29 entry daha
  • hundur, turktur, romalidir, mogoldur, asyalidir, insandir, hayvandir, yildiz tozudur.

    bunlardan sonra, kendisi teknik olarak barbardir, cunku yunanca bilmemektedir; daha az teknik olarak da barbardir cunku roma sinirlari icinde degildir ama bugunku anlamiyla barbar degildir; surada birbirimize artistik cekmek icin kullandigimiz iki uc latince terimi ceker cevirir kicimiza sokar cunku latinceyi sular seller gibi konusur. bunun nedeni hunlar ve roma arasinda yapilmis ve daha cok exchange ogrenci programini andiran bir esir degisimi vesilesiyle romada yasamis olmasidir. karsiliginda da cocukluk arkadasi olan ve kendisini yillar sonra yenecek romali aetius hunlara gitmis. (aslinda aetius ondan once de goth'lardaymis, bir rahat duramamis) bu degisim olayi esasen romalilarin bir suredir kullandiklari bir taktik, barbar kavimlerin ileri gelenlerini asimile etmek ve ilerde kavimlerinin basina gectiklerinde uzerlerinde etkinlik saglamak icin. hunlar da bunu biliyorlar tabii ama romanin taktikleri ve politikalari hakkinda bilgi ediniriz diye yolluyorlar, attila da onceleri kacmaya filan calisiyor sonra oturup adam gibi etrafini inceliyor.

    birkac sene sonra attila kardesiyle beraber hunlarin basina geliyor amcasi mi ne olunce. bu hun devleti turk devleti, hunlar da turkler olarak sahiplenilir bizim tarih kitaplarinca ama ben hayatimda izledigim hicbir belgeselde, okudugum hicbir kitapta ve gordugum hicbir adamakilli web sitesinde boyle birseye rastlamadim. duydugum sey en fazla, hunlarin bircok kavimden olustugu, bircok toplulugun da yalan yanlis kendilerine hun dedigi, yonetici kastin bir kisminin turki dillerde konustugu falan. avrupa hun devletinde ise, yani attilanin devletinde, halkin konustugu ana diller hunca (neyse bu), latince ve gothca (gotce). yani iran kulturunun etkisinde kalmis selcuklu imparatorluguna anadoludaki ilk hun imparatorlugu demek gibi birsey bu.

    attila her ne kadar efendi bir adam olsa da devletinin idari olarak hicbir sofistike yapisi yok, kulturel bir numaralari da; sagi solu haraca kesip, iclerindeki cesitli gruplarin yagmalarla sikilip birbirine girmelerini engelleyerek ve onlari yagma sonucu gelen ganimetle doyurarak birlikte tutmaya dayanan bir yapi. sinir cevrelerindekiler roma ve gothlardan etkilenseler de donemin bazi tarihcileri hunlarin bilerek bu yagma yasamindan vazgecmediklerini, yerlesik duzene gecmediklerini ve acayip bazi aliskanliklarini devam ettirdiklerini yazmislar. bu aliskanliklardan biri yeni dogan erkek bebeklerin yuzunu kesmekmis, aciya alissin diye. bir nevi ruslarin bebeleri donmus suya sokma efsanesi. gothlar bile hunlarin yasam tarzini asagilik buluyorlarmis.

    tabii gothlarin hunlardan nefret etmesinin bir nedeni de, bati roma imparatorlugunun hunlari, gothlara karsi parali asker olarak kullanmasi. roma, sinir boylarindaki kavimleri hep boyle birbirine karsi dengeleyerek idare etmeye calisagelmis, hunlar da esktra ganimetten, romanin odullerinden ve ileri gelen hunlarin roma imparatorlugunda onemli pozisyonlara gelmesinden memnun. fakat dogu roma imparatorluguyla boyle bir iliskileri yok, savas halindeler ve haraca baglamislar. bu da hunlari turk devleti yapanlarin cok hosuna gider, gururunu oksar gerci ama bana sorarsaniz atli akinlarla civar sehirlerin anasini belleyip millete gina getirmenin pek ovunulecek bir yani yok, git efendi gibi savas, yen, kendi duzenini kur ya da vassal yap.

    neyse bu dogu romadan her sene 115 kilo altin aliyorlarmis, istanbul hik mik edince balkanlara bir inmis hunlar, birkac duzine kasaba yakmislar, harac 230 kiloya cikmis. baristan sikilan attila perslere bir akin duzenliyor, donuste de anlasmanin sartlarini bozdunuz diyerek macaristandaki merkezinden sirbistana, romanyaya, bulgaristana iniyor, onune gelen sehri yikiyor (buralardan kacanlarin yazdiklari bugune kadar ulasmis), romalilari dovuyor filan, istanbula kadar geliyor. attan ve yaydan baska bir boku olmayan hun ordusu istanbulun surlarini gorunce pek kasmiyor, zaten malarya almis basini yurumus, yillik haraci 690 kiloya cikarmakla yetiniyorlar (artik dogu roma hakikaten odeyemiyor)

    attila bu baris zamaninda, muhtemelen uzun donem strateji anlasmazligi yuzunden kardesini bir av kazasi susu vererek oldurtuyor, tek basina basa geciyor. birkac sene sonra 446-7 filan, attila tekrar balkanlari yagmaliyor, roma ordusunu yeniyor ve istanbula kadar geliyor, yine almaya fazla ugrasmadan birseyler istiyor. iste bu seferki baris gorusmeleri surerken, elci olarak attilaya giden grubun arasinda bir romali tarihci var * ve attila hakkinda bugune ulasan en ayrintili bilgileri de bu adamin raporlarina borcluymusuz.

    dedigine gore cok gosterissizmis, konuklarina altin kadehlerde, tabaklarda ziyafet verirken kendisi tahta tabaklardan sadece et yiyormus, ne kiyafeti ne de ati suslu pusluymus. tarihci zamanla adamin bu huyundan epey etkilenmis, ayrica en azindan attilanin epey temiz oldugunu tekrarlayip durmus.

    bir de sanirim bu aralarda, koylunun biri bir tarlada kan izlerine rastliyor ve kanlari takip ederek topraga saplanmis kanli bir kilici buluyor. guclukle bunu topraktan cikarip attilaya getiriyor, o da bunu tanri marsin kilici olarak ilan edip kusaniyor. kral arthur'un kayaya saplanmis kilici bulmasi misali, boyle bir efsane yaratiyor attila.

    bu efsaneler esliginde 450lerde dogu roma cephesini kapatip batiya yoneliyor ve asil yalan ruzgari da burada basliyor.
151 entry daha
hesabın var mı? giriş yap