466 entry daha
  • filmin türünü boşverin. düşünün, sizi uçağın biri alıyor, savaş alanının ortasında bırakıyor ve siz 107 dakika boyunca orada debeleniyorsunuz. öyle gerici bir atmosfer. film bittiğinde, yan koltuğumda oturan kız, ayaklarını koltuğun üstünde cenin pozisyonuna getirmiş, önümdeki orta yaşlı bey de öndeki koltuğa abanmış bir haldeydi. işte böyle insanı içine alan bir film. üstelik, nolan bunu yaparken, oradaki askerlerle çok da fazla bir duygusal bağ kurmanıza da izin vermiyor. ne bir aşk hikayesi var. ne de bir duygu sömürüsü... filmde resmi bir başrol veya öne çıkarılan kişi yok. film boyunca tek istediğiniz, o 400.000 askerin sağ salim evine dönmesi. verilmek istenen duygu, izleyiciye 100% oranda geçiyor.

    gelelim oyunculara: cillian murphy belki 10 dakika görünmüştür ama kalitesini ortaya koymuş. bu kadar kısıtlı zamanda, böyle gri bir karakteri yansıtabilmek, her oyuncunun harcı değil. tom hardy, yine gözleriyle oynamış. nedir şu yönetmenlerin adamcağızın ağzına olan gıcıklığı? bu arada, müzisyen oyuncu kontenjanından harry styles da rolünün hakkını vermiş. game of thrones yönetmenleri, meşhur ed sheeran vakasından sonra, şu filmi izleyip biraz feyz alsınlar. başrole en yakın kişi diyebileceğimiz, fionn whitehead, 97'liymiş. kendisinde genç bir merlin havası sezdim. bana göre onun da önü açık.

    son söz olarak, bu filmi izlerken arada biraz buruklaştım. elalem, nasıl da ordusunu yüceltiyor. savaşamayıp, sıkışan askerlerinin kurtarılması hakkında bile filmler çekiyor. bir de bize bakıyorum: 15 temmuz afişlerinde aşağılanan, suratlarına tükürülen askerler, halk tarafından boğazı kesilen mehmetçikler...
1125 entry daha
hesabın var mı? giriş yap