21 entry daha
  • hayvanlarla dostluk kuramayan insanların başarılı olmadıklarına dair bir inancım vardır. hatta eş seçimimde bile ilk kriterimdi diyebilirim. kediyle yaşayamayan bir adam kedisiz yaşayamayan benim kocam olamazdı :) bu yüzden james ve bobun dostluğu bence hiç sıradışı değil. tabi bob sıradışı bir kedi o ayrı. bir kere çak yapmayı öğrenmiş olması bile mucize benim gözümde.

    kitapta beni etkileyen james ve bobun dostluğu değil, londra'da evcil hayvanlara tanınan olanaklar. şimdiye kadar gözüme takılanlar:
    1. çok uygun fiyata mikroçip taktırabilmesi ve bu ücreti haftada 2 pound olarak taksitle ödeyebilmesi,
    2. ücretsiz kısırlaştırma programları ve ameliyat sonrasında bob hareketlenip herhangi bir komplikasyon olmadığı anlaşılana kadar klinikte kalması. bizim ülkemizde de öyle veterinerler mevcut ama ameliyat ücreti sıradan veterinerlerin iki katı. biz kedimizi kısırlaştırdığımızda ameliyat biter bitmez teslim ettiler ve narkozun etkisinden çıktığında saatlerdir evdeydi,
    3. kısırlaştırma ameliyatı sonrası hayatında ilk kez gittiği veterinerin kediyi taşıyabilmesi için ödünç taşıma çantası vermesi,
    4. hayvan barınaklarının bir pet mağazasının bulunması. bizim hayvan barınaklarımızın içler acısı olduğu düşünülürse bu muhteşem bir şey. halbuki bizim ülkemizde de uygulansa, mağazanın geliri barınağın ihtiyaçları için kullanılsa, bir hayvansever yoktur ki bu mağazadan alışveriş yapmasın.

    bir şey daha var, kediye tanınan olanaklar arasında sayamam ama yine de belirtmeden geçemeyeceğim. james bob ile şehiriçi toplu taşıma aracına biniyor, bobu cam kenarındaki koltuğa oturtuyor ve o şekilde bir ulaşım sağlıyorlar. bizim toplu taşıma araçlarımızda insana yer yok değil mi ki kediyle iki koltuk birden işgal edeceksin :)
63 entry daha
hesabın var mı? giriş yap