1284 entry daha
  • bir yıldan fazla zamandır öğrencisi olduğum ve hakkında birkaç şey söylemek istediğim okuldur. liseyi istanbul'da okuduğum için o klasik "ay ankara'da yaşanmaz ya" kibri yüzünden bilkent'te okumayı düşünmemiştim. ancak istanbul hukuk'a puanım yetmedi, bilkent'ten başka bir vakıf üniversitesinde okumaya da sıcak bakmadığım için (burada herhangi bir bok atma durumu yok, kendini bazı yerlerde hayal edebilirsin bazı yerlerde edemezsin. şimdi koç şöyledir bilgi böyledir demenin de bir anlamı olmadığını düşünüyorum bu yüzden.) ilk tercihime bilkent hukuk yazdım ve buraya geldim.

    uzun bir giriş yaptım çünkü tercih döneminde okunuyor buralar, hele gideceği okulda danışacağı biri yoksa ekşisözlük hakikaten kutsal bilgi kaynağı oluyor. 'şöyle zordur, böyle züppedir' diyen insanların neye dayanarak bunları söylediği anlaşılmayınca söylenenler havada kalıyor, o yüzden nasıl bir psikolojiyle bilkent yazdığımı açıklamak istedim. açıkçası ben bilkent'e razı oldum, ama şimdi yine olsa yine yazarım diyorum. esas gelmek istediğim nokta, öğrencilerin üzerine yapışmış olan gereksiz kibir. zengin züppeliğinden şundan bundan bahsetmiyorum. enteresan bir kibir hakim bilkent'e. kendi bölümüm için konuşacak olursam, çok iyi hocalar var ve çok kaliteli bir eğitim veriliyor gerçekten. ama bakıyorum, bilkent öğrencilerinin diline yapışmış bir 'ay çok zor' lafı. evet zor ama oturup çalışacaksın. okul paralı da olsa, gerçekten milyoner olmayı gerektirecek bir para değil gereken. ben orta halli bir ailenin çocuğu olarak burssuz okuyorum. okulun ücretsiz servisine biniyorum, gidip 3.5 liraya öğle yemeğimi yiyorum, oluyor. bu yönleriyle takdir ediyorum okulu, tek tip insanlar yok. bahsettiğim kibir de işte bu noktadan sonra kendini gösteriyor. bilkent kendine yönelen tüm eleştirileri hak etmiyor olsa da bu durum öğrencilerde 'biz süperiz' hissi yaratmamalı. mesela hayvan gibi senfoni orkestrası olan bir üniversite, ama öğrenciler heves edip bir amatör orkestra kurmuyor. o 'çok zor' denilen hazırlığı geçmek için gereken emek verilmiyor. biz lisede bile o küçücük halimizle koca adamlar gibi uğraşıp didinip sponsor bulup münazara turnuvası düzenlerdik, burada birbirinin kopyası kulüpler kişisel gelişim, liderlik vs. seminerleri düzenliyor. tamam hakkını yemek istemem kalitelidir bu seminerler, güzel konuklar da geliyor, ama niyeyse hep bir 'bunu da yapayım cvmde güzel durur' baştansavmalığı seziyorum.
    sonuç olarak, üniversitenin bilim üreten ve dünyaya faydalı insanlar yetiştiren bir kurum olma özelliği onun dinamik yapısına da bağlıdır. bunu devam ettirmek de öğrencilerin elindedir. 'ay çok zor', 'paralı ama bak valla zor' psikolojisinden çıkıp daha aktif öğrencilere sahip olması bilkent'in hayrına olur.
1102 entry daha
hesabın var mı? giriş yap