34 entry daha
  • ilkokulda ingilizce ile tanışan çoğu türk insanının sanrısı. sonra ingilizceyi öğrenip tat olarak "acı"yı ifade eden kelimelerle ilgili sorunun aslında türkçede olduğunu fark edince üzülüyor insan.

    ingilizcede bu konuda pek kelime sıkıntısı yok esasen. eğer direkt olarak baharatın kendisinden bahsediyorsak "hot" (isim hali "hotness" yahut "heat"), baharatın eklenmesiyle acılaşan bir yemekten bahsediyorsak (yemeğin de sıcak olması ihtimali var, karışmasın diye) "spicy" (isim hali "spiciness") diyoruz. günlük konuşmada bu ikisi yetiyor, ama bilimsel olarak bu kelimelerin getirebileceği muğlaklıktan kurtulmak için daha afili kelimeler var: makul seviyedeki acı için "piquant" (isim hali "piquancy"), rahatsız edici seviyedeki için "pungent" (isim hali "pungency") kullanıyoruz. bunlara karşılık türkçede "acı" kelimesi var, buraya kadar tamam.

    asıl sorun türkçede temel tatlardan biri olan "bitter"in karşılığının olmaması. tatlı, tuzlu, ekşi, bu üçü var. umaminin olmaması normal sayılabilir, japonlardan öğrendik neticede. ama bilinen dört temel tattan dördüncüsünün nasıl karşılığı olmaz yahu? aslında hiç karşılığı olmasa yine iyiydi, ingilizceden "bitter"i (yahut fransızcadan "amer"i) alırdık, iş çözülürdü, ama aslında tamamen farklı bir duyuyu ifade eden "acı" kelimesi çoğunlukla bitter'in yerine de kullanılıyor. ve bu ingilizcedeki hot ve spicy kelimeleri gibi karışıklık yaratma ihtimali olmayan bir kullanım değil, insanlar ciddi ciddi dördüncü temel tadı acı zannediyor. ilkokuldaki dil haritasını hatırlarsınız mesela, ön taraf tatlı, arka taraf acı filan. (ki zaten haritanın kendisi hatalı bir bilgi, okullarda hâlâ öğretilmesi ayrı bir sorun.) örnek olarak "acı biberi dilin ucuyla tattığınızda acılığını anlayamayabilirsiniz, yerken arkaya gittiğinde acısı belli olur" dendiğini hatırlıyorum, çoğunluk da hatırlar, herkesin bildiği bir örnektir. halbuki orada bahsedilen türkçede kullandığımız anlamda acı değil, bitter. temel tatlar arasında türkçedeki anlamıyla acı diye bir tat yok zaten. 1900'lerin başında yapılmış hatalı bir çalışmanın sonucunu almışız, üzerine bir de türkçede karşılığı olmayan bir kelimeyi direkt ödünç almak yerine karışabilecek farklı bir kelime kullanarak iyice çorba yapmışız. o hipotez doğru olsaydı bile çıkarsamamız yanlış olacaktı, türkçenin yetersizliği sağ olsun. dilin fakirliğinin en fena sonuçlarından biri de bu, kelimelerin eksikliği insanın kavramları ayırt etme becerisini kısıtlıyor. hep de kafam karışırdı zaten çocukken "allah allah, kahve, çikolata nasıl acı oluyor, yiyince ağzım yanmıyor ki" diye. yabancı dilde düşünmeye başlayınca anlam kazanıyor kavramlar. neyse, bitter kelimesi yavaş yavaş türkçeye giriyor gibi, umarım ders kitapları da düzeltilir, temel tatlar arasından acı çıkarılır da en azından sonraki nesillerin kafası karışmaz.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap