1 entry daha
  • kalbi sadece cihangir'de atar.
    kendini bir bok sanır.
    solculuğun mazlumun ve garibanın yanında olması gerekliliğini bilir ancak hep ya ulus'ta, ya konak'ta ya da beşiktaş'ta falan takılır.
    elinde orak, çekiç, ayran, tırpan, çay, yağ, kir,pas olması gerekirken, kadeh, klavye, iphone vardır.
    kendisi girit adasına giderken, sahilde örtü açıp piknik yapmaya çalışan aileyi yobaz olarak görür.
    başörtüsüne, ezan'a tahammülü yokken, leuven'de kilise çanı ona çok mistik ve haz verici gelebilir.
    ona destek verecek olan halkın değerlerini gerici, arap ritüeli olarak görürken, yoga'yı, buddha'yı bir enerji/sinerji olarak lanse eder.
    bizim solcu bulguru, unu, bu halkın yoğrulduğu mayayı bozuk, kokuşmuş görürken, pizzayı, tiramisuyu, profitörölü etiket görür.

    amerikan emparyalizmine lanet okurken, kendi iş yerinde emperyalizmin, emeğin, alın terinin amına kor.

    "sanki onlar hancı
    halkına yabancı
    biz ise kiracıyız da
    evden atmalı" sözleri tam bizim solcu için. sanki bi onlar eğitimli, sanki bi onlar okumuş yazmış, bre mal sürüsü, madem o kadar eğitimlisin, madem o kadar üstünsün, ne diye yönetemiyorsun koyun sürüsünü?
    bunda senin hiç mi suçun yok?
    bu ne kibir?

    edit: al sana örnek. taze çıktı.

    şimdi iktidara laf atmak isterken, ona gönül verenleri nasıl daha çok onlara biat ettiririm diye bir çaba göstermiş.

    tecavüzcüsü ile evlendirilen kadın misali. sen artık kız değilsin, illa bununla evleneceksin diyen baba gibi. namusunu git temizle diyen abi gibi.

    akp'yi sevmese de, sizin içinizde sırıtacağını bilen, aşağılanmanın, parasının çalınmasından daha zor olduğunu gören milyonların yaptığı gibi.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap