55 entry daha
  • pazartesi tipli bir pazar gününde yapılabilecek keyifli bir tercih.

    --- spoiler ---

    sekansları düşünüyorum;

    - annesi'nin kendisine 12 yıl sonra neden şimdi çıkıp eve geri döndüğünü sorduğu sahne dramatikti. seni anlamıyorum ama seni seviyorum, en azından bunu kimse elimden alamaz cümlesinden sonra kaç yaşındasın şimdi sorusunu yönelttiğinde yazarın uzun bir süre nemli gözlerle bekledikten sonra 34 cevabını kenara koyuyorum.

    - sanırım annesinin çocuğunun eşcinsel olduğundan haberi yoktu ki, sen hala o homo mahallesinde mi oturuyorsun, sorusundan sonra gelen gençliğindeki eski erkek arkadaşıyla yaşadığı flashback ve kovalar, otlar içeren sevişme sahneleri. daha sonra erkek arkadaşının da kanserden öldüğünü öğrendikten sonra bir sigara yakmasını da koyuyorum. filmin başlarında kız kardeşinin ot ikramını geri çevirmişti.

    - marion cotillard'ı o saç, elbise ve kabullenilmişlik içeren gözlerle tam bir sıdıka halinde izlemeyi de koyuyorum.

    - filmin özeti son sahnedeki saat sahnesi. zamanı gelen saat çalıyor, guguk kuşu kafesinden çılgınca çıkıyor, evin içinde sağa, sola, kapıya, pencereye, cama çarptıktan sonra yere düşerek ölüyor.

    yazar da ömrü boyunca eşcinsel ilişkisini, hayat tarzını, düşüncelerini tamamen özgürce ifade/itiraf edemediği için bir kafese sıkışmış. engellere, dışlanmaya, aşağılanmaya çarpıyor hayatı boyunca. bu yüzden başka bir ülkeye taşınmış, ailesiyle irtibatını azaltıyor, 12 yıl boyunca görüşmüyor. ve yıllar sonra, ailesine kendisinin öleceğini haber vermek için dönünce hep doğru zamanı arıyor ama uygun zamanı bulup bir türlü itirafta bulunamıyor. kapı dışı ediliyor.

    ve finalde yere düşmüş ölü kuşa zoom yapıyor xavier dolan'ın kamerası.

    --- spoiler ---

    gayet fransız bir film olmuş;

    albert camus
    "insan söyledikleriyle değil, söyleyemedikleriyle insanlaşır."
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap