7 entry daha
  • 354’te roma’nın numidia eyaletinde doğdu. putperest bir baba ve hristiyan bir annenin çocuğudur. ataları muhtemelen kartacalı berberiler olan augustinus, roma kültürü içinde eğitilecek ve latince dışında hiçbir dil öğrenmeyecektir.

    17 yaşında kartaca’ya gider. bir yandan roma afrikası’nın başkentinde yaşayan öğrencilerin çalkantılı yaşamına katılırken bir yandan da latin tarihçilerini ve şairlerini inceleyerek retorik konusunda kendisini yetiştirir. amam ahillere yönelik akıl dışı masallardan ibaret gördüğü kitabı mukaddes’in karşısına koyduğu felsefeyi, hortensius’nda keşfeder. aynı dönemde kendisine 15 yıl bağlı kalacağı bir eş seçer.

    372’de mani felsefesini keşfeden augustinus, dokuz yıl mani felsefesine bağlı kalır. felsefeye göre dünya “iyi ile kötü arasında paylaşılmıştır ve maddenin koyu karanlığı ruhun ışığını karartmaktadır.” böylece bu felsefeye bağlılık onda ruhunu tenin esaretinden kurtarma umudunu doğurur. amam manici piskopos faustus’la tanışmasının yarattığı düşkırıklığı, irade yetisini kabul etmeyen ve insanın sorumluluğunu ve özgürlüğünü inkar edici düşünceden kopuşunu hızlandırır.

    augustinus 384’te milano’da retorik hocalığına atanır. bu arada arayışı sürmektedir. yeni platoncuların eserleri onda yeni bir değişikliğe sebep olur. bu dönemde okuduğu başka bir kaynak da aziz pavlos’un mektuplarıdır. bu eserle birlikte augustinus hristiyanlara yaklaşır. belli bir süre bu kendi içinde çalkantılara sebep olduktan sonra hristiyan olmaya karar verir.

    386’da akademisyenlere karşı, mutlu yaşam, düzen adlı üç eserini kaleme alır. 387 yılında afrikaya döner.

    395’te piskopos olan augustinus, 396’da hippo regius’ta valerius’un yerine geçer. bu dönemde afrika kilisesinde bölünmeler yaşanmaktadır. berberi çiftçilerin romalılara karşı yürüttükleri mücadeleye katılan piskopos donatus’un mirasçıları bir arınmışlar kilisesini savunmaktadırlar. augustinus, donatusçuluğe ve şiddet yoluyla katoliklerin denetimine karşı direnenlere karşı yürütülen mücadelede ve öğreti tartışmalarında çok önemli bir rol oynar. donatusçuların, dini sapkınları cezalandıran bir yasaya tabi tutulmalarını öngören bir imparatorluk fermanının yayınlandığı 405’te, afrika’daki donatusçu kilise’nin dağıtılmasına etkin olarak katkıda bulunur. aynı dönemde donatusçuluğa karşı bir çok eser, kitabı mukaddes’i hristiyan kültürünün temeli yaptığı hristiyanlık öğretisi üzerine, başlıca dogmatik eseri olan açleme üzerine adlı iki büyük incelemesini kaleme alır.

    410’da roma’nın gotlar tarafından işgal edilmesi üzerine tanrı devleti eserini kaleme alır.

    augustinus, donatusçu klise karşısındaki zaferden sonra pelagius’la mücadeleye girişir. pelagius, verdiği vaazlarla afrika’dan britanyaya kadar etkisi olan bir piskopostur. insan iradesine büyük bir önem atfeden pelagius, ilk günahı reddetmektedir. augustinus pelagius karşısında kendi “tanrısal bağışlayıcılık” anlayışını geliştirir. roma piskoposluk makamı ve ravenna mahkemesi nezdindeki bir çok girişimden sonra, hasımlarını aforoz ettirmeyi başarır(418).

    429-430’da vandallar kuzey afrika’yı istila eder ve hippo regius’u kuşatırlar. telaşa kapılan augustinus, son günlerini ibadet etmekle geçirir ve 28 ağustos 430’da ölür.
138 entry daha
hesabın var mı? giriş yap