2 entry daha
  • 30 mayıs 2016 tarihli yazısı.
    yaralı

    bazı durumlar vardır ki insan ne yazacağını bilemez, zorlanır. sen ne dersen de, karşındakilerin anlamak için en ufak bir çaba göstermedikleri zamanlar olur. anlattıklarının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bilsen de konuşursun, adeta sözler aracılığıyla çırpınırsın… seni asla anlamak istemeyenler olduğunu bile bile devam edersin ancak boşluğa konuşurken bilirsin ki aslında söylenen bir şey de yoktur!

    benim için böyle zor anların başında, televizyonların çatışmalarda yaralanan askerleri anlatırken kullandıkları “dil” gelir. her defasında büyük bir çelişki yaşarım; haber bültenlerinde konuşan spikerleri dinleyince. öyle soğuk bir ses tonuyla, öylesine kusursuz bir türkçeyle okunur ki şehit haberleri ve yaralılar sanırsınız ki bir aspirin alsa iyileşecek o kahramanlar.

    “çıkan çatışmada şu kadar asker yaralandı!” der mesela sunucu. izleyici olarak sana sadece “rakama” odaklanmak düşer. aklında zaten iki kelime kalsın isterler “sayı” ve “yaralı”; hepsi o kadar. oysa yaralananın bir adı vardır ama sen bilmezsin. yaralanın bir ailesi vardır; düşünmezsin. belki sevdiği kadının adını sol koluna yazmıştır ve kopan kolunu değil de sevdiğinin ismini arıyordur kolunun boşluğunda; haberdar olmazsın. sunucu konuşur, sen de kelimeleri duyar ve geçersin.

    oysa yeni tanımlar bulmak gerekir belki. yaralanmak yerine başka bir şey demek, belki yaşanan şeyin mutfakta elma soyarken parmağın kesilmesi gibi olmadığını işaret edecek bir şey bulmak gerekli.

    “yaralandı!”
    sahi ne demek sizce bu?
    “çıkan çatışmada 5 kişi yaralandı!”
    "el yapımı bombanın patlaması sonucu 10 asker yaralandı!"
    ne demek bu yaralanmak?

    birkaç örnek verelim madem yakın zamandan:

    24.02.2016 tarihinde yüksekova’da uzaktan kumandalı eyp’nin (el yapımı patlayıcı) patlatılması sonucunda yaralanan askerimizin durumu: “her iki bacakta hem diz üstü, hem de diz altı parçalı kırık, doku kaybı. sol bacak diz altı ampütasyon. bilinç kapalı. yaralı solunum destek cihazına bağlı. genel durumu: kötü.”

    28.02.2016 tarihinde mardin, nusaybin’de eyp patlaması sonucu kobra tipi araçta yaralanan polisimizin durumu: “el ve yüz bölgesinde yanık! her iki bacağı ampüte.”

    26.03.2016 tarihinde, hakkâri/yüksekova’da pkk’lı teröristlerin el yapımı patlayıcı patlatması sonucu yaralanan askerimizin durumu: “sol çenede şarapnel giriş çıkışı. sol yüz ve baş bölgesinde şarapnel yaralanması. sağ kulakta şarapnel giriş çıkışı ve sağ bölgede mermi sıyrılmasına bağlı yaralanma.”

    mardin, nusaybin’de el yapımı patlayıcının patlaması sonucu yaralanan askerimizin durumu: “kafatasında kırık… boyunda eziklik. yüz bölgesinde kısmi yanık bulunmaktadır.”

    örnekler çoğaltılır ama hiçbir örnekte “yaralandı” deyip geçecek kadar sıradan bir durum bulunamaz. çünkü 2001 yılında “yaralanıp” 2 bacağını kaybeden ve bugüne kadar toplam 52 ameliyat olan “yaralı” askerimiz var. ya da 1987 yılında “yaralanıp” hala tedavi görmek zorunda olan gaziler var!

    hemen her gün haber bültenlerinde “yaralandı” denilen askerlerimizden birine kulak verelim. bakalım nasıl yaralanmış!..

    “vücudumun her tarafı yanıyordu. sanki büyük bir ateş topu üzerimden geçmişti; her tarafımdan dumanlar çıkıyordu. kulaklarımda büyük bir çınlama vardı ve hiçbir şey duymuyordum. sonradan öğrendim ki patlamanın şiddetiyle her iki kulağımın da zarı delinmiş. sol koluma biri sanki balyozla vurmuş gibi ağrıyordu. tüm gücümü topladım ve kolumu kaldırdım! koluma baktım; yerinde yoktu! olmayan koluma bakarken hemen yanı başımda üzerinden dumanlar çıkan bir asker botu gördüm. neden bilmiyorum ama bacağıma bakmak istedim. bir şey göremedim çünkü bacağım yoktu! hareket etmek istiyordum. sağ kolumdan destek alarak doğrulmaya çalıştım ama çok büyük bir acı hissettim. sağ koluma baktım; erimiş plastik gibi damlıyordu yere…”

    işte ana haberlerde hemen her gün tekrarlanan ve duyduğumuzda hiç de etkilenmediğimiz “yaralanan” askerlerin yarası bu!

    koray gürbüz / yaralı
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap