711 entry daha
  • 2010 eylülünden beri bir yurt, iki ev değiştirilmiştir. girilen her yere "bu son olsun" diye heveslenilmişse de üçüncü sınfta nefes, üçüncü evde alınmıştır. maddi manevi zorluklar atlatılmış, odalar seçilmiş, ev "ev" olmuştur.
    iki erkek bir kız öğrenciden oluşan bu evde (2 turizm-seyahatçi, bir makina mühendisi) herkes alkol kullanmaktadır ancak sadece biri sigara içmektedir. makina mühendisi olacak olan. bu arkadaş eve yerleşildiği gün bir teklifle diğerlerinin yanına gelir. pencere kenarı hariç evde sigara içilmeyecek. evet, içlerinde tek sigara kullanıcısıdır bu kuralı koyan.
    tabi ki diğer ikisi buna çok sevinmiş, arkadaşlarını olgun davranışından dolayı tebrik etmişlerdir.
    odası balkona açılan tek oda olan bu sigara kullanıcısı arkadaş balkonundan pek haz etmemiş olacak, sigara içmek için mutfağı mesken bellemiştir. her sigarasının ardından su içen ve günün her anında atıştırmayı seven bu adam sigara içecekse muhakkak mutfağa gider olmuştur. tabi ki bu kural eve gelenlere de uygulatılmaktadır.
    "beni aranıza alırsanız mutfağa kimseyi sokmam" teklifiyle aklımızı başımızdan alan bayan ev arkadaşımız sözünü ilk günden itibaren yerine getirerek bizleri mutlu etmiş; eve alışveriş yapılan ilk günü karnıyarık-pilav ile, ilk hafta sonunu da börek-kısır-çay ile taçlandırmış, yavaş yavaş bir halk kahramanı olma yolunda ilerlemektedir. ondan feyiz alan makinacı arada meşhur böreğinden yapıp parmakları yalatmakta, keyfi yerinde olduğunda kahvaltı ritüelini kimseye bırakmamakta kararlı olan ve her gün bir-iki kez ev ahalisine türk kahvesi yapan bu turizmci suser ise varlığını unutturmamaktadır. kısacası mutfakta herkesin borusu ötmektedir ama tabi ki bu şirin hikayemizde bir küçük sıkıntı baş göstermektedir.
    tüp biter.
    bir ay olmadan tüp biter.
    hiç hesapta olmayan bu atraksiyon sonrasında "öyle her allahın günü üç beş çeşit yemek yaparsak işimiz var", "ama şimdi allah var yapıp yiyoruz, biter aabi", "her gün sınıfı buraya toplarsak olacağı budur", "ben kettle alalım demiştim abi çaya kahveye yaktığımızdan gidiyo böyle hayvan gibi" gibisinden sesler yükselmektedir.
    tabi ki takip eden aylarda öyle ilk zamanlarda olduğu gibi aşçılık maharetleri sergilenip harikalar yaratılmamıştır. öğrenci evinde olması gerektiği kadar yemek yapma politikası uygulanmış ancak tüp yine kısacık süre zarfında bitmiştir.
    artık maddi açıdan çok can sıkmaya başlayan bu olaya bir çözüm bulunması gerekmektedir.
    tüp siparişi verilir.
    tüpçüye dert anlatılır.
    tüpçü "bir bakalım" der.
    ve sonra o tüpün üzerindeki kocaman çatlağı, gaz kaçıran yeri gösterir.

    -abi inan bu evde sadece burda sigara içiliyor, nasıl patlamadık lan biz?
    +valla yeğenim, sizi allah korumuş.

    anlaşılacağı üzere mutfak penceresi, ocağın karşısındadır ancak pencerenin tavana yakın ve sol tarafta kalan yerinde, içeri taş atılmış da öyle oluşmuş gibi gözüken bir kırık mevcuttur.
    tahminimizce patlamayı engelleyen şey, oydu.

    tüpün ağzına takılan parça değiştirildi, tüpçü tarafından uzunca kontrol edildi.
    iskenderun'daki üçüncü evimizde hala sadece o lanet mutfağın pencere kenarında sigara içiliyor.
589 entry daha
hesabın var mı? giriş yap