46 entry daha
  • bu hükümet önceleri "kimsenin kişisel alanına ve özgürlüğüne karışmıyoruz, kimsenin hayatına bir dayatma yapmıyoruz" diye savunurdu çıkardığı yasaları ve politikalarını.

    (bkz: hiç kimsenin yaşam tarzına kastımız olamaz) - 2010
    (bkz: hiç kimsenin yaşam tarzına karışmadık)- 2011

    yandaş medya da sürekli bu görüşü savunur, ve "gerekirse aksırana, tıksırana kadar içki için, akp kimseye dayatma yapmıyor, kimsenin yaşam tarzını etkilemiyor, karışmıyor" diye propaganda yapardı. bu, o dönemki akp politikalarını adeta aklama ve ya savunma yoluydu.

    gel zaman git zaman, son dönem geldi, ve politikaları aklamaya bile çalışmadılar artık, "ben yaptım oldu" zamanı geldi çattı. halka açıklama bile yapma gereği duymamaya başladılar.

    önce halkın ve toplumun kitlesel olarak hayatına ve yaşam tarzına karışan ilk büyük yasa çıktı:

    (bkz: 22.00-06.00 arası alkol satış yasağı)-2013

    artık kanunlarla, toplumun yaşam tarzına müdahaleler edilmeye başlamıştı. toplumun nasıl davranması yasa ile dizayn edilmeye.
    içki kullanmayanlar, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılar, optimistler bu yasağa haklı taraflar ve kılıflar buluyor, karışmıyor, hatta destekliyorlardı. isveç, rusya gibi ülkelerdeki yasaklar örnek gösteriliyor, erma ile armut kıyaslanıyordu. bunun aslen halkın özgürlüklerini kısıtlama yolunda bir dev ve ilk adım olduğu gerçeği görmemezlikten geliniyor, yeterli toplumsal tepki verilmiyordu. bu, belki de bu adımı ilk başta ürkek atan hükümeti de cesaretlendiriyor, adeta arkası gelecek yeni kanunların ilk yolunu açıyordu. hükümet yandaşlarına "biz gerekirse bu ülkede içkiyi bile yasaklarız" propagandası da yapıyordu belki kapalı kapılar arkasında.

    tabii bu ilk adımın getirdiği özgüvenle, halkın ve toplumun kitlesel olarak hayatına ve yaşam tarzına karışan ikinci büyük yasa da çıktı:

    (bkz: kış saati uygulamasının kaldırılması)-2016

    üstelik bu sefer sadece içki içenler vb. gibi toplumun bir kesimini değil, tüm toplumu ilgilendiren, tüm toplumun yaşamına direkt etki eden, ve düzenleyen bir yasa idi bu. ve üstelik bu sefer haklı en ufak bir tarafı da yoktu. tamamen, "bizim istediğimiz şekilde yaşayacaksınız, biz ne dersek o" diyordu aslında belki de bu yasa. anlamı buydu. bu sefer savunulmaya bile ihtiyaç duyulmuyor, sadece sorulara "hayır bu böyle devam edecek" diye cevap veriyorladı. anlatma gereği bile görmeyerek yasanın amacını. bu uygulamayla elektrik tasarrufu olmayıp, hatta tam tersine elektrik tüketiminin arttığının görülmesine rağmen, "biz istedik oldu" anlayışı ile 70 milyon insan kuzu kuzu 1 saat erken kaldırılıyordu doğal saate göre.

    içki ve kış saati çok farklı iki yasa gibi görünüyor olsa da, akp'nin hayat tarzına karışması ve istediği hayat tarzını dikte etmesi paydasında aslında özdeş anlamı olan iki yasaydı.

    toplumsal tepkimizin yetersizliği, bölünmüşlüğümüz (ki kutuplaştırıcı dil ne kadar işe yarıyormuş aslında görülüyor), toplumsal hafızamızın herşeyi çok çabuk unutması olduğu sürece, bu özgüven artacak, ve korkarım böyle çok daha fazla yasalar, ardı ardına gelecek.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap