422 entry daha
  • yaptığı hataları tek bir doğru hareketle düzeltmeye çalışmakta şu an kendisi. ama yetmez. en başta bosna'yı yenmeli sonra da daha büyük hesaplara girmeli.
  • her daim tartışılan adam. gelişi, gidişi, duruşu.

    milli takım'da fatih terim dönemi sona erdi. bosna'nın estonya maçı öncesi yaptığı açıklamada bunun olacağını söylemişti zaten terim. "eğer ki maçlarda istediğimiz sonuçlar çıkmazsa istifa edeceğim" demişti. maçlar bittikten sonra dediğini yaptı ve istifasını verdi. şimdi futbolumuzda yeni bir dönem başlıyor demeyi çok isterdim ama yok maalesef öyle bir şey. her şey eskisi gibi kalacak. terim gidecek bir başkası gelecek ama değişen bir şey olmayacak. zira değişen kafa değil sadece teknik direktör.

    aslında terim'in gidişi değil de gelişi yeni bir yön olmalı milli takıma. çünkü milli takım başına gelişi olması gerektiği gibi olmuştu. şu an bir çok takımın - milli ya da kulüp takımı - izlediği yolu bilerek veya bilmeyerek izledik biz terim'i başa getirirken. 21 yaş altı milli takımını şampiyon yaptıktan sonra milli takım başına geçmesi ve o takımı avrupa şampiyonası'na taşıması bir tesadüf değildi elbette. tanıdığı daha da önemlisi hamurunu yoğurduğu futbolcularla devam etmesinin ödülüydü bu kendisine ve tabii ki bu ülkeye. takım içinde oluşan otomatikleşme kenar yönetimi ile oyuncular arasında da oluşmuştu zira. terim'in bir hareketi ile oyuncular kendilerini toplayabiliyorlar, yapılması isteneni ete - kemiğe büründürebiliyorlardı. burada tecrübe girdi devreye. tecrübemiz eksik olduğu için beklenen sonuçları alamadık. ama atlanılan eşikti önemli olan. türkiye adı şerefli yenilgiler tablosundan ayrılmıştı çünkü. yeni bir döneme giriliyordu. bu döneme girilememesinde fatih terim'in bir sorumluluğu var. ama buna da normal bakmak lazım. neydi terim'in sorumluluğu? milli takım başında devam etmekti mesela. ama burada da kişisel istekler giriyor devreye. terim o sıra milli takım maç temposunun kendisine yetmeyeceğinin farkındaydı ve yeni bir meydan okuma arıyordu. bu meydan okumanın adresi ise zamanında kaptanlığını yaptığı galatasaray olacaktı elbette.

    galatasaray'ın başına geçtiğinde ardı ardına aldığı kötü sonuçlar sonrası şu an hala yazan adamlardan bir çoğu kendisini ipe çektiler. ki aynı eziyeti şu an rijkaard'a yaptıklarını gördükçe yaptıklarını normal olarak görebiliyoruz. ne kadar acı. neyse bu ayrı bir yazı konusu olsun bizim için. fatih terim'in o dönem en büyük şansı faruk süren oldu. şu zamana kadar hep lafta kalan "hocamızın arkasındayız" sözü süren sayesinde ete kemiğe büründü. köşe başlarını tutmuş futbol kadılarına inat arkasında durulan terim genç milli takımdan tanıdığı gençlerin etrafına hagi - popescu ve taffarel'i ekleyip o dört senelik rüyayı yaşattı herkese. bir türk takımının aldığı - ve muhtemelen alacağı - en büyük avrupa başarısını yaşayıp daha büyük bir kavganın içine attı kendini. ama italya başkaydı. burada kendi kurduğu imparatorluğun sahibi olan fatih terim orada işçi olmayı yediremedi kendine. doğal olarak yükselen egosu, ego tanımayan endüstriyel futbolun içinde kaybedilmek istendi ama olmadı. iki gücün çarpışmasından mağlup çıkacak olanın terim olduğu belliydi ve öyle oldu.

    terim yurtdışında olduğu süre boyunca demokles'in kılıcı olarak kaldı milli takım hocalarının başında. ne şenol güneş ne de ersun yanal istedikleri çalışma ortamını bulamadılar burada. elde edilen başarının her seferinde biraz daha büyütülerek anlatılması başarıyı bir balon haline getirirken - ki yapılan en büyük haksızlık budur bence - fatih terim'i de sadece egodan oluşan koca bir balon haline getirdi. zamanında şalvarlı diye dalga geçilen terim'i kurtarıcı olarak gösteren kalemlerin değişmemesi de enteresandır tabii. bu durum terim'i futbol izleyicisinin gözünde antipatik yaparken, terim'in egosunun ilk kez haddinden fazla büyümesine neden oldu. başı belaya giren her takıma süperman hesabı kurtarıcı olarak gösterilmesi hem o takımların hem de terim'in sonu oldu. galatasaray ve milli takım'ın ikinci terim dönemleri buna örnektir işte. galatasaray'ın başına 2. kez gelmesi bana kalırsa sonun başlangıcıdır terim için. sportif olarak başarılı olan ama oynattığı oyun beğenilmeyen lucescu'nun üzerine gelmesi ve o başarıları yakalayamamış olması ilk büyük düşüşüdür kendisinin. daha da önemlisi bir ilk barındırır içinde. ilk kez terim ihtiyaç duyulan değil de ihtiyacı olan konumuna düşmüştür bu macera sonrası. düşen bir takım değil de terim'dir artık. işte tam o anda da hakan şükür yetişti imdadına. milli takım'da çıkardığı iki başlılık ersun yanal'ı harcarken kendisini futbola armağan eden terim'e beklediği şansı verdi. bu al gülüm - ver gülüm olayı terim'in imaj cilalama çalışmaları için önemli bir mihenk taşı olsa da kendisinin gidişi ile duran doğru adımların geri geri gitmesine sebep oldu. sonuca bakıldığında şansın ön safhada olduğu bir avrupa şampiyonası deneyimi ve 27 muhtemel puanın 12'sinin alındığı bir dünya kupası elemeleri hezimeti görüyoruz. bu arada küsülen, küstürülen futbolcular, bir dolu polemik ve devletin kör noktaları ile olan bağlantıları her zaman irrite eden bir teknik direktör.

    şimdi yapılması gereken nedir sorusuna gelirsek. yapılması gereken bir şampiyonayı daha feda etmek pahasına fatih terim'in 21 yaş altı takımından milli takımın başına geldiği sistemi yeniden uygulamaya koymaktır. mehmet demirkol çok güzel söylemiş bugün. altyapısı 3'lü defans oynatırken a takımı 4'lü defans oynayan bir milli takım zincirinden başarı beklenemez. günlük başarılara endeksli futbolcu seçimi yerine milli takıma kulüp takımı refleksi kazandıracak bir yapılanma içine gidilmesi şart. bunun için kopacak tek kelle fatih terim olarak belirlendiyse geçmiş olsun. yazının en başında olduğu gibi boşuna kürek çekeriz. ama yok gerçek anlamda bir devrimden bahsediliyorsa daha çok kişinin gitmesi, çok zihniyetlerin değişmesi lazım.

    devrim kansız olmaz. bunu unutmazsak bir yere vararız. yoksa hakikaten yazık olur terim'e.
  • galatasaray taraftarı için temcit pilavıdır bu adam.

    frank rijkaard'ın yerine bir kez daha galatasaray'ın başına gelirse dün aldığım kombineyi kulübe geri iade edeceğim. sanırım kendisi hakkındaki fikrim az da olsa belli olmuştur.
  • fatih terim demek, servet çetin demek...
    fatih terim demek, hakan balta demek...
    fatih terim demek, gökhan zan demek...
    fatih terim demek, mustafa sarp demek...
    fatih terim demek, mehmet ağar demek...
    fatih terim demek gaz demek, ajitasyon demek...

    yeni bir yönetim dedik, avrupai bir başkan dedik. doğru yönetimle gerçek bir demokrasi bekledik. ama onlar hala derebeylerine veriyorlar ilk tekliflerini. kendi güçlerini göstermek yerine başkalarının gücüne sığınıyorlar. koca bir yönetim dünyada başka biri kalmamış gibi fatih terim'e gidiyor. florya yeniçerilerini bitirmek yerine daha da güçlendireceklerini bile bile yapıyorlar bunu. vizyonları bu kadarmış demek ki...

    bu takımdan adam olmaz.
  • 6 eylül 2011 avusturya türkiye maçı'nda yekta kurtuluş'u dikkatle izlemesi gereken teknik adam.

    bu maç üzerinden yekta'yı kazanıp kazanamayacğını çok net anlayabilir çünkü. maçta bir futbolcuyu sınamak için her halt mevcut. baskı, sertlik, stres. yekta bunların altından kalkabilirse maksimum kendisine bir fırça atar ama 2 hafta sonra sağ iç gerçek sahibine kavuşur galatasaray'da.
  • bu seneki tek güvencem. ama benden daha beter güvenen yönetim ne ayak onu hiç anlamadım...
  • galatasaray için ne olduğunu 24 saat içinde kanıtlayan imparator. sevip sevmemek ayrı mesele ama otoritesi büyük camia içinde.

    vardır bir bildiği demek önemli takımın başındaki adam için. terim için bunu rahatlıkla kullanabiliyorum ben.
24527 entry daha
hesabın var mı? giriş yap