• özür dilerim ama sanki türkçe dublaj gibi, türkçeye çevrilmiş film ismi gibi bir başlık olmuş. böyle tövbe estağfirullah bi şey.
  • vay anasını...

    nasıl bir reklam vermiş adamlar? anasayfada her refreshte en tepede çıkıyor ve reklam nickli yazarı.

    ulan herşeyi geçtim ekşi üslubuyla yazmış adamlar. 10 refreshe yeni caktim reklam olduğunu vay amk.

    ssg gitti demirin tuncuna kanzugun dürümüne kaldık.

    tanım: doğru önermedir ne diyeyim.
  • ev gibi yer yoktur yoktur ne abi? insanın evi gibisi yok değil mi o? herif neskafe vayt çoko moko içe içe kafa ecnebi olmuş. biraz türk kahvesi iç abi sen. kuru kahveci mehmet efendiden taze çektir 250 gram. belki oradan da reklam alırsın.
  • oz buyucusunde'ki dorothy'nin (bkz: judy garland) kirmizi pabuclarini birbirine vururken soyledigi sozler.
  • hayatımı özetleyen çıkarım.

    yalnızsam, görüşeceğim biri yoksa (bu da hayatımın dörtte üçüne tekabül ediyor) evde kalmayı dışarı çıkmaya tercih ederim. ev bana hep daha rahat gelir. uzanırsın şöyle rahat rahat televizyon izlersin, müziğini açar kitabını dergini okursun, ne istersen onu yaparsın kısacası. hele ki kalabalık bir şehirde yaşayanlar için dışarının kalabalığı, trafiğin gürültüsünü çekmek yerine evde oturup kafanı dinlemek bana hep daha mantıklı gelmiştir.

    edit: yazıda 50 defa "her zaman" kullanılmış, ben okurken beni bile rahatsız etti. bu rahatsızlık düzeltildi.
  • kaç keredir çıkıyor bu başlık karşıma. ilk defa yılbaşını aileden ayrı geçireceğim ona psikolojik hazırlık mı caydırma karması mı anlamadım.
    ev üşümediğin yerdir üstadım. yastığın hiç batmadığı, kuru ekmeğin dahi doyurduğu, tarhana kokan, aile olan yerdir ev. sobası yanan, üstünde güğüm kaynayan, portakal kabuğu kavrulan yer geliyor aklıma ev denilince. şimdilerde ortada bir bebek var. önünde bir çay kaşığıyla tabaklar falan var, oyun oynuyor onlarla.
  • söyleyenin yaşı konusunda fikir veren tercih söylemi.

    dokuz aylık ismail, birisi kendisini dışarı çıkarsın diye kapının ardında nöbet tutuyor. dışarı çıkanın eteğine yapışıyor.

    ilköğretim çağındaki çoğu çocuk, hava kararmadan eve dönmez.
    en azından biz öyleydik.

    gençler, ergenler de öyle.

    kısaca oksijen ve heyecan dışarıdadır.

    evde küf tutarsınız.

    tabii ülkeniz dışarıya güvenle çıkılacak sokaklara sahip değilse, bu başka bir konu.
  • dışarıya çıktığın anda, hele bir de kışsa iç sesinin söylediği cümledir. şimdi; giyineceksin kafeye gideceksin, gürültü, kalabalık çekeceksin, ev kirasından artırdığınla ecel terleri dökeceksin. yok abi biz üşengeç tiplere göre hareketler değil bunlar. evinde rahatça takılmak, efendime söyleyeyim bi’ sıcacık nescafe white choco mocha’nı yapmak, arkadaşlarınla alabildiğince geyik yapmak, boş yere saçma paralar harcamamak gibi konforlar varken; sen ne kafeye gideceksin kafe sana gelsin.
  • oz ülkesinde mutlu mesut bir yaşamın önünne kırmızı halı vasıtasıyla serildiği kansas köylüsü dorothy hanımın hikaye boyunca 'home sweet home' sendromu sebebiyle sayıkladığı cümlecik
hesabın var mı? giriş yap