• zamane sartlari denilince sadece "ummetten millete gecis, iste olacak bunlar" boyutu anlasiliyor ama ayni zamane sartlarinda daha yeni yurtlarindan kovulmus bir halk var, mallarini mulklerini geri verilecek sozuyle arkada birakmislar. ataturkun irkcidan ziyade pragmatik bir devlet adami oldugunu biliyoruz, orada sorun yok. ama ermenilerin bu ulkede hicbir hakki yoktur demek o zamane sartlariyla bu gaspi mesrulastirmaya da hizmet ediyor. ataturk'un bu konudaki politikasini bilmiyorum, ogrenemedik sunca yildir, ama en azindan halkin bu yonde gazlandigi acik.

    zaten bu konusmanin asil muhim kismi bu degil, ardindan gelenler: turklerin darius'tan, buyuk iskenderden once de buralarda yasadiklari (evvelindeki hitit, asur da turk herhalde. edit: oyleymis. antimatter diyor, "hitit türkleri," "sümer türkleri" diye ogretirlermis eskiden okullarda), misir, roma, 1000 senelik bizans'in sadece gecici isgalciler olduklari, araplar tarafindan kovulduklari (?), onlarin da nihayetinde 1500-2000 senelik bir tatilden donen evsahibi turkler tarafindan kovulmasi. memleket gercek sahiplerine donmustur; ezelden beri burasi bizim oldugu icin, ermeniler de digerleri gibi hep isgalci olmustur. dolayisiyla mallari mulkleri dedikleri seyler de oncesinde bizden gasp etmis olduklari zaten. biz, bizim olani geri aldik.

    bu zinciri takip etmek cok mu zor? ulus-devlet, ummet, kontekst, yerden kaldirilan yunan bayraklari, bizim de yavrularimiz olan avustralyalilar bir yana da, bu acilimlarin da tartisilmasi ayip degil ya.
  • kemal paşa 1923'te söylediği bu sözle, kendi ekibinden mahmut esat bozkurt ile açıkça ters düşmektedir. o mahmut esat ki, kendisine bozkurt soyadı bizzat paşa tarafından verilmiş, defalarca bakanlık** görevine getirilmiştir.

    mahmut esat bozkurt'a göre, "türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. saf türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler." (1930, #2469729)

    yani ki ermenilerin hiçbir hakkı olmadığı doğru değildir.
  • atatürk'ün bir konuşmasından alıntıdır. konuşmasının bu cümlenin geçtiği kısmı şöyledir:

    "... bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdür. birçok unsurlar o felaketin derecesini farketmez. farkettiği gün de ne kadar müthiş bir faaliyetle çalışmak lazım geldiğini tahmin eyleyemez. artık tarihe karışan osmanlı hükümeti, maateessüf asırlarca yanlış bir zihniyet sahibi oldu. çünkü onlar sanatı ve sanatkarları kendi milletlerinden yetişmiş görmekten zevk almazlardı. hatta en şevketli osmanlı padişahlarından biri, zannedersen kanuni sultan süleyman, askerlerinden bir türk müslümanın saraçlık sanatına sahib olduğunu görünce, fevkalade meyus müteessir olmuştu. onların nazarında sanatkarların gayri müslimden olması tercih edilirdi. onlar sanattaki hayat menbalarını başka milletlerin elinde bulundurmanın zararlarını göremiyorlardı. asil milletimiz sanattan mahrumdu. sanatkarlar azdı. mevcut olanlar da icabeden derecede sanatta mahir değildi. arkadaşımız beyanatında demişlerdi ki, adanamızı idaresi altına alan diğer unsurlar, şunlar, bunlar, ermeniler sanat ocaklarımızı işgal etmişler ve bu memleketin sahibi gibi bir vaziyet almışlardır. şüphesiz haksızlık ve küstahlığın bundan fazlası olamaz.

    ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. memleketiniz sizindir, türklerindir. bu memleket tarihte türktü, o halde türktür ve ebediyen türk olarak yaşıyacaktır. gerçi bu güzel memleket eski asırlardan beri çok kere ecnebi istilalarına maruz kalmıştı. aslında türk ve turani olan bu ülkeleri iraniler zaptetmişlerdi. sonra bu iranileri mağlup eden iskender'in eline düşmüştü. onun ölümüyle memleket taksim edildiği vakit adana kıt'ası da silifkelilerde kalmıştı. bir aralık buraya mısırlılar yerleşmiş, sonra romalılar istila etmiş, sonra şarki roma yani bizanslılar eline geçmiş, daha sonra araplar gelip bizanslıları koğmuşlar; en nihayet asya'nın göbeğinden tamamen kaynıyan türkler soyundan ırkdaşlar buraya gelerek memleketi asıl ve geçmişteki hayatına iade ettiler. memleket en nihayet yine sahibi aslilerinin elinde kaldı. ermeniler vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur. bu bereketli yerler koyu ve öz türk memleketidir. arkadaşlar, bu memleketin halkı üzerinde kimsenin hak ve selahiyeti olmadığı gibi bu memleketi harice muhtaç ettirmemek de size düşen bir vazifedir. sanatın ehemmiyetini takdir etmeli ve bu takdirin bugününün icabatına göre, lazım gelen vasıtalara sarılma ile olacağını anlamalıyız..."

    (http://www.atam.gov.tr/…soylevdemecler&icerikno=156)
  • bu cumle oncelikle irkci bir cumledir, onu belirteyim. soyleyeni kim olursa olsun, mustafa kemal dahi olsa bu, bu gercek hic bir gerekceyle ortulemez, ortulmemelidir. nitekim mustafa kemal'in takipcileri bu ve benzeri sozlerini cok guzel serh etmistir, memlekette kalan feyizsiz, ugursuz, cenabet ermenileri, rumlari ve son olarak da yahudileri memleketten gondermenin yollarini aramislardir. bunda 'basarili' olduklari iddia edilebilir. simdi ki hedefleri, diger etnik unsurlardan arindirmaktir bu feyizli topraklari. pis kurtler, araplasmis dinciler vs. vs... bunlar bu memleketin birakin sahibi olmayi, herhangi bir bicimde unsuru da olmamalidir. son bir kac yildir ozellikle heryerde duymak mumkundur bu ve benzeri sozleri. cumhurbaskaninin arap, basbakanin gurcu, meclis baskaninin [bulent arincti o zaman] kurt kokenli olmasini bir turk olarak kendime yediremiyorum diyordu, istanbul universitesinin bir akademisyeni. bu zihniyetin 2008'de geldigi nokta budur, 1923'teki noktada ise daha bu isin temellerinin yeni atildigini goruyoruz.

    bu cumle ikinci olarak bir takim tarihsel verilere ters dusmektedir.

    bunlardan ilki bu memleketin tarihsel olarak turk yurdu oldugu iddiasidir ki bugun bu soz soylendiginde herhangi bir bicimde ciddiye alinmasi gayri mumkundur. sumerlerin, hititlerin ve sair anadolu'da yasayan unsurlarin turk oldugu iddialari bu memlekette irkci-turanci bakis acisinin tavan yaptigi donemlerde ortaya atilmistir. bunun mimari da, turk tarih tezi vs. adi altinda bin turlu yalan dolani, belki yeni bir millet insa ediyoruz burada diyerek, belki de daha aci bir bicimde hakikaten buna inanarak mustafa kemal olmustur. afet hanim da en buyuk destekcisi. maalesef o zaman da omurgasiz olan turk akademyasi buna dogru duzgun bir itiraz getirememis, tarih kongrelerinde saksakciliktan elleri sismistir.

    ikincisi memlekette sanatin gayri turk unsurlara birakildigi, bunun kaynaginin ise osmanli padisahlarinin sanati "kendi millettinden" insanlarin elinde gormekten zevk almazlardi iddiasidir. simdi bu iddia da, yine soyleyenin irkci-turanci gorusleriyle izah edilebilecek bir iddiadir. osmanli padisahlari sanati kendi milletinden insanlarin elinde gormekten zevk alirlardi. cunku sarraclik, kuyumculuk, marangozluk, mimarlik gibi bir cok meslek, osmanli ulkesinde cari ve oldukca da yaygindi. bunlarin bir kismini turkler, bir kismini ermeniler, bir kismini yahudiler yaparlardi. bunlarin tamami padisahlarin kendi milletlerinden/tebaalarindan oldugundan ortada herhangi bir problem gorunmemektedir. varsayarsiniz ki osmanlilar turk oglu turktu ve turkluk bilinci icerisinde yasadilar o zaman hakli olabilirsiniz. ama osmanlilarin kendilerini turk oglu turk olarak hissetmeleri soz konusu olmamistir. onlarin kimlikleri osmanlilik kimligidir. onun icin camilerini ermenilerin yapmasinda bir beis yoktu. bugun mesela, omer lutfu barkan'in yayimladigi "suleymaniye camii masarifat defteri"nin ici bir cok ermeni usta adi ile doludur. bu osmanlilar icin uzulecek, onlarin depresyona girmelerine, hayiflanmalarina neden olacak bir sey degildir. cunku osmanli padisahlari uzunca bir donem irkci degillerdi.

    ucuncu mesele, daha spesifik bir mesele olan kanuni'nin bir sarraci fircalamasi meselesidir. bu da basarili bir carpitma ornegi olarak gorunuyor. kanuni'nin sarrac/askeri fircalamasinin nedeni, osmanogullari'nin askerligi bir meslek olarak gormeleri, bu meslegi icra edenlerin, kendilerini askerlik mesleginden uzaklastiracak, talimlerinden alikoyacak isleri icra etmemeleri gerektigi yonundeki anlayislaridir. bu anlayisla, yenicerilerin evlenmelerine de musaade edilmemekteydi. cunku askerlik bir disiplin isi olarak gorunuyordu ve bu disiplini bozacak herhangi bir unsura taviz verilmemekteydi. bu anlayis makul bir anlayis olarak gorulebilir ve fakat bunu o askerin 'turkluk'u ile iliskilendirmek tarih bilmemektir gibi geliyor bana. bir de sormak isterim ben mustafa kemal'e, o askerin turk-musluman oldugunu nereden anlamis acaba? ya da kendisi askerlere, ya siyaset ya ordu dedigi vakit daha farkli bir saikle mi hareket etmis?

    velhasil, bu soylenen sozler serhedilmeye baslandiginda bu gibi bir cok yanlis/eksik veri ve ifadeler bulunabilir. mustafa kemal, bu sozleri sahibi oldugu kimilerine gore ilimli milliyetci[ataturk milliyetciligi dendi buna sonralari] bakis acisi ile, bana gore ise en buyuk beslenme kaynaklari olan ziya gokalp ve yusuf akcura'nin irkci/turanci bakis acilarinin ilhami ile soylemistir. buna benzer bir cok demeclerinin, bir cok uygulamalarinin bulunmasi mumkundur... bunlar o donemler icin bir nebze mazur gorulebilecek seylerdi diyelim ki demeye dilim varmiyor, bu anlayisi bugun savunabilmek, bu ve benzeri bakis acilari ile nefret propagandasi yapmak ne kadar mazur gorulebilir, bilemiyorum.

    bir suredir yurtdisindayim, turklerin cok az oldugu bir yerde. daha dun sokakta yururken bir arkadasimla turkce konusarak, yasli bir kadinin selamini isittik. az biraz sohbet edince kadinin bundan tam 53 sene once memleketi terketmek zorunda kaldigini ogrendim. istiklal caddesindeki dukkanlari yagmalaninca, babasi pilini pirtini toplayip terketmis memleketi. bilmem birilerine bir sey hatirlatiyor mu bu? haydi, birakin artik su nefret propagandalarini, cilgin turkler - feyizsiz ermeniler edebiyatini. insan oldugumuzu hatirlayin. aka ak, karaya kara deyin.
  • bu cümlenin özünde fransizlarin, ingilizlerin bu ulkede (cukurova) haklari yoktur demekten farkını anlayamamak için hakikaten milli eğitim sistemi tarafından beyninizin yıkanması lazım.. ermeniler buralıdır, ingilizler işgalci. siz de debilsiniz.
    (bkz: bu kadar cehalet ancak tahsille mumkun)
  • mustafa kemal tarafından söylendiğine göre(ki o zaman henüz atatürk soyadını almadığı için bu şekilde bahsetmemizin bir sakıncası olmaz umarım) şüphesiz ki eleştiriden vareste, yanlışlıktan da azadedir. yine de geçen bir arkadaşım şöyle demişti; şimdi tamam osmanlının sanatı önem vermediği malum. zira islamiyetin sanata bakış açısının da çok teşvik edici olduğu söylenemez. bundan dolayıdır ki başta ermeniler olmak üzere diğer gayrı müslimler sanatta öne çıkmıştı. bunu işgal olarak nitelemekte pek gerçekçi olmasa gerektir. ha bunun sonucunda ermeniler sanatta öne çıkmaları ile memleketin sahibi gibi bir konuma gelmişse bunda en son suçlanacak olan ermeniler olmalı, ki zaten tarihsel olarak bakıldığında ermeniler zaten asırlardır anadolunun çoğu yerinde yerleşik(türkler ve kürtler gibi göçebe bile değil) haldeydi. ki zaten bir milletin bir ülkenin sahibi olması gibi bir durumda olamaz.

    ikinci paragraf ise tamamıyla değerlendirmeye bile alınmaması gerekiyor. zira bir milletin bir memleketin sahibi olamaz, olmamalı. bir memleket üzerindeki bir devletin dini olmuyorsa(laiklik der hani siz), ırkı da olamaz. ha yok buna rağmen olmalı diyorsanız da bunu tarihi bir gerçekmiş gibi, ki gerçekte hiçte öyle olmamasına rağmen, sunmak olmaz.

    diyelim ki bu sözü söylendiği zaman ve şartlarda değerlendirdik, ki olması gereken de bu, peki bugün bu sözün resmi ideoloji tarafından paylaşılmadığını söyleyebilir miyiz?. bu fikirden geçen bir asra yakın zamana rağmen bir adım öteye gidilmiş, bu söze eleştirel, söylendiği tarih ve şartlara göre değerlendiren bir bakış açısı ortaya konmuş mudur?. bu soruya evet diyebilecekleri yaşadıkları zamanın şartlarından ve de içinde bulundukları gerçekliklerinden dolayı şimdiden kutluyorum.
  • bir bütün olarak tekrar tekrar onlarca kez okudum bu beyanatın içinde geçtiği konuşmayı ama bu sözün hedefinin "sözde" bir ermeni devleti veya böyle "sözde" bir devlet kurmak isteyen bir kısım ayrılıkçı nankör hain "pispisbok" ermeniler olduğuna dair hiçbir imaya rastlayamadım. yakın geçmişte ermeni nüfusuyla büyük sorunların çıktığı bir şehirdeki (bkz: adana katliamı) esnaflara, ittihatçıların milli sermaye palazlandırma politikalarına ve anadolu'nun birçok kentinde nüfuslarının 1915 sonrası epey azalmasına rağmen ticaret ve zanaatteki ağırlıklarını koruyan yerli şehirli gayrimüslim nüfustan bahsediliyor. yani "orada karşı komşumuz hayganuş teyze'den, kuyumcu levon amca'dan bahsetmemiş, topraklarımızda gözü olan işbirlikçi hainleri hedef almış" savunmasının zorlama bir wishful thinking örneği olduğu aşikâr. mustafa kemal'in bu sözüyle, pragmatik bir 'hitap ettiği kitleye kendi fikirlerinden ziyade duymak istediği şeyleri söyleme çabası' içinde bulunup bulunmadığı elbet tartışılabilir. ama bu sözün kimleri hedef aldığı fazlasıyla açıktır ve fazla zorlanmış, atatürk böyle bir şey söylemiş olamaz, atamızı karalıyorsunuz tipi kkb hezeyanlarına kurban gitmiştir.

    (bkz: benim atam böyle bir şey söylemiş olamaz)
  • olay şöyle gelişiyor;

    paşam mersin gezisi sırasında çok güzel mimari ile yapılmış evler görüyor ve orada kendisini görmek için toplanan halka 'bu evleri kim yaptı?' diye soruyor. halktan atılan birkaç kişi 'ermeniler' diye cevap veriyor. siz neden yapmadınız böyle evleri diyen paşa'ya adamın biri '14 sene cephede kaldım', diğeri 17 yaşımda askere alındım, diğeri yemendeydim, diğeri önce balkan'da sonra çanakkale'de sonra da garp cephesindeydim' diye cevap verince paşam da yapıştırıyor cevabı.' hiç üzülmeyin gördüğünüz gibi bu güzel memlekette bu adamların aslında hiç hakkı yoktur anca ev yapsınlar ' diyor. 2020 senesinde ırkçı bir cümle gibi gelebilir ama dönemine göre güzel kapak takmış yine atam.

    türk tarihinin en güzel cümle kuran adamlarından falih rıfkı atay'ın da ' bu devletin ermeni ve rumlarını yalnız barış zamanlarında ortalarda, ön saflarda görebilirsiniz, savaş hattında ise yalnız türkler vardır. ateş türk'ü çağırır.' sözleri aynı zamanlarda söylenmiş benzer kapaklardandır.

    tarihi dönemine göre yorumlamak gerekiyor sevgili mağdur edebiyatçısı kardeşlerim.
  • kemalist devrimin başardığı en büyük işin ümmet toplumundan millet toplumuna geçiş olduğunu bilmeden, anlamadan eleştirilmesi komik kaçmaktadır bu tip sözlerin. zira 1920'lerde sadece anadolu'nun garibanlarına türk diyorlar. böyle bir halka, millet oldukları bilinci başka nasıl kazandırılabilir? burada batının yüzlerce yılda ancak oluşturabildiği bir bilinçten bahsediyoruz. atatürk'ün buna benzeyen bin tane sözü var. ama aynı atatürk, topraklarını işgale gelen adamlara anıt yaptırıyor, düşmanının bayrağını yerden kaldırtıyor. ama yooook, bunların hepsi resmi tarih'in uydurması.
  • lafı orasından çekiştirip burasından ütüleyip fiyaka kazandırmaya kasmanın alemi yok.
    bu topraklardan otokton halkların kazınması, yerlerine balkan ve kafkas müslümanlarının yerleştirilmesi, mallarına yerel çapulcuların, ağaların ve daha nicelerinin konması zaten başlı başına bir trajedidir.
    tek korkuları yağmadan nasiplendikleri mal ve mülkün sahiplerine iade edilmesi olan insanları teskin etmeye yönelik bu sözler için eleştiriyi geçtim bari alkış tutmayın, susun yeter.
hesabın var mı? giriş yap