80 entry daha
  • ne o temmuz ayının ikindi sessizliği, ne de o çatırdayan kör kuraklığı. akılda kalan silik bir kaç çocukluk sanrısı bu filmin anlattığı.

    çükümüzün kalkmaya başladığı, adam olduğumuzu sandığımız ergenlik sancılarından bir demet gibi. ne giriş, ne gelişme, ne de sonuç. sadece ufak bir kesit. tüm hayatımız gibi masalsı bir kaç anı tazelemesi. içimize ata ata dev yaptığımız o anlamsız iç dünyası ya da karşı cinsle badak, absürt aşk girişimlerimiz. saniyede "24" kare hızla akan o durmak bilmez yaşantılara kendi ufak gözlerimizle anlamaya çalışmamız. ben bu filmde ne recep'le, ne deliyle ne de ustayla özdeşleştirdim kendimi. gemi olmak ya da hayvanlara verilmek için bekleyen işe yaramaz karpuz kabuklarından bir parça olmak bile kafi geldi. en azından sahibime bir umudu yaşattım o paslı teneke kutusunda..

    şimdinin metropol çocukları istedikleri kadar counter strike oynasın.. hiç biri o eski köy çocuklarının kalbinde büyüttüğü çatışmanın hazzını yakalayamaz..
272 entry daha
hesabın var mı? giriş yap