32 entry daha
  • savaşlar sonunda yaşanan hezimetin nedenlerinden bir kısmını, gustav von hochwachter “balkan savaşları günlüğü” isimli kitapta çok net bir şekilde belirtmiş:
    - “ kabahatin elverişsiz şartlarda türk askerini cepheye sürenlerde olduğuna inanıyorum. ne için savaşa gittiğini anlamadan, eline tutuşturulan silahın tertibatını bilmeksizin, günlerce yollarda aç susuz sürüklenen bu anadolu çiftçisinin maneviyatını da düşünmek gerekir. kendi başına terk edilmişler,ayakkabı benzeri bir şeylerle çamurun içinde yalpalayarak ilerleyerek, soğuk geceyi sırılsıklam, korunaksız geçirdikten sonra, gündoğumu ile tekrar cepheye gidiyorlar. bir saat ateş altında çarpıştıktan sonra fişeği tükeniyor, bulgarlar giderek yaklaşıyor; yağmurda şişen cephane sandıkları ne kürekle, ne kasaturayla açılabiliyor. adam bir gün önce gördüğü yaralıların acıklı durumunu düşünüyor. iliklerine kadar korku ve ölümü hissediyor. geri dönüyor, diğerleri onu takip ediyorlar -önce felaketin yükü altında şaşkın, sonra hızla koşarak- yaklaşan düşmandan kaçıyor. herşeyi beraberinde götüren panik böyle başladı.”
    aynı yazarın savaşla ilgili -bazılarının hoşuna gitmeyecek- başka bir anekdotu:
    -“savaş saflarında sarıklı gönüllülerle karşılaştığımı anımsamıyorum. hatta tabur imamları bile görülmemiştir. tanrı korkusu kurşun korkusunu yok edemiyor.”
125 entry daha
hesabın var mı? giriş yap