötü. bindiklerimin hepsi çift katlıydı ve insanlar denizden çıkıp ıslak ıslak oturuyorlar ve hem koltuklar ıslanıyor hem tren kokuyor. hiç bilet kontrolüne denk gelmedim, zaten metro gibi dolu olduğu için bilet kontrolü olmaz diye düşünüp binmiştik ama başımıza bela almış olduk. yani riske atmayın.

    -fazla hostel olmaması ve otellerin pahalı oluşu size sorun gibi görünebilir. sakin olun. çevre kasabalarda bir dünya kamp var. iz deiva marina'da kalmıştık. pek çok kamp var. ister çadırınızla gidiyorsunuz isterseniz de size büyük, kurulu bir çadır(içinde normal yatak olan) veriyorlar. çok da hesaplı oluyor. zaten hemen sahilde süpermarket var, akşam yemeğiniz için oradan alışveriş yapabilirsiniz. ayrıca, deiva marina için konuşursak, kamplara ücretsiz otobüs var, yani sahile ulaşım da çok kolay.

    - interrailciler için çok makul bir seçenek çünkü son derece ucuz (eğer kampta kalırsanız).

    -bana kamp hayatını sevdiren yer burasıdır. yurt dışına çıkmak isteyen kampçı arkadaşlarımız bu seçeneği ciddi ciddi düşünebilirler.

    edit: italya'ya gidiyorsanız mutlaka en az 2(o da çok kasarsanız) gününüzü ayırmanızı tavsiye derim. bir gün 5 köyü gezmek için diğeri de sabahtan akşama kadar sahilde yatıp ruhunuzu arındırmak için. biz 5 gün kaldık, doyamadık.

    yıllar sonra gelen edit: hala cinque terre'ye sevdicekle gidip otellerden, pahalı restoranlardan uzak, şezlonglu değil deniz havlusu sermeli, şapıdık parmak arası terliklerimle esmerleşen tenime bakıp mutlu olduğum bir tatil yapamadım ya şurada... 'denize doğru'
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap