1 entry daha
  • bir malın değerini oluşturan unsurlardan.

    marx'a göre bir malın değeri (d), artık değer, ücret ve değişmez sermayenin toplamıdır.

    ham madde ve makineler dışarda bırakıldığında; işçinin kendi yaşamını sürdürebilmesi için mal satın alması ve bunları tüketmesi sürecinde yeni bir mal daha ortaya çıktığını görürüz: işgücü.

    marx'a göre bu (işgücü), işçinin yaşamı için gerekli olan malların üretiminden daha fazlasını üretmektedir. eğer bir işçi, yaşaması için gerekli olan mallardan daha fazlasını üretiyorsa, bu durumda bir fazla emek ortaya çıkmaktadır: artık-ürün. işte buna girişimci el koymaktadır, çünkü o işçiyi, çalıştığı zaman süresi içinde, yaşamı için gerekli olan mallardan daha fazlasını üretmesi şartıyla işe almıştır. artık ürün daha fazla iş saati barındırmaktadır ki buna da artık değer denir.

    bu düşünceyi basit şekliyle (ham maddeleri ve makineleri dışarıda bırakmak kaydıyla) şöyle ifade edebiliriz: şimdi bir işçinin günde 6 saat çalıştığını ve bu süre içinde belli miktarda bir ürün (marx buna iplik diyor) ürettiğini farz edelim. şimdi aynı şekilde bu işçinin ihtiyaç duyduğu yiyeceğin üretimi için de 6 saatin gerektiğini farz edelim. üçüncü kez farz edelim ki bu işçi ürettiği iplikler için 3 lira (marx bunu ingiliz parasıyla hesaplamaktadır) almaktadır. aynı şekilde yiyecek için de 3 lira gerekmektedir. şimdi yine farz edelim ki iş sözleşmesi 6 saati değil de 12 saati öngörmektedir. bu durumda işçi, 7-12 saatleri arasında, yani geri kalan 6 saatte, herhangi bir artı ücret almadan, 3 liralık ürün daha üretiyor. 6 lira tutarındaki ipliğin tamamı kapitaliste aittir. bunu sattığında da elde edeceği para, işçiye ödediği 3 lira değil, fakat 6 lira olacaktır. böylece söz konusu artık değer de 3 lira olmaktadır. artık değeri, işçiye ödenen ücrete böldüğümüzde de artık değer oranı ortaya çıkmış olur. bu durumda oran 100’dür. marx ücreti ü ile gösteriyor, artık değeri a, artık değer oranını ise a' ile. böylece formül şöyle bir şekil alıyor: a'= a:ü.

    marx'a göre bu artık değere sadece kapitalist el koymuyor, aynı zamanda bunun bir kısmı başkalarına da veriliyor: toprağını kiraya veren toprak sahibine, ürünü pazara taşıyan ve işin örgütlenmesini üstlenen tüccara ve belki de faize para veren bir başka şahsa veya kuruma.

    işçi ve sermayedar açılarından olaya bakıldığında:

    işçi, yapılan kazancın sadece kendi emeğine dayandığını ve bunun da artık değer olduğunu iddia edecektir. dolayısıyla artık değere el konulmasını sömürü olarak nitelendirecektir. (ingilizce kullanılan "exploitation" terimi tam da bu anlama gelmektedir.) kapitalistin yanıtı ise şöyle olacaktır: bunun sadece artık değer olduğunu söylemek mümkün değildir. çünkü bu, hem işçiye emeği için ödenen ön-ücretin hem de kullanılan ham madde ve tesisler için ödenen sermayenin (ki bunun miktarı da sadece artık değer oranıyla değil, aynı zamanda pazardaki dalgalanmalarla belirlenmektedir) faizidir.

    (kaynak: kapitalizmin kısa tarihi)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap