235 entry daha
  • bir dönem -ki 2 sene öncesine tekabül eder- kafayı yemiş olan sammael kişisi, eline geçirdiği her kitabı mekan dinlemeden her yerde okumaktadır. kitap yüzünden kafayı yemiş değildir, dertlerden kafayı yemiş olduğu için kendini kitaba vermiştir (tıpkı şu sıralar kendini tematik çalışmaya vermesi gibi)
    kitapların birini tophanede bitiriyorsa diğerini bir kantin köşesinde, bir başkasını dolmuş koltuğunda, kimi zaman da umumi tuvalette bitiren sammael, eline geçirdiği son kitap olan jurnal*i bir türlü bitirememektedir. tophanede okur, tuvalette okur, banyoda lavaboda her yerde okur...

    yer: *dershane kantini
    saat: akşam suları, 6-7 arası
    mevsim: kış
    armut: piş
    ağzıma: düş.
    (bkz: oeehh)

    mekandan mekana değişir. okunacak yer vardır, kitap okunacak yer vardır, bir de sadece çay içilip "gah gah" gülünecek zırtapoz mekanları vardır.
    işte bu zırtapoz mekanlarından birindeyim. üç-beş masa, bir çaydanlık ve bir müzik setine sahip bir mekan olan bu "çok amaçlı" dersane kantininde insanlar genellikle ders aralarında çıkıp kafayı dinleyip çay içeceklerine müziği sonuna kadar açıp dans ederler ya da gürültülü bir şekilde muhabbet ederler.
    (dedim zaten, kafayı yemişim. sen niye herkes gibi muhabbet etmezsin, dans etmezsin be adam?)
    kenara sinmiş kitapta daha önceden altını çizdiğim bir bölüme göz atmaktayken bir nida yükselir öteden:
    - muhterem! (etraftan 2-3 kişi kikirder)
    - ha? ne ? (kitaptan başını kaldırarak)
    - (alaycı bir tavırla müzik setini göstererek) sesini kısayım mı ? rahatsız ediyor mu ?
    - (kitabı kapatır, defterlerin altına koyar) yok, yok problem değil. ben de zaten gidiyordum.

    aha işte burada muhterem sözü ve etrafta kikirdeyen 2-3 insan yeterince yerin dibine sokmuştur sammael'i ve bir daha o'nu dışarıda elinde kitapla gören olmamıştır.

    (bkz: kamusal alanda kitap okumak)
3970 entry daha
hesabın var mı? giriş yap