18 entry daha
  • tam tersinin de geçerli olabileceği söylem.

    yani "hanım orada başı açıklar, dinsiz, imansızlar oturuyor" diyen aileler de var sonuçta. herkes kendisine yakın gördüğü insanlarla bir arada oturmak istiyor, bu bir taleptir, haktır, hakir görmemek lazım kanımca.

    şu an oturduğumuz apartmanda muhafazakar insanlarla birlikteyiz. ama kendi memleketime gittiğimde gördüğüm, konuştuğum, kaynaştığım insanlardan farksızlar. çok zor zamanlarımızda yardımımıza koştu bu komşuların bazıları. her zaman güleryüzlüler, kandil günlerinde tatlıyı eksik etmezler, aşure zamanı mutlaka kapımızı çalarlar aşure getirirler. aramızdaki tek fark kültür farkı, bu zaman zaman önemli sorunlara neden olabiliyor, misal apartman girişinde kocaman kağıda yazılmış olmasına rağmen salon camından örtü, kilim silkelenmesi, geç saatlerde çok gürültü yapılması, balkondan halı sarkıtılması, kapı girişlerinin önünde yüzlerce ayakkabı bırakılması vb. bunlar bizi yiyip bitiriyor ama sonuçta benim halkım, benim insanım. görgü eksikliğinin olmasının sayısız nedenleri var. belli bir yaştan sonra görgü kurallarını onlara öğretme şansımız da yok.

    ama onlar da bizim hiçbir şeyimize karışmıyorlar sonuçta. zamanı geldi biz balkona çıktık tencere çaldık, zamanı geldi seçim öncesi balkona, tam karşımıza kocaman reyis afişleri astılar. en büyük didişmemiz bu oldu sonuçta. kimse kimseye diş bilemedi. ha, ülkenin güneydoğusundan olsaydık sorun çıkardı zira bu konuda hassasiyetlerini pek çok kez dile getirdiler benim yanımda.

    önemli olan bir arada huzurlu şekilde yaşamayı başarabilmek. bunu başardıktan sonra farklılıklar bir şekilde tolere edilebiliyor. bir de şu var, muhafazakar olup dünyanın en tatlısı bir insanını, muhafazakar olmayan ama mendebur, bencil, egoist bir adama tercih ederim ben. ya da tam tersi, muhafazakar olup da soysuzun önde gideni yerine muhafazakar olmayan vicdanlı, ahlaklı bir adamı tercih ederim.

    önce insan olalım, adam olalım. gerisi teferruat.
116 entry daha
hesabın var mı? giriş yap