385 entry daha
  • --- spoiler ---

    yıllar önce children of men’i izledikten sonra sinema dergisindeki eleştirisini okuduğumda yaşadığım sinirin bir benzerini yaşatıyor hakkında yazılanlar. o eleştiride yazar, filmin içerik olarak zayıf olduğu üstünden giderek filmi vasat – vasat üstü bir konuma yerleştiriyor, cuaron’un tek plan çekimlerini de sadece yetkin bir teknik şova indirgeyerek küçümsüyordu. gravity’den çıktığımda içimden “herhalde children of men’i eleştirenler almışlardır ağızlarının payını” demiştim ama internet üstündeki eleştirileri okuyup da aynı minvaldeki eleştirileri gördükçe benzer bir deja-vu yaşar oldum. gravity için de içeriği zayıf, senaryosu yetersiz, alt metinler az ve buna benzer eleştiriler yapılıp cuaron’un aslında (hadi ufak diye ekleyelim) başyapıtlar çıkaran sineması aşağılanıyor. bu arada bu eleştirilerin çoğuna katılıyorum ama yersiz ve saçma buluyorum çünkü bu eleştiriler bir korku filmi için “güldürmedi”, komedi için “korkutmadı” demekle eşdeğer. yani karşımızda zaten onu eleştirdiğiniz noktalarda herhangi bir iddia ortaya atmayan bir eser var ve bu yüzdendir ki bu “içerik” bazlı eleştirilerinizin herhangi bir manası yok.

    cuaron’un filmin çıkış noktası için kafasında oluşan fikir “uzayda yaşanan bir kaza, astronot, kurtuluş mücadelesi”nden ibaretken zaten bu fikir üstüne bol karakterli, karakterler arası etkileşim üstüne dayanan ve katman katman gelişen bir hikaye çıkarmasını beklemenin manası nedir ki? üstelik filmin ilk yarısı (ki o kadar bile sürmüyor belki) hariç neredeyse tamamı tek oyunculu.. eğer elimizdeki bir roman olsaydı o zaman tamam her şey başka olabilirdi, roman boyunca (mesela birinci tekil şahıs ağzından anlatılsaydı hikaye) karakterin iç dünyasını, düşüncelerini, hatta anılarını da okur, daha kapsamlı bir hikayeye sahip olabilirdik ama bu bir film ve film boyunca bu oyuncunun kendi kendine konuşmasını dinleyemeyeceğimize göre, perdede görüp görebileceğimiz tek şey karakterin etrafında olup bitenle fiziksel etkileşiminden ibaret olacağına göre, ve zaten filmin iddiası da sunduğu da bundan ibaret olup bundan gocunmadığına göre elimizde iki seçenek kalıyor. bu filmin bundan daha fazla hikaye, senaryo, alt metin içeremeyecek bir çıkış noktasına dayandığını öncelikle kabul edip sonrasında ya “benim için içerik önemlidir, o yüzden bu filmin hikayesi beni tatmin etmedi” deyip çekilmek, ya da “filmin sunduğu şey benim için yeterlidir” demek. ikisinin arasında bir zeminden eleştirmek boşa laf harcamak gibi geliyor bana.

    gravity bir aksiyon filmidir ve bütün anlattığı şey bir astronotun karşılaştığı fiziksel engelleri aşıp kurtulma mücadelesinden ibarettir. bundan daha fazla hikayesi olmadığı gibi sayılan (ve yetersiz olduğundan dem vurulan) alt metinlerin çoğu da aslında zaten ortada yoktur. hatta bu filmde neredeyse hiç alt metin yoktur. sayılan çoğu şey (izolasyon vs) alt değil, direkt üst metin zaten. ayrıca herhangi bir şeye alt metin demek için o şeyin iradi olarak yönetmen (yazar) tarafından konmuş olması gerekir. yani sahne, hikaye o şeyin varlığını dayatmadığı halde yazar tarafından konmuşsa bize ekstradan bir şey anlatmaya çalıştığını anlarız ve bu yüzden ona alt metin deriz. yok eğer zaten üst metin o şeyin varlığını zorunlu kılıyorsa ona nasıl alt metin diyebiliriz ki.. alt metinler kişiseldir ve farklı insanlar aynı hikayeyi işleseler farklı anlatırlar. her kim anlatırsa anlatsın, hepsinin de yapacağı aynı şeyler varsa o aynı şeyler bu klasmana girmez.

    misal ryan’ın oksijeni bitmiş halde, karbondioksit solurken hava kilidinde beklediği andan sonra mekiğe sonunda girebildiği an. burda hikaye ryan’ın başlığını çıkarıp derin bir nefes almasını ve iki saattir içinde olduğu (ve onun için kabusa dönüşmüş) astronot giysisinden sıyrılıp biraz olsun rahat (ve yerçekimsiz ortam olduğundan süzülerek) bir uyuşmuşluğa girmesini dikte etmektedir. aklı başında hiç kimse bu sahnede ryan’a sadece derin bir nefes aldırıp iki saniye içinde tekrar aksiyona daldırmaz, bu sahne zorunludur. o yüzden bu sahnenin aslında bir doğum metaforu (ryan’ın cenin pozisyonunda kıvrılmasından da hareketle) olduğuna dair yorumu doğru bulmuyorum. hem öyleyse eğer cuaron ne demek istemiş olabilir ki.. “uzay bize göre değil, uzaydan kurtulduğumuz anda yeniden doğmuş gibi oluruz” mu.. gerçi böyle yazınca bütün filmin manası buymuş gibi düşünesim de geldi ama bu da alt metin olamaz. çünkü bu bir “survival” filmi ve filmde uzay “kötü adam” olmak zorunda. yani film ekranda gördüğümüz survival haricinde herhangi başka bir şey anlatmıyor ki filmde alt metinler olduğunu iddia edebilelim. az ya da yetersiz değil yani, yok zaten.

    şimdi kendime ters düşme pahasına belki de alt metin klasmanına dahil edilebilecek iki şeyden bahsedeceğim. bunlardan ilki kolayca ekarte edilebilir ve üst metine dahil edilebilir. o da ryan’ın sonunda her şeyden vazgeçmişken gördüğü halüsinasyonla, ikinci işi yaşam koçluğu olan astronot kowalski’nin kendisine terapi uygulayıp onu tekrar hayata sarılmaya ikna ettiği an. böylece ryan ve kowalski bize, ne olursa olsun vazgeçmemeye dayalı bir öğüt mü vermiş oluyorlar.. ama işte yine başa dönüyoruz ve bunun bir kurtuluş filmi olduğunu hatırlayıp zaten karakterin bu düşüncede olması gerektiğini, yoksa ortada bir film olmayacağı gerçeğini hatırlıyoruz. cuaron’un ekstradan bir sahneyle baş karakterin “vazgeçmemesini” vurgulaması, hatta filmin posterlerinde de yanlış hatırlamıyorsam “vazgeçme” benzeri bir lafın olmasını filmin alt metinlerinden sayabilir miyiz.. meh..

    ikinci şey ise belki de tek filmin ana hikayesiyle alakasız olabilecek, ve böylece hikayeciden hikayeciye değişebilecek bir sahne. çok üstüne durulmadığı için emin olamıyorum ama ryan’ın dünyadan ainqaad ile yaptığı telsiz konuşması esnasında “dua etmek istiyorum ama kimse bana öğretmedi, sen öğretir misin” gibisinden cümlesi “düşen uçakta ve yakıtı bitmiş uzay mekiğinde ateist olmaz” şeklinde bir alt metin miydi acaba.. filmden sonra kardeşime “bu cuaron güney amerika’lıydı değil mi” dediğimde neye dayanarak bunu dediğimi hemen anlamış ve karşılık olarak “koyu katolik mi demek istiyorsun” deyivermişti. film boyunca hikayenin dikte etmediği, cuaron’un kendi inisiyatifiyle koyduğu tek sahne buydu ve bu şekilde yorumlanabilirse belki de filmin tek alt metniydi. onun dışında üstte gördüğümüz hikaye sadece ve sadece a noktasından b noktasına giderken karşılaşılan engellerle mücadeleydi ve böyle bir çıkış noktasından hareket ederek senaryo yazdığınızda başkasını yapma ihtimaliniz de yoktu. o yüzden filmin senaryosu zayıf demenin benim nezdimde hiç bir kıymeti harbiyesi yok.

    gelelim teknik denerek küçümsenen şu tek plan çekimlere. cuaron’un benim hayalini kurduğum yönetmenliği yapmasından kelli biraz da adamla özdeşleştiğim için bu eleştiriler beni sinirlendiriyor sanırım. bir saniyelik, yarım saniyelik cut’ları arka arkaya yapıştırıp kendine yönetmen diyen yetenek fukaraları yüzünden el üstünde tutup daha fazlalaşmaları için uğraşmamız gerekirken bu hem yersiz, hem saçma eleştirilerde bulunulması o kadar sinir ediyor ki beni.. üstelik senelerdir tek alameti farikası uzun planlar olan, içerik olarak cuaron’un filmlerinden bile zayıf (ki ben children of men’i içerik olarak zayıf da bulmam.. kusurlu yerleri tabii ki var ama zayıf lafı da saçma) çerezler çıkaran, ama buna rağmen sürekli övgülere mazhar olan başka bir yönetmen varken.. brian de palma.. ve üstelik bu övgüleri sinema eleştirmenlerinden, o çevreden alır durur. çok kötü filmler yaptığında bile insanların dilleri varmaz kötü eleştirmeye. ama aynı teveccüh cuaron’a gösterilmiyor.. neden ki..

    palma’nın zamanında efekt teknolojisi bu kadar gelişmemişti de o yüzden onun yaptığı daha zordu, ve üstelik o yolu açmış, cuaron ancak onu taklit etmişti denirse tamam belki biraz mantığa oturur ama birincisi palma’nın filmlerinin hikayeleri, senaryoları da son derece basitken (ki untouchables için herhalde “pepe mafyada halay çekiyor” ayarında dense yeridir) hiç bu konuda laf edilmemesi, ikincisi de cuaron’un sadece yeşil odada cgi animasyonlarla tek plan çekmediği için gayet de yaptığının taklitten öte bir geliştirme olduğunun göz ardı edilmesi. belki gravity’de yaptığı fazla oyuncusuz ve mekansız olduğu için daha kolay denebilir (tamamen tahmin.. belki de daha zor) ama children of men’deki sahneler için gerçekten “o para, o bütçe ve bugünün imkanlarıyla herkes yapardı zaten” denebilir mi.. hiç sanmıyorum.

    son olarak filmdeki bilimsel hatalardan dem vuranların en güçlü iddialarından birinden bahsetmek istiyorum. o da kowalski’nin ryan’ın tuttuğu ipin ucunda arkaya doğru bir kuvvetle çekilip, bıraktığında uzaklaştığı sahne. filmi seyrederken bu sahne bende bir hata izlenimi yaratmamıştı (çünkü filmin hikayesi beni yeterince filmin içine dahil etmişti), sonra internetteki yorumlarda görünce ancak farkına vardım. savunanları da okudum. çok ikna edici argümanlar değildi ama sonuçta cuaron kardeşler bu filmi bir günde yazıp ertesi gün de çekmediklerine göre, en az bir sene mesai harcadıklarına göre bu kadar bariz bir hatayı bir sene boyunca farkedememiş olmaları mümkün değildir herhalde diyorum. o yüzden ya “hataysa hata boşver” demişlerdir, ya da o savunanların iddia ettikleri şekilde yorumlamışlardır. savunma da şu,

    ryan ve kowalski’nin sabit, hareketsiz olmadıkları, merkezde mekik olmak üzere dairesel bir hareket içinde oldukları. yani ryan merkeze bağlı, elindeki ipin ucunda da kowalski, çember çizerek dönüyorlar. böylece kowalski’ye de, ryan’a da merkezkaç (ya da merkezcil) kuvvet etki ettiğinden dairenin dışına doğru sürükleniyorlar (ip olmasa). ve bu kuvvet yüzünden kowalski, ryan’ı da çekiyor, ipi bıraktığında da uzağa sürükleniyor.

    sahnede döndüklerini hatırlamıyorum, dönseler bile dünyadaki gibi (m.v^2/r) olur mu üstlerine etkiyen kuvvet bilmiyorum ama en azından bir açıklamadır diyelim, ekleyelim (üç sayfa olmuş zaten, iki paragraf daha eklemek bir şeyi farkettirmez).

    sonuç olarak.. neyse işte ne diyelim sonuç olarak. haters gonna hate, long live cuaron.. böyle bitsin.

    --- spoiler ---
749 entry daha
hesabın var mı? giriş yap