81 entry daha
  • bugün istanbul üniversitesi'nde görev yapanlardan biriyle ayak üstü sohbet ettim. kendisi 40 yaşlarında.

    dedi ki; çocuklar anadolu'nun farklı yerlerinden ilk geldikleri günlerde gayet saygılı oluyorlar. daha sonra ortamlara girdikçe bir yerlerden akıl alıyorlar. fakülte kapısında öğrenci kimliğini göstermesini isteyince solculuk oynayıp bana dikleniyorlar, "göstermek zorunda değilim" deyip geçiyorlar dedi. tutup geri çevirince de "sen kimin köpeğisin" deyip kafa tutuyorlar dedi. benim oğlum yaşında çocuklar dedi. söylerken gözleri doldu. "önceki görevlilerle geçmişten husumetleri falan vardır, yoksa yapmazlar öyle şey" deyip üzülmesini engellemeye çalıştım ama pek oralı olmadı. belli ki çok dolmuş.

    içime oturdu sabahtan beri, o hali gözümden gitmiyor. vicdanımı biraz rahatlatmak için de buraya yazıyorum.

    solculuk oynamadan önce insan olmayı öğrenin önce. insanları armalarına, etiketlerine, mesleklerine göre değil; söz ve eylemlerine göre değerlendirin. herkes kendisinden sorumludur. bir görevlinin size karşı bir had bilmezliği olursa ona karşı tepkinizi koyun ama tepkinizi herkese karşı genellemeyin. çoluğa çocuğa karışmış kelli felli adamları ergen hezeyanlarınıza alet etmeyin. tek görevi, kapıdan gelip geçenlerin kimliklerine bakmak olan asgari ücretli bir çalışanı aşağılayarak devrim yapamazsın tosunum. anla artık bunu. az insan ol.
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap