4 entry daha
  • bir de şu açıdan irdelemek gerekir;

    yüksek lisans bitince, başka bahane de kalmayınca, kısa dönem çıksa da aradan çıksa diyerek üç-dört yıldır severek yaptığınız işinizden ayrılıp askere gidiyorsunuz, sosyal statünüzün, tahsilinizin, maddi durumunuzun * vs hiçbir anlam ifade etmediği bu yeni ortamda, etinizden sütünüzden faydalanılıyor, liseden mezun olalı bir yıl olmuş rütbeliler sizi kantine hangi sigaralar varmış diye sormaya * gönderiyor, evi, arkadaşlarınızı, hatta sokakları, bankları özlüyorsunuz.

    vakit bir şekilde birşeylerle meşgulken bile geçmezken, ayazda veya güneş altında git üç saat tel örgülerin orada tek başına nöbet tut deniyor. bu üç saat bakalım nasıl geçecek, evde ne yapıyorlardır acaba, anakartın pili boşalmıştır artık diye düşünürken, üç metre ötenizdeki yoldan yurda giden, "bunlar bizden" dediğiniz myo öğrencileri, "yuuuuuhhh" diye bağırınca, insana içerideki sorunlardan çok daha fazla koyuyor.

    eklemsel edit:
    bir de bunun üzerine, bir pazar sabahı saat 6'da değil de, 7:30'da uyanacağız diye sevinerek uyunmuşken, bugün üniversitenin doğa klubü kır gezisi yapacakmış, valilikten yazı geldi, emniyet almak gerekiyor, 3 asker silah techizat alıp hemen insin emri gelip de, karlı buzlu dağ yollarına çıkınca, ters bakışları görünce, biz mi istedik gelmeyi demek istiyor insan.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap