441 entry daha
  • ''dostoyevski’nin öyküsü, tanrısı kendine ait olan bir adamın öyküsüdür.

    1846 yılına kadar dostoyevski, saint simon ekolüne yakın bir sosyalist düşünceyi benimseyen bir yazardı. çar ı. nikola’nın “isdibdat” yönetimini kabul etmiyordu, ezilen halktan yanaydı, küçük memurun düştüğü zavallılıkları anlatan öyküler, uzun öyküler (pavest) ve romanlar yazıyordu.

    ta ki, petraçevski ayaklanmasının hüsranla bitmesi ve arkadaşlarıyla birlikte semyenovski meydanında kurşuna dizilmeye götürülene kadar.

    işte ne olduysa o meydanda oldu.

    altışar kişilik sıralar halinde ayrılıp, kurşuna dizmek üzere gözler bağlı biçimde kazıklara bağlandıklarında, dostoyevski ikinci altılı gurup içindeydi.

    budala romanında bu bölüme benzer bir sahneyi anlatmıştır yıllar sonra.

    işte o beş dakika içinde, yaşasaydı neler yapacağını aklından geçirmiş ve uzun süre kendisine “telkinde” bulunan papazın gümüş haçına bakarak tanrı’ya yalvarmıştır.

    çar ı. nikola’nın af mektubunu atını çatlatırcasına meydana taşıyan subayın gelişiyle birlikte infaz durur.

    dostoyevski ve arkadaşları sibirya’ya sürgüne gönderilir. cezalarını bir maden ocağında çekmeye mahkum edilirler.

    dostoyevski’nin değişimi böylelikle başlar. artık onun için sosyalizm diye bir düşünce yoktur. sosyalizmin dünya üzerinde gerçekleşebilmesi için mutlaka ve mutlaka tanrı’nın yardımı gerekmektedir.

    ilahi bir gücün varlığı olmadan, dünyada insanların birbirini ezmediği, sömürmediği bir düzene kavuşmak mümkün değildir.

    nitekim suç ve ceza, raskolnikov’un neredeyse kusursuz işlediği cinayetin ortaya çıkmasına neden olan pişmanlığı, tanrı’nın bir zorlaması, bir başka deyişle nedamettir.

    dostoyevski, tanrı ile kendisi arasına kimseyi sokmamakla, çok farklı bir “tapınma” öyküsü yaratmış bir yazardır.

    bunda, kurşuna dizilmekten son anda kurtuluşunun etkisi olduğunu da reddetmez. bu uğurda, çevresinde hızla gelişmekte olan toplumsal akımlara karşı tüm kapılarını kapatır. nikolay çernişevski’nin “ne yapmalı” romanı elden ele dolaştığı sıralarda, ecinniler romanında kitabı yerden yere vurur. toplumsal hareketler, ancak tanrı’nın izin vermesi ve onun “inayeti” ile ancak başarılı olabilir. sosyalizm, ancak tanrı öğretileriyle varlığını sürdürebilir, aksi durumda yok olmaya mahkumdur.

    dostoyevski’nin din üzerine geliştirdiği bir kuram yoktur. incil’in en basit bilinen kurallarını bile tekrar etme ihtiyacı duymaz.

    bir tanrı vardır ve onunla kendisi arasındaki hesaplaşmaya kimse karışmamalıdır.''

    alıntı: http://www.dunya48.com/…0-dostoyevsknn-inanci-neydi
1321 entry daha
hesabın var mı? giriş yap