11 entry daha
  • (bu entry içinde değişik bir anlatım şekli denemek istiyorum; şöyle ki dvd versiyonuyla alakalı bilgileri paragraflar arasına yerleştireceğim..)

    siyah beyaz olmasına rağmen; hatunun çekiciliğiyle dikkat çekerken aslında polanski'nin "abi ben bir film yaparım, sonunda kimse ne bok yediğimi anlamaz." ifade şeklinin yansımasını farkedebildiğimiz güzide eser.

    -dvd verisyonunda polanski'nin ilk çektiği kısa filmleri de bulunmakta.-

    dün gece izlediğim kadarıyla; iki erkek arasındaki gerilimin ulaşacağı nokta; bende filmin taa başında şu düşünceyi egemen kıldı; "kadın ölür. katil kim?" sonra sinemayı çok seven entelektüel biri gibi görünme pahasına kendi kendime dedim ki; "ulan oğlum; polanski nin hangi filminde böyle basit bir akıcısızlık hakim?" evet yanılmıştım..

    -müzikleri bana taxi driver daki saksafona verilen nefesleri hatırlattı.-

    sinema kültüründen anladığımız kadarıyla eğer ölümse gerilimi akıllara kazıyan, bu filmde başka birşey var, gerilim ama gerilim değil. şöyle ki; "çocuk boğalacak mı?" en azından ben izlerken "banane" dedim. "adam ölecek mi?" sorusuna da "beni ilgilendirmez hoca." diye karşılık verdim. çünkü film başka birşeyi anlatıyor; gerilim var ama yok derken de bunu kastediyorum; kadın, filmin bir yerinde -muhtemelen sonunda- hayat dersi verirken; "haydi bakalım ağla, -fakiriz- de.. vs." deyu çemkiriyor oğlancazın suratına; suratında düşen bin parça olan oğlan; yelkenlideki iktidar mücadelesinin "yürümek aşkı" ndan daha önemsiz olduğunu aslında düşünmekte. işte bu yüzdendir ki; biz gerilimi almıyoruz; başka şeyleri alıyoruz.

    -kadının göğüsleri çok güzeldi-

    haydi oynayanları da yazalım tam olsun;

    leon niemczyk
    jolanta umecka
    zygmunt malanowicz

    ayrıca;

    (bkz: criterion collection)
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap