102 entry daha
  • 10 sene yaşadığım, gelişimine şahit olduğum karadeniz kıyısındaki istanbul ilçesi.

    ışık üniversitesi kampüsü açılmadan önce ve açıldığı ilk sene, 3 ay çalışıp 9 ay yatmaya alışkın yerlilere dolu bir yerdi. tabii üniversite ile birlikte bu değişti, daha çok yer açıldı, akşam 5 te duran hayat gece 12-1'lere kadar devam eder bir hale geldi seneler geçtikçe.

    ama değişmeyen tek şey, -gerçekten şile'li olan, oranın yerlisi- esnafın şerefsizliğidir.
    alışveriş yapmıyorsun diye müşteri siktir eden,
    arkadaşlarınla yemeğe gittiğinde yanındakı kızlara gözünü dikip erik gibi kütür kütür muhabbeti yapan,
    yediğin belli içtiğin belli ama hesapla adam sikmeye çalışan, hesaba itiraz edince tehdit eden

    orospu cocuğu dolu bir esnaf grubunu barındıran ilçe.

    he tabii ki bu dediklerim her esnaf için geçerli değil bunuda belirtmek isterim.
    zaten şile'li olmayan esnafla hiçbir sıkıntınız olmaz, şu yukarda saydığım tipler haricindeki şileli esnaflada sıkıntınız olmaz.

    belediyesi ayrı bir olay, bi ara bokunu çıkartıp her sene yolları asfaltlıyorlardı (iyi hizmet diyen siktirsin gitsin)

    denizini çok sevmiştim ayrıca. maalesef denizde çok fazla boğulan oldu, haberlere çıktı falan. ama orada yaşamış biri, bu boğulma olaylarının nasıl olduğunu bilen biri olarak söylüyorum, o denizden çekinmeyin.

    çünkü adamlar deniz kötü olduğunda, hava değişimi olabileceği anlarda hoparlorlerden basbas bağırıyorlar denize şu an girmek tehlikeli olabilir lütfen denize girmeyin, girseniz bile güvenlik şeridini kesinlikle aşmayın diye.

    bazı gençlerimiz naapiyor? kayikla 3 kişi açılıp yanlarına 1 kasa bira alıyorlar, biri işemek için ayağa kalkıyor alabora oluyor sonuç 3 kayıp.

    "ben iyi yüzücüyüm yeaaa" diyen eleman "sikerim hava değişimini, güvenlik şeridini" diyip açılıyor, sonuç 1 kayıp.
175 entry daha
hesabın var mı? giriş yap