14496 entry daha
  • laparoskopik cerrahinin son derece tuhaf olan tarihsel gelişimidir.

    öncelikle laparoskopi nedir, onu bir açıklayalım. laparoskopi, karın boşluğunun optik yöntemle görüntülenmesidir. laparoskopik cerrahi ise bu yöntemle yapılan ameliyatlara denir. halk arasında kapalı ameliyat dediğimiz şey budur. burada önce karın boşluğu gaz verilerek şişirilir, soğuk ışık kaynağı ile karın içi aydınlatılarak optik sistemle görüntüleme yapılır ve ince uzun çubuk şeklinde aletlerle ameliyat yapılır. yani çinlilerin çubukla yemek yemesi gibi burada da ince çubuklarla ameliyat gerçekleştirilir.

    gelgelelim laparoskopinin tarihi sandığınızdan çok daha eskidir. çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler verilse de, bilindiği kadarıyla ilk laparoskopi, 1902 yılında almanya'da georg kelling tarafından köpekler üzerinde gerçekleştirilmiştir. insanlar üzerinde ilk laparoskopi 1910 yılında isveç'te hans christian jacobaeus tarafından gerçekleştirilmiştir. ilk laparoskopi deneyleri çeşitli başarısızlıklarla gerçekleştirilmiş olup, bunlardan biri de karın boşluğunu oksijen gazı ile şişirmektir. görüntüleme amaçlı laparoskopide oksijen iyi sonuç sağlarken, rivayete göre, koter kullanarak laparoskopik müdahale yapmaya kalkan bir cerrah, koteri ateşlediği anda hastanın karnı bomba gibi patlamıştır. oksijenin yanıcı bir gaz olduğunu hesaba katmayan bu sivri akıllı cerrah, hastanın ve kendisi de dahil ameliyat ekibinin ölümüne sebep olmuştur. bu acı olaydan sonra laparoskopiyle uğraşanlar bu iş için çeşitli gazlar denemiş ve en sonunda karbondioksit gazının bu iş için uygun olduğunu görmüşlerdir.

    bu ve bunun gibi türlü acı deneyimler yüzünden laparoskopi yıllarca cerrahların tehlikeli gördüğü ve uzak durduğu bir yöntem olarak kalmış ve birkaç istisna dışında yalnızca görüntüleme amaçlı kullanılmıştır. o birkaç istisnai girişimler de cerrahi dünyasında pek hoş karşılanmamış. bu yöntem, uzun yıllar boyunca cerrahlar tarafından şarlatanlık, şeytan icadı olarak görülmüştür. laparoskopiyi tanısal amaçlı kullananlar ise daha çok kadın doğumcular ve gastroenterologlar olmuştur.

    1985 yılında alman cerrah erich mühe, ilk laparoskopik safra kesesi ameliyatını gerçekleştirmiş, ancak case report (vaka sunumu) olarak yazdığı bu deneyimi hiçbir dergi kabul edip yayınlamamıştır. bir yıl sonra mühe, yaptığı bu ameliyatı kongrede sununca meslektaşları bunu "mickey mouse cerrahisi" olarak adlandırıp dalga geçmişlerdir.

    1987 yılında fransız cerrah philippe mouret, kendi yaptığı laparoskopik safra kesesi ameliyatını kongrede sunduğunda sözlü saldırılara maruz kalarak şarlatanlıkla suçlanmış, tartışma esnasında neredeyse salondan kovulma aşamasına gelmiştir. ancak bu olay sonrasında birçok cerrah bu tekniği benimsemiş ve bu tarihten sonra neredeyse tüm karın ameliyatları laparoskopik yöntemle yapılabilir hale gelmiştir. hatta whipple, hepatektomi gibi cerrahinin en zor ve karmaşık ameliyatlarını bile günümüzde artık laparoskopik yapan merkezler vardır.

    laparoskopinin en büyük avantajları, ameliyatta hastanın karnını karpuz gibi yarmak yerine, birkaç küçük delikle bu işi halletmektir. sonuçta ameliyat sonrası daha az ağrı, daha erken ayağa kalkma gibi avantajları vardır. malesef ülkemizde sağlık bakanlığının maliyet kısıtlama çabaları yüzünden en kalitesiz malzemelerin kullanılması ve dahası tek kullanımlık üretilen malzemelerin yeniden sterilize edilerek defalarca kullanılmaya zorlanması sonucu laparoskopi ülkemizde halen yaygınlaşamamış, gelişmiş ülkelerde açık ameliyatlar artık neredeyse hiç yapılmazken bizde safra kesesi, mide fıtığı ve obezite ameliyatları dışında laparoskopi neredeyse hiç kullanılmamaktadır. ucuz ve göz boyamaya yönelik popülist sağlık politikaları malesef bu gelişimlerin önüne geçmektedir.

    laparoskopinin diğer avantajları, optik sistem sayesinde görüntünün kat be kat büyütülerek ameliyat esnasında en küçük damar ve sinirlerin görülebilmesi ve açık cerrahide cerrahların anasını ağlatan obez (kilolu) hastalarda laparoskopik ameliyatların daha rahat yapılabilmesidir.

    laparoskopinin dezavantajları ise, cerrahi açıdan yüksek tecrübe gerektirmesi, eğitiminin zor olması ve maliyetinin açık cerrahiye göre çok daha yüksek olmasıdır. ayrıca laparoskopide tek kamera ile görüntüleme yapıldığı için cerrah sahayı üç boyutlu değil, iki boyutlu görebilir. bu da derinlik hissinin kaybına sebep olduğundan cerrahi manevraları son derece zorlaştırır. son yıllarda bu soruna çözüm olarak geliştirilen çift kameralı 3 boyutlu sistemler ise pratikte pek işe yaramamakta, cerrahın başını dönderdiği için tercih edilmemektedir. bunun yanında laparoskopide elle dikiş atmak çok zordur, çünkü laparoskopik aletlerle bilek hareketi yapmak çok güçtür. her ne kadar dikiş atmaya gerek bırakmayacak teknolojik aletler (stapler, otomatik klip atıcı, ligasure gibi) kullanılsa da, ileri düzey laparoskopik ameliyatlarda cerrah elle dikiş atmak zorunda kalmakta, cerrah açık ameliyatta birkaç saniyede attığı bir dikişi laparoskopide 10 dakika uğraşarak atabilmektedir.

    son yıllarda geliştirilen robotik cerrahi (da vinci robotu) bu sorunlara kökten çözüm getirse de, robotun maliyeti zaten yüksek olan laparoskopinin maliyetini kat be kat arttırmaktadır. bu da şu anda robotik cerrahinin yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeldir. elbette gelecekte bu iş yaygınlaştıkça maliyeti de düşecektir. hatta şimdilik göstermelik de olsa, robotik cerrahi sayesinde internet üzerinden kıtalar arası ameliyat bile yapılmıştır. örneğin ileride üst düzey uzmanlık gerektirecek zor bir ameliyatı başka merkezdeki daha deneyimli bir cerrah internet üzerinden yapabilecektir. örneğin hakkari'de bir hastanın ameliyatını çapa'da görev yapan bir profesör internet üzerinden yapabilecek ve ameliyat için hastayı hakkari'den istanbul'a sevk etme gereği kalmayacaktır. tabi bizim ülkemizin sağlık politikaları buna imkan sağlar mı bilmiyorum ancak teknik olarak bu iş şimdiden yapılabilmektedir. ülkemizde zırt pırt yaşanan internet kesintilerinden dolayı ameliyat yarıda kalabilir, ya da ne bileyim internet kotası doldu diye olmadık sıkıntılar baş gösterebilir, sisteme virüs bulaştığı için robot ameliyatı bırakıp çifte telli oynamaya kalkabilir. ne de olsa burası türkiye, olmaz demeyin.

    neyse efendim, bugün de anlatacaklarım bu kadar. sürç-ü lisan ettiysek affola. hepinize iyi pazarlar diliyorum.
27272 entry daha
hesabın var mı? giriş yap