14 entry daha
  • bir yerlerde bedava dağıtılan yeniyetme unvan..

    90ların akabinde pıtırak gibi çıkan şirketlerdeki yeniçağ pozisyonlarının ingilizce isimlerinda en çok dikkatimi çeken titr budur: menıcır..

    vay babanın döpyes eteği..!

    niye dert oldu bilmiyorum ama herkes bir şeyleri liid ederken* işi kim yapacak sorusunun cevabı da pek yok.. aslında bunu düşünen de pek yok.. herkes şikayet eder sadece.. ama bir şekilde menıcır olduğunda unutuverir her şeyi.. bu ve benzeri unvanlar, kapitalizmin kuzucuklarını motive etmek için kullandığı bir nevi nefs sıvazlaması gibi görünüyor..

    geçen gün acıbadem'den uzunçayıra inen, hristiyan ve musevi mezarlıklarıyla çevrili zeamet sokak'tan aşağı doğru giderken doğa koleji'nin bir ilanını gördüm; geleceğin liderlerini yetiştirdiklerini söylüyorlardı.. afiş üstünde 15-16 yaşındaki kızanlar kendilerinden emin bir postür ile vücut ağırlıklarını geriye doğru vermiş, kimileri hafif sağ veya sol bacaklarının üstüne doğru kaykılmış olarak, kolları göğüs hizasında bağlı ve *tuhaf bir gülümseme ile poz vermişlerdi..

    liderlik, gerçekten öğrenilen bir şey miydi yoksa fıtrî bir özellik mi..?

    bu konuda "şudur" demem mümkün değil.. -ki zaten hiç bir halt bildiğim yok.. sadece belli-belirsiz, minik ve değersiz hissiyatım, bu işlerin poz kesmeyle, kalıp tavır ve söz şablonlarıyla, öğretilmiş-belletilmiş mekanik davranış biçimleriyle olamayacağı yönünde uyarıyor beni..

    yönettiği insan kaynağını tanımak için istediği kadar sosyoloji-psikoloji-halkla ilişkiler okusun yemez-yetmez..

    yöneticilik, liderlik o kadar ucuz değil..
    olmadığını görüyoruz her gün..

    tüm bunları göz önünde tutarak, kapitalizmin insanlığa verdiği en büyük zararlardan birinin ve belki de bu sistemde köşe başını tutan en sağlam kalesinin; vasıfsız makam ve sıfatlar üreterek toplumun değer algısını düşürmek olduğunu söylemek mümkün.. muhteşem bir algı yönetimi..! bu kadar vasıfsız adam içinde "normal" olabilenler ikidirhem bir çekirdek parlıyorlar.. normalin üstü olan ve muhtelif kademelerde* asıl bizi yönetmeyi hak edenleri ise çoğunlukla hapishanelerde, tımarhanelerde tutsak ediyoruz.. aramızda yaşamalarına göz yumduklarımıza ise öyle bir saldırıp, sindiriyoruz ki başlarını çıkaramıyorlar bulundukları yerden..

    hepimiz sistemin yılmaz savunucularıyız.. itiraf edelim, bayılıyoruz buna.. matrix'deki gibi; sistem için kendimizi de sevdiklerimizi de feda etmeye hazırız.. müthiş bir şey şu kapitalizm..! yalan yok, başarısına hakikaten hayranım..!

    lafı lüzumsuz uzattık yine, sözün özü şudur;

    kocaman buğday tarlasındaki o altın parçası başaklar bir bir solup gidiyor bu boz denizin içinde.. ve bizler bakıyoruz.. sadece bakıyoruz..
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap