159 entry daha
  • aslında bana göre boşalmanın erkeni geci yok. duruma göre değişebilir. bazen çok ani ve tutkulu ve plansız sevişirsiniz her şey iki dakikanın içinde olup biter. bazen bütün geceyi ya da - hadi geceyle sınırlandırmayalım tüm sevişmeler gece olmalıymış gibi - uzun bir zaman periyotunu ayırırsınız sevişmeye ve tadını çıkara çıkara, uzun uzun sevişirsiniz. boşalmamaya çalışırsınız, sık pozisyon değiştirirsiniz falan. saatlerce sürer gider.

    ama bir de bir anomali olan geç boşalma var. başta durumdan memnun olan ama sonlara doğru ya direk durmak isteyen ya da ima eden kadınlarla birlikte oldum. bu durum erkek açısından da kadın açısından da sıkıntı. sevişmek sonuçta fiziki bir eylem. nereye kadar enerjinizi koruyabileceksiniz? hem kadın hem de erkek için söylüyorum bunu. erkeğe zor, çünkü düşünün ki uzun bir merdiven tırmanıyorsunuz ve o merdivenin tepesine ulaşınca kendinizi serin bir boşluğa bırakacaksınız ve aşırı rahatlayacaksınız. ama olmuyor bir türlü. siz merdivenin tepesine tam ulaşacağım derken ve yorgunluktan ölmüşken bir bakıyorsunuz iki-üç basamak daha eklenmiş. hadi onu da tırmanayım diyorsunuz ama sonra yine bir kaç basamak daha. bazen durum öyle sinir bozucu bir hal alıyor ki, tam o zirveyi yakalıyorsunuz zaten artmış kalp atış hızınız daha da artıyor. kasıklarınızda o değişik yanmayı, o tetiklemeyi hissediyorsunuz. boşalmadan önceki son 4-5 hamleden bahsediyorum - erkekler anlayacaktır. ama olmuyor lan. bir türlü olmuyor. eski tempoya dönüyorsunuz. bir süre hafif de olsa bir yumuşama yaşıyorsunuz ama sonra tekrar eski ereksiyon haline dönüyorsunuz. ve basamakları tırmanmaya tekrar başlıyorsunuz. bu sefer daha çok stres ve baskı yüklenerek, daha da yorularak...

    kadın açısından ise bir sürü olumsuzluk söz konusu. sanmayın ki öyle çok uzun penetrasyon yaşamak hoşlarına gidiyor. onlar da yoruluyor, hem de çok. ve sizin ulaşamadığınız o rahatlamanın sıkıntısı onlara da yansıyor. ve oek çoğu bu sefer kendilerini yetersiz görüp aşağılanmış hissediyor, olaydan kopuyorlar.

    bu durumu aşmanın bir kaç şartı var. birincisi ve ilk önemlisi: sorununuzla yüzleşin kardeşim. kendinizi şimendifer zannetmeyin. bir cinsel fonksiyon bozukluğunuz var. önce bunu bir kabul edin. merak etmeyin bunu kabul etmek sizi yarım erkek yapmaz aksine bilinçli ve sorumlu bir adam yapar. (bkz: cem yılmaz)'ın da söylediği gibi; karaciğeri hastalandı diye utanan ya da bununla dalga geçen var mı?? bu da sağlık sorunu.

    ikincisi; diyelim sorunuzla yüzleştiniz ve kabul ettiniz. mutlaka fark edeceksiniz ki bu durumu tetikleyen bazı şeyler var. bunlar psikolojik ve fiziksel etkenler. örnek vermem gerekirse bir saat sonra sevişeceğinizi biliyorsanız duble kokoreç gömmeyin. ya da gömdüyseniz ve aniden sevişme fırsatı yakaladıysanız sevişmeyin kardeşim. başınıza geleceği biliyorsunuz, pişman olacağınızı biliyorsunuz; yapmayın işte. kimse sevişin diye silah dayamaz kafanıza korkmayın. baktınız mevzu oraya gidiyor, mevzuyu değiştirin. merak etmeyin hem daha cool (!) görünürsünüz. ya da diyelim o gün stres altındasınız, kafanızda sizi rahatsız eden şeyler var. takılıyor sürekli. ve hatta baktınız mevzu sevişmeye gidiyor ve şimdiden paniklediniz boşalamayacağım diye.. durun yine sevgili kardeşlerim. bu konunun kendisi bir takıntı zaten. daha sevişmenin başında yer ettiyse kafanızda, çok kuvvetle muhtemel olay yine size zehir olacak. çözüm yine aynı - erteleyin. ya da diyelim o gün bir şekilde (masturbasyon ya da ilişki ile) baya kapasitenizi tüketecek kadar orgazm oldunuz. her şarjörün bir kapasitesi var değil mi? sizin de var, tetik düşürüp mekanizmayı boşa yormanın anlamı ne??

    üçüncü konu ise yine çok önemli: (bkz: partner). partnerinizin anlayışı çok önemli. benim bu bozukluğu yenmemde yegane yardımcım partnerimdi. yukarıda da dediğim gibi fiziki yorgunluğun yanı sıra boşalamamanızın sebebi olarak kendisini görebilir. onu yeterince çekici bulmadığınızı, güzel olmadığını, yetersiz olduğunu düşünebilir. her kadın bunu bir miktar düşünebilir bu normal. ancak partneriniz bu durumla ilgili olarak sizi direkt suçluyor ve tepki ortaya koyuyorsa, her şeyi kendisiyle ilgili zanneden, her şeyin odağında kendisinin olduğunu düşünen salağın tekidir. koyun kıçına tekmeyi gitsin. cinsellik gibi mahrem ve insanların perdelerinin düştüğü bir ortamda size yardımcı olmak yerine suçluyorsa beraber çay bile içilmez bu kadınla. benim eski sevgilim bu durumu yaşadığım zamanlarda asla doğrudan şikayet etmezdi. asla kendimi suçlu ya da eksik hissettirmezdi. ben de bir süre sonra "yoruldum ben :)" deyip yarıda bırakıp dinlenecek cesareti kendimde buldum. böyle zamanlarda hemen bağrına bastı beni. üzerine gülmeye başladık konunun. yeri geldi bir süre sonra tekrar seviştik, yeri geldi mevzuyu kapattık, uzun muhabbetler ettik. bana bu öz güveni kendisi aşıladı. yargılamayarak ve şefkat göstererek... onun sayesinde sorunumu tanıdım ve çözüm ürettim.

    evet sözlük bu kadar uzun olacağını ben de hesap etmedim, özür dilerim. toparlayalım:

    1-) sorununuz olduğunu kabul edin, kompleks yapmayın. bu kimsenin hoşuna giden - gidebilecek bir durum değil, yaşamayan bilemez.

    2-) bu sorunu tetikleyen etmenleri tespit edin ve ya o etmenlerden uzak durun ya da seksten. merak etmeyin, az ve sorunsuz sevişmek çok ve hem zihnen hem de bedenen sorunlu bir sevişmeden iyidir.

    3-) partneriniz önemli - anlayışlı davranmıyor ve yardımcı olmuyorsa kendisiyle vakit kaybetmeyi bırakıyorsunuz.

    madem o kadar anlattık sorunu, çözüm sürecini de anlatalım. ben yukarıda saydığım adımları uygulayarak (üçüncü adımı uygulamama gerek kalmadı) önce sorunu kontrol altına aldım. kontrol altına alınca aktivite sayım azaldı belki ama başarılı aktivite sayım ve normal aktivite sayım eşitlendi. yani her sevişmem mutlu sonla bitti. daha çok mutlu son elde ettikçe daha çok aktiviteye girmeye cesaret ettim ve daha çok başarılı sonuç elde ettim. bu sarmal sayesinde sorunun en büyük etmenlerinden olan korku ve stresi yendim. korku ve stresi yenince fiziksel etmenlerden de korkmamaya başladım. 2 kokoreçi gömüp üzerine sevişip başarılı olabildim ve bu da daha çok özgüven olarak geri döndüm. yine de çok ekstrem durumlarda kendimi frenlemeyi bildim. ve bu sorunu hiç yaşamaz oldum. ve bu iyileşme süreci bana çok ama çok önemli bir avantaj sağladı. kendi vücudumu, orgazm ve boşalma mekanizmamı çok iyi tanıdım. böyle olunca sevişmelerimde boşalmayı sevişmenin kendi kontrolüne bırakmaktan ziyade kendi kontrolüme aldım. yorgunluk veya psikolojik durumuma göre erken ya da geç boşalmak kendi elimde olmaya başladı. yani bir (bkz: quickie) yapmam gerekiyorsa yani zaman darsa, bunu yapabildim. bunun yanında partnerime çok uzun (ama kendi isteğinden uzun değil) bir birliktelik yaşatmak istemişsem bunu da yapabildim, ve hala yapabiliyorum. kim bilir eğer böyle bir sorun yaşamamış olsaydım, şimdiki gibi kontrollü ve bilinçli değil, akışa kapılan düz ve klasik bir sevişme performansım olacaktı. bir nevi vücudum benim kontrolümü alacaktı.

    son cümleler: geç boşalmak pozitif bir özellik değil, bir bozukluktur. genç ve zinde iken geç boşalmak bir avantaj gibi görünebilse de ileride yaşınız ilerleyip fiziksel gücünüzü kaybettiğinizde elinizde kalan şey (bkz: iktidarsızlık) olacaktır. salak olmayın, bir sorununuz varsa onunla yaşamak yerine onu çözün. sorunlar kendi kendine çözülmez ve küçülmez, siz çözmedikçe hep var olur ve hep büyür.
395 entry daha
hesabın var mı? giriş yap