• kadıköy atlantis sinemasında küçücük bir salonda izlediğim film. filme girmeden önce ben ve arkadaşımın dikkatini çeken şey afişlerde seans saatinin 18.30, koltuk seçimi yaparken gösterilen ekranda 19.00, biletin üzerinde ise 19.30 yazmasıydı. ilk yarıda ağladım, ama ikinci yarıda ağlamaktan öte ciğerimin parçası koptu izlerken sanki. tamamen yasaklanmadan mutlaka izlenmesi ve izletilmesi gereken, çok çok güzeldi demek bile az kalan film.
  • yasaklanırsa "fikir özgürlüğü" kavramının artık bu topraklarda var olmadığını anlayacağımız film.... çok ama çok güzel olan film.
  • ölüm oruçları, hayata dönüş operasyonu, f tipi cezaevleri üzerine çarpıcı film.
    1,5 saat içinde "9" kere sıkıştım, burkuldum, ağladım, sığamadım, hayattan koptum, yabancılaştım..
  • anlaşıldığı kadarıyla film amacına ulaşmıştır. ancak unutulmaması gereken bir şey vardır: bunları yaşatanlar soyut bir devletin mensupları değil, türkiye cumhuriyeti devletinin mensuplarıdir.

    unutulmaması gereken başka bir şey daha vardır: bu yapılanları görmezden gelen, umursamayan, onaylayan, "iyi oldu" diyenler vardır; bunlar türkiye cumhuriyetinin vatandaşlarıdır.

    unutulmaması gereken son bir şey daha vardır: bu zulme maruz kalanlar, adeta bir laboratuar hayvanı muamelesi görenler ve ölenler... onlar, yukarıdaki paragraftaki vatandaşlar uğruna tüm bu zulmü yaşamışlardır.
  • film şiddet, hamaset, kan görmek istemeyenlerin çekinecekleri sahneler içermemektedir. yönetmenler, f tipi cezaevlerinde tutuklu bulunanların yaşadıkları bu durumları sinematografik unsurlarla anlatmışlar. dolayısıyla bu tür sahnelerde zorlanan izleyicilerin bu filmi görmelerinde hiçbir sakınca yoktur. o insanların yaşadığı tecriti "ben dayanamıyorum ya" gibi mazaretlerle görmezden gelinmemeli.

    yönetmenler izleyicilerini f tipi hücrelere hapsederek o insanların hikayelerini aktarmaktadırlar. dağıtımcılar ve salon sahipleri de filmi küçük salonlara hapsederek bu çabaya bilmeden de olsa katkıda bulunmuşa benziyorlar. bu tür yapımların hayat bulabilmeleri ve dolaşıma girebilmeleri için biz izleyicilerin mutlak suretle katkıda bulunmamız gerekiyor.

    yukarıda da belirttiğim gibi, filmlerin hemen hemen hepsi mekan olarak hücreleri seçmişler. hücreler dışında görüş kabinindeki annenin hikayesi var. o kısa film de bir omuz planla nelerin anlatılabileceğini görmüş olduk. oynayan annenin yüz mimikleri de muhteşemdi. mekan seçiminde dışarıyı tercih eden tek yönetmen sırrı süreyya önder. o da gerek teknik, gerekse de içerik bakımından maalesef filmin en zayıf ayağına imza atmış. o ve sevenleri alınmasın ama ben onun siyasetçiliğini sinemacılığından daha çok sevdim.

    son olarak sırmanın inatçılığını da hayat muskama ekleğimi söylemek isterim.
  • oldukça çarpıcı, iyi filmdir. önce cezaevinin sonra bir hücrenin, tecritin nasıl detaylı bir strateji ürünü olduğunu hissettiriyor. o kadar çarpıcı ki insan arada dışarı çıkıp nefes almak, hava almak istiyor. önce insanın elinde kendi bedeni dışında bir protesto aracı bırakmamak nedir? sonra da otorite bedenlere müdahale etme cüretini nasıl gösterir..işte bunları toptan hissediyoruz. ve de acı bir mücadeleyi, helal olsun dedirten direnişi görüyoruz.

    --- spoiler ---
    hepsi oldukça iyiydi ama en çok mehmet ilker altınay'ınkinden etkilendim, belki de aydın bulut'un tabanlarıyla duvarı boyayan üç mahkumundan, bilemiyorum.
    böcekle arkadaş olan adamın hikayesinde, cezaevini teftiş eden devlet görevlisine ayrıca hayran kaldık. mahkum bir aydını oynayan ezel akay'ın koğuşundan geçerken "avrupa standartlarını yakaladık hala nelerle uğraşıyoruz" deyişi, etrafın temizliğine bakışı. her şeyin düzgün olması. cezaevi ne kadar düzgün, bembeyaz. her şey avrupa standartlarında... acı şey insanların dünyayı algılayışlarındaki korkunç farka, devletin vatandaş ruhuna ve bedenine müdahale cüretine, bu işlere tanık olmak.
    --- spoiler ---
  • kurgusu, oykuleri, goruntuleri, kayalarin arasinda fiskirmis bir tutam yesil surgun gibi.
    yasamda, direncte ickin. gercek, sahici.

    ilk bolum saglam bir baslangic.
    bellegi surekli silinen tutsakla birlikte, toplumsal bellegi devamli bosalan kitleye de surec animsatiliyor. bilinc asilaniyor.

    ikinci bolum ise devrimci sanata iliskin umudu tazeliyor. bir gardiyanin zavalli, yalniz, ayriksi yasami uzerinden "icerde disarda hucreleri parcala" sloganinin "disarida" kismi gun isigina tutuluyor. benzer yapitlarda, ornegin hunger'da, bu derinlik bu insancillik yoktu. gardiyanlar daha canavarca resmedilmisti. devrimcilerin ellerini kardesce gardiyanlarina, kolluklara uzatmalari cok degerli. mandela'yi kucucuk hucresinde devlestiren seylerden biri de, hucresi onunden gecerken onunu ilikleyen gardiyanlardi. onlarla kurulan etlilesimdi, iliskiydi.

    direnisin farkli yonleri, bicemleri, ucuncu ve dorduncu bolumlerde aciliyor. insanin bedenini direnis icin bir alet olarak kullanmasi uzerine cokca ornek, cokca oyku vardir. boyalarla rengarenk, ya da sac telleriyle yapilan direnisin obur ucunda, irlandali tutsaklarin diskilarini hucre duvarlarina surerek gerceklestirdikleri "pis direnis" (no wash protest - dirty protest) de tarihte yerini almisti. yine bunlarin arka planinda, tutsaklarin tecrit altinda renge, sese ac kalmalari da goz onunde bulundurulmali.

    filmin en zayif karakterlerinden, oyunculuklarindan birini "hapisane muduru" sergiliyor. belki altinda bilincli birtakim secimler yatiyordur.

    sinema salonundaki izleyiciler uzerindeki gozlemlerime dayanarak, filmin vurucu degil bogucu bir etki yarattigini soyleyebilirim.
    duvar'da, carandiru'da, ya da hunger'da isiklar yandiginda izleyicilerin duyumsadigi tokat yemis hissi bu yapimda etkin degil.
    ornegin, tutsak annesine giysilerinin zorla cikarttirildigi yuz plan uzerinde uzayip giden dakikalar, salonu terk eden daralmis izleyiciler olarak geri dondu.

    "f tipi film" zulmu yasayanlarin, iskenceyi gorenlerin tarihe dustugu bir not.
    bu not, anlatim dili, bicimi, yapim uzerindeki baskilar, karartmalar nedeniyle, kitlelere kalabaliklara ulasamiyor belki ama...
    topragin altindaki tohumu damla damla besliyor. bahara karsi.
  • kesinlikle izlenmeli.müstakbel tutklu olarak hepimiz, f tipi cezaevleri denilen mekanlarda neler yasandigini, bizleri neler bekledigini bilmeliyiz...
    kesinlikle izlettirilmeli...herkesin yasananlari, içerideki insanlarin neler yasadiklarini bilmesi açisindan izlettirilmeli....
    g.yorum'a destek için,
    içerideki insanlara bir "top" atmak için,
    f tipi cezaevlerini yikmak için kendilerini feda eden insanlara saygi için,
    suskunlugumuza, duyarsizligimiza bir tokat atmak için izlenmeli, izlettirilmeli, onerilmeli...
hesabın var mı? giriş yap