6 entry daha
  • yavaş yavaş konuşan-yürüyen-mıymıy olan insandan sonra ikinci olarak tahammül edemediğim insan türüdür bu.

    tanışmamıza, yaşadığı önemli bir sağlık sorunun neden olduğu bir arkadaşım var. zamanımıza göre uzunca denilecek bir süredir; iki yıldır görüşüyoruz. onu ilk tanıdığımda durumundan sürekli şikâyet ediyordu ancak ben onun öncesini bilmediğim için, ettiği şikâyetlerin gerçekten de sağlık sorunundan kaynaklandığını düşünüp kendisine sürekli destek oluyor; bunu görev biliyordum. tek derdim onun sıkıntısını atlatması ve hayata gülmesi idi. buna gayret ediyordum hep.

    derken zaman içinde fark ettim ki, şikâyet etmek onun tarzıydı. bir şekilde her şeyden şikâyet ediyor; sorunlarına çözüm önerince de mutsuz oluyor ya da bir başka dert edecek sorun buluyordu. bildiğin mutsuzluktan besleniyordu adam. tüm bunlarla birlikte beni de kronik mutsuzluğunun içine çekiyordu.

    geçen gün birden ampul yandı kafamda ve "ben neden bunu çekiyorum ki? nasılsa artık hasta da değil, sorunları büyüten ve dert edinmekten çok mutlu birisi olduğu çok açık. neden onun mutsuzluklarıyla kendimi mutsuz edeyim ki? " dedim. ve hayatımdan çıkarmak için düğmeye bastım. öyle ya, hayatım boyunca onun derdini dindirecek çözümleri önüne sermekle geçiremem hayatımı.

    ilişkileri zayıflatıp facebook fotosu altına "cnm grşlm mcx" seviyesine indirmekle meşgulüm şu an.

    hep derim, bir tane hayatınız var. istediğiniz inanlarla istediğiniz şekilde yaşayın. kimseyi çekmek zorunda kalmayın. bunun için de çalışın, kendi paranızı, kendi kararlarınızı uygulayabilin ki kimseye gebe kalmayasınız.

    başkalarına da gönlünüzden geldiği şekilde yardım edin ancak sınırı da bilin. elindekilerle mutlu olamayıp mutsuz olmayı seçen insana yapabilecek hiçbir şey yok inanın.

    ve inanın, kimse elinde madalya ile gelip "dünyanın en sabırlı, en iyi insanı" madalyası takmıyor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap