74 entry daha
  • düşmanın kalbine çakmak için bir adet kazık, kutsal su ve sarımsak ile gezerek demeç veren vampir avcımız sayın süleyman soylu'nun fantezilerine bulaşmadan, şu an aslında neyin olup bittiğini anlamak için ilk önce kısa süreliğine çok uzaklara gidelim. çin modernleşmesiyle biraz ilgilenenler tanırlar, montesquieu'nün kanunların ruhu eserini çinceye çeviren önemli bir 19. yüzyıl düşünürü vardır, yan fu. yönetim ülke içinde istediklerini yaparken, astığım astık kestiğim kestik davranırken neden güçten düştüklerini, neden paranın onlara akmadığını ve neden yaratıcı düşüncenin bir türlü çin'de tomurcuklanamadığını anlamaya çalışır yan fu ve bir asır evvel şunları yazar:

    "avrupa ziyaretimde mahkemelere katılımcı olarak giderek davaları izlemiştim. geri döndüğümde ise kendimi kaybolmuş hissettim. hatta bir defasında mr guo songtao'ya da söylemiştim, ingiltere ve diğer avrupa uluslarını bu kadar zengin ve güçlü yapan pek çok şey arasında en önemli olanı, adalet/hukuk garantisinin verilmesiydi ve mr. guo da benim görüşüme katılıyordu." (1)

    kurumlarınızın işleyişi de, paranın size akması da, yolsuzluk yüzünden devletin boşa para harcamaması da, üç kuruşluk ihaleyi partiliye on kuruşa veremiyor oluşunuz da, yeni üretim hikayelerinizin olması da, hatta gelir dağılımınızın daha insancıl olması da hukukun üstünlüğüyle, keyfiyetten uzaklaşma ile mümkün olan bir şeydir. hukukun üstünlüğü sıralamalarında 113 ülke arasında 99. sıraya düşmüş olan türkiye'de artık tamamen hayal olmaya başlayan hukuk üstünlüğü, piyasa devinimi, eşitlik, düşünce özgürlüğü karşısında hele ki yüksek mevkide bir bürokrat iseniz, ancak "son üç yüz yılın en güçlü türkiye'sindeyiz", veya "köprüyü kıskanıyorlar" diyebilirsiniz işte. finansal tarihçi niall ferguson'ın eserinde sunduğu* veriye göre sermayenin aktığı, rakipsiz bir ar-ge sisteminin olduğu dünya gücü olan abd neden her yıl 94.5 milyar doları sırf kanun yapmak, yorumlamak ve kanunu yürürlüğe koymak için harcıyor acaba?, bizim 'dünyayı yöneten' üst düzey bürokratlarımızın dehâsına erişemedikleri için mi?. hukuk ve özgürlükler sadece kararların geç alınmasına yol açan ayak bağları değil miydi?, tövbe yarabbi. yönetimi ele geçiren dar grubun kendi yetkilerini hukuksuz biçimde güçlendirmesini, ülkenin güçlenmesi olarak okumak, yönetici elitler için artık kendi kendilerine de yaptıkları bir propaganda halini almış olmalı ki beyanlarında dikkat edeni de yok.

    bazı bakımlardan 1679'daki hukuk metni habeas corpus'un bile gerisine düşerseniz, kimin ne zaman tutuklanacağı/atılacağı da, hangi ihalenin nereye hangi koşullarda verileceği de, hatta devletin akpli-terörist demeden herkesten topladığı vergilerle hangi harcamaları yaptığını da bilemez halde iseniz, telafi uğruna kutü'l-amare zaferini yeniden icat edersiniz, geçmiş savaşları yeni bayram günleri ilan edersiniz. elbette hukuk alanı çok karmaşıktır (hatta althusser gibi alanı hukuk olmayan pek çok marksist, hukuku devletin bir aygıtına indirger) ama hukukun üstünlüğü ülkeyi güçlü yapan şey olmanın yanı sıra, en asgari insan yaşamı için gereklidir en başta. yarın başınıza ne geleceğini hiç bilmiyorsanız, mahkemede asla bir adalet alamayacağınızdan eminseniz, sizi yaşamınızdan edenlerin asla yargılanmayacağını ve size zulmetmeye devam edeceklerini düşünüyorsanız, toplum olma vasfını yitirir o bireylerin basitçe toplamından ibaret olmayan insan topluluğu. adaletsizliğin etkisiyle bir sonraki roundda da siz intikam almaya kalkarsınız, sonsuz bir rövanşizm dalgasına girilir böylece.

    uzun yıllar oldu ama hatırlamak mümkün, 2011'de kaddafi devrilirken ilk bbc yayınlarında duvardaki bir yazı dikkat çekmişti, şöyle yazıyordu: "anayasal yönetimi - başkanın daha az otoriteye sahip olmasını - dört yıllık başkanlığın daha uzun sürmemesini istiyoruz!." tanıdık geldi mi? bu talepler basitçe dış güçlerin oyunu mu acep?; ortadoğu'nun kadim sorunları olan hukuksuzluk temelli keyfiyeti daha da büyütmek, tüm çabayı buna vermek, öyle büyük bir riski omuzlarında taşır ki... başka bir yöntem, başka bir eylem planı* bilmedikleri için bu dar kitle, bildikleri tek yöntemde daha da ısrar edecek görünüyorlar. bu hukuksuzluk bugün patlamaz, ama yıllar sonra patladığında ülkede yaşayan herkes kaybedecek ondan korkarım.

    --yapılan alıntı için kaynakça--
    (1) weifang, he (2002), in the name of justice: striving for the rule of law in china, the brookings institution press, washington, s:19.
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap