• küçükken sınavdan kötü not aldığım için zırlayasım tutmuştu. annem bana beyaz fil şeklinde bir kalem kutusu hediye etmiş, gözyaşlarını bu fil hortumuyla çekip alsın, artık ağlama demişti. o zamandan beri seviyorum sizi gri dev pamuklar. hafızanız benimkinden iyi. ölülerinize cenaze töreni yapmanızı da kulaklarınızı da yerim.
  • yavruları zaman zaman annelerinin dışkılarını yiyen hayvan. sindirim sisteminin gelişmesi için gerekliymiş. domuzlar dışkı yediği için lanetlidir safsatasını yayan bokyiyen dincileri filler hakkında fetvaya davet ediyorum.
  • duygusal hayvandır. sosyal ilişkilere çok önem verir. aynı zamanda intikamcıdır.
  • en sevdiğim hayvan, o kadar iri cüssesine rağmen birşey yapmadığınız sürece size dokunmaz.yaparsanız sittin sene unutmaz.yakalarsa da siker belanızı.
  • dünyaya fil olarak gelmek isterdim. annemin, büyükannemin ve teyzelerimin güvencesinde çamurda kendimi yerden yere atabilirdim. hortumumla milletin kıçına su fışkırtabilirdim. beni yemeye çalışan aslanların üstlerine yürüyen dev ailemi gördükçe ileride onlar gibi devleşeceğim günü iple bekleyebilirdim. arada cenaze töreni, göz yaşı ve yas olurdu. ama hafızam sayesinde onlarla geçirdiğim her bir anımı kafama kazır ve asla unutmazdım. kısacası fil olmak güzeldir. bizler o kadar şanslı olamadık.
  • budizme göre bu dünyada insan formundan sonra spiritüel anlamda en gelişmiş varlık.
  • kulaklarını vücut sıcaklıklarını ayarlamak için kullanan devasa hayvanlardır.
  • kısa bir magazinle başlayıp ciddili kısma geçeceğim. magazini boşvereyim ama ciddili bir şeyi görüp göstereyim derseniz lütfen ikinci kısma atlayın.

    -

    bu dayıların kanlı canlısını ilk defa ancak otuz küsür yaşımda gördüm. sikilmişe döndüm la. yanımda hatun vardı. gavur eldeyiz. yani gavusirtandan gavuristana gitmişiz, o kadar gavur eldeyiz. yok, afrika filan değil. keşke zincire vurulmamışını göreydim ya işte...

    neyse ben uzaktan böyle iki koca gri şey gördüm. böyle, nasıl diyeyim, insanlık değil. benim şu güne kadar kanlı canlı gördüğüm en güzel hayvan attı. attan daha güzel bir kaplanın varlığını bilirdim, o da fotoğraflarından yani. o kadar.

    olum iki yüz metre öteden bile bunlar dünya güzeli varlıklar ya la?

    koştum. mecazen değil, bildiğin koştum. gavuristanda, gavur hatunuma türkçe "koş karı koş, vayanasnıskim fil lan bunlar" diyerekten koştum. arkama bakmadan koştum. hatun geliyor mu, gelmiyor mu, sağda solda bana bakan yavşaklar ne diyor düşünmeden koştum. sabahlar olmayacakmışçasına, ardımdan nuri alço geliyormuşçasına koştum.

    sonra karşısında durdum. beş adım karşısında. sonra cesaret geldi, dört oldu bu. sonra üç. sonra iki. götüm götüm yanaştım. gözünün ucuyla beni izledi ama ses etmedi. kızdıracak bir şey de yapamadım zaten. aşık gözlerle baktım sadece. yani benim hatun tatlıdır, güzeldir. bu ablama bakarken bir de hatuna baktım, "meh" deyip döndüm geri file. öyle güzeller.

    -

    bu hayvanlara "insanlar" orospu çocuğundan az hallice davranıyorlar. az hallice dediysem, anlayın.

    aga benim şöyle basit bir düsturum var: zarar vermekten kaç. ta ki verdiğin zarar daha büyük bir zararı önleyene dek. şöyle örnekleyeyim: ben kendinden güçsüze şiddete karşıyım, kadına olana da doğal olarak. amma ki kendinden zayıfa (mesela çocuğuna) şiddet uygulayana şiddeteyse karşı değilim. yani elinden o çocuğu o kadını döverek alacaksam alırım, hiç de demem kadına şiddet filan. yani bende mevzu bir grubu kayırmak üzerine değil, mazlumun hakkını korumak üzerine.

    neyse. bu bahsi bir sebepten açtım. aşağıdaki resme bir bakın:

    https://i.ibb.co/kgz2xc3/patt7079.jpg

    ne görüyorsunuz? ben üç adet orospu çocuğu görüyorum. çekik gözlerini siktiğimin iki orospu çocuğuyla bir orospusunu. yerden 3 metre yukarıdan dünyaya bakınca hayatın sırrını çözecekmiş gibi havalara giren iki kanını genini siktiğimle onların parasını almak için başka cana zulmeden bir yavşak görüyorum.

    özellikle tam boyunu koydum fotoğrafın. orada fark etmeyebileceğiniz için iki fotoğraf daha koyayım:

    https://i.ibb.co/jmhswbl/patt7077.jpg
    https://i.ibb.co/xxwmg1j/patt7083.jpg

    bunlarda ne görüyorsunuz?

    evet. o yavşağın elinde ucu sivri, böyle balta gibi bıçak gibi bir şey var. amacı da belli: hayvanı "kontrol altında tutmak", hayvanı "ehlileştirmek".

    binmeyin arkadaşım bu adamlara. barınaklarına dahi gitmeyin. üç beş bağış toplayacağım diye hayvanları kitleyenleri de duydu bu kulaklar, görmediyse de bu gözler. yapmayın amk yapmayın ya. bunlar, hektarlarca alanda gezen hayvanlar. erkeklerse tek başına kalmaya alışık olsalar da yine gruplar kuran, dişilerse zaten grup halinde yaşayan hayvanlar. kendilerinin bir birey olarak farkındalar. self-awareness sahibi bunlar. ölümü biliyorlar lan ölümü. ölümü bilmemiz zaten bizi insan yapan şeylerin biri (self-awareness diğeri).

    kendi haline bıraksan günde 300 kilo ot yiyen, 100 litre su içen, kimseye dokunmayan varlıklar bunlar. kendi dilleri bile var. kafalarındaki saçları yediklerim. siz alet olmayın bu şerefsizliklere. rica ediyorum. yani o ilk fotoğraftaki üç "insanın" üçü de acı çekse karşımda, götümü döner giderim. bakmam bile. yani fil dediğin öyle bir varlık ki, diğer primatlar gibi insan sayılsa haktır. siz alet olmayın. rica ediyorum.

    hem bak, belki siz de kendilerini seviyorsanız size de süpriz yapabilirler:

    https://i.ibb.co/vwn8vfv/patt6360.jpg

    hatun benimle yemeğini paylaştı lan. resmen çiçek uzattı. daha ne yapsın?
  • birkaç gündür bu dayılara deli sardım. ister okuyun ve belki bildiklerinizi hatırlayın, belki yeni bir iki şey öğrenin; ister sadece kliplere bakın. hemi biraz gülümsersiniz, hemi bu arkadaşlara olan aşkınız katlanarak artar.

    -

    filli restoran

    önce komedi bir olayla başlayayım. fil sürüleri, malumdur, en yaşlı kadınca yönetilir denir ama bu yanlış. yani bir ailede iki yaşlı kardeş var diyelim. bunların da daha yaşlısı lider ve rahmet-i rahman'a kavuştu. bu durumda kardeş değil liderin kızı alıyor liderliği. yani teorik olarak en yaşlı fil abla liderdir diyebiliyoruz ama bu bir yere kadar doğru.

    bunların liderliği almasının sebebi de hep sürünün içinde yaşaması ve anasından, ninesinden ot kaynaklarını, su kaynaklarını filan öğrenmiş olması; daha deneyimli olması, daha bilgili olması. bu arada tabi 50 sene geçiyor, her şey aynı kalmıyor. bazen doğa giriyor işin içine, bazen insan. işte insanın işin içine girdiği bir örnekte muhteşem bir olay ortaya çıkıyor:

    https://www.youtube.com/watch?v=z5eshni03za

    ablalar resmen restorana gidiyor ya la yemek yemeye?

    ama dur, dahası da var:

    https://www.youtube.com/watch?v=6bafitywg7a

    o şapkalı suratsız karıdan tiksindim amk. ya amerikandır, ya fransız, ya ingiliz. bu üçü kadar dallama yok. ulan 10.000 dolar gömüp safariye gitmişsin, fil de ayağına gelmiş. senin triplerini...

    neyse. sakinim.

    burada enteresan olan şey, insanların sürekli değiştiği bir yerde ailenin çocuğu korumak üzere hareket etmemesi. yani restoranı tanıyor, orada çalışanları tanıyor filan tamam da bu kadarı harbiden değişik. herhalde mekan küçük, hareket eden de yok. bir ellerini kaldırsınlar, takarım dişi diye düşünüyorlar.

    burada birkaç başka ziyaret var:

    https://www.youtube.com/watch?v=z5eshni03za
    https://www.youtube.com/watch?v=okbld8hff8i
    https://www.youtube.com/watch?v=k5d3bwzolco

    mfuwe lodge. dilerseniz kendiniz de aratırsınız.

    -

    yemek seçme

    bu ailenin o mekanın arka bahçesini önceden tanıdığını biliyoruz. peki, neden oraya gidiyorlar?

    çünkü orada mango ağaçları var. bu lider haspam mango seviyor, götürüyor ailesini oraya.

    bizim gibi filler de yemek seçiyor. seçiyor dediğim, kimi şeyleri daha çok seviyor. örneğin karpuz. bayılıyorlar. karpuz ver, sabaha kadar yesinler. yani türklerle filler arasında bir akrabalık olabilir. bizde de karpuz sevgisi genetik malum.

    öyle ki sri lanka'da yola çıkıp yoldan geçenler kendine meyve versinler diye kenarda bekleyen, araçlara el eden (en az) bir fil var. yolu kullananlar da alışmış, arada üç beş tanesi karpuz filan veriyor:

    https://www.youtube.com/watch?v=zn28bytetpm

    tabi her yerde mallar var:

    https://www.youtube.com/watch?v=zn28bytetpm

    bak elinde karpuzun var filan, tamam da öyle garip tripler yapma arkadaşım. yapma. sağına soluna bak. hayvana da oyuncak muamelesi yapma. sözde insansın. tırrekler sizi.

    -

    yavruların korunumu

    doğadaki kuralı biliyoruz: güçsüzler elenir. güçsüzün en güzel örneği de yavrular. filler, tehlike hissettiklerinde bir çember yapıp yavruyu aralarına alıyor, bu arada da tehlike kaynağına "siktir git buradan" diyorlar. tehlike kaynağı gitmezse de zorla uzaklaştırmaya bakıyorlar.

    https://www.youtube.com/watch?v=pek-2s7csp8

    burada beyinsiz bir grubu görüyoruz. şoför olacak piç motoru bağırtıp hayvanları daha da strese sokuyor. ulan karşında çember yapmış bir aile var. siktirip gideceğine artistlik yapıyorsun. sonra oradan ikisi çıkıp bunları kovalıyor bari.

    yavşaklar.

    -

    tehlike algısı

    bunlar harbiden zeki varlıklar. elleri olsa bildiğin insan gibi medeniyet kurarmışlar yani. tabi yemek yemekten vakitleri kalırsa zira yüzlerce kilo yemeleri lazım her gün. kaç ton gövde, ot mu dayanır? etobur olsalar hadi bir nebze daha kolay olurmuş.

    tanıdıkları tehlikeli varlıklar var. insan, kimileri için bunlardan biri. kimileri için değil.

    bu tehlikeli varlıklara denk geldiklerinde veya tehlike hissettiklerinde ne olduğunu gördük. bu, insana saldırdıkları anlamına gelmiyor:

    https://www.youtube.com/watch?v=eypq8xjouf4
    https://www.youtube.com/watch?v=zkc_34aywmy
    https://www.youtube.com/watch?v=z0hjrww0dp4

    filler, tanıdıkları puştlardan ayrı (misal köpek, misal kaplan, vesair) hızlı hareket etmeyen varlıklara pek kızmıyor. ondan fil gördüğünüzde hızlı hareket etmiyorsunuz ki "bu şerefsiz ne yapıyor?" diye düşünmesin.

    -

    merak

    bizi insan, hayvanları hayvan kılan şeyin bir parçası da merak. filler, sadece bebekken veya çocukken değil her zaman meraklı hayvanlar. etraflarında neler olup bittiğini anlamak istiyorlar. insan "doğada" ortalama 40-50 sene yaşarken bunlar bizden de uzun, ortalama 60-70 sene yaşıyorlar. bizim bilme isteğimizden daha fazlasına sahip olduklarını söyleyebiliriz.

    https://www.youtube.com/watch?v=pb248av9m8w
    https://www.youtube.com/watch?v=x7fofnvpu1m

    -

    fil yavruları

    ne denir ki? kedi, köpek, kuş, insan... ne kadar bebe varsa bok yemiş bunların yanında.

    https://www.youtube.com/watch?v=0_f0jyiwsrm
    https://www.youtube.com/watch?v=snggmeilxdq

    -

    ölüm

    filler, kendilerinden ve ölümden haberdar varlıklar. ölümü, bir gün yok olacaklarını biliyorlar tıpkı bizim gibi. burada bir not düşeyim: ben, ölümden haberdar olmayan bir canlının olduğunu pek sanmıyorum. bugün "instinct o ya, his his. bilmiyorlar" diye geziyoruz da harbiden bana çok saçma geliyor. hangi başka canlının zihnine girebildik ki böyle basitçe geçiştirebiliyoruz?

    neyse. ondan cümleyi şöyle daha doğru hale koyayım: ölümden bizim gibi, bizim anladığımız şekilde haberdarlar.

    https://www.youtube.com/watch?v=u24bklfgdtg

    burada bir orospu çocuğu bu yavruya vuruyor. sonunda yavrunun bacağı ve sırtı kırık diye öldürüyorlar zavallımı. o ana, günler boyunca başında bekleyecek bu hayvanın, sadece bir şerefsiz hız yapıp vurdu diye.

    https://www.youtube.com/watch?v=ku_gunzxoeq

    ölüm üstüne çok gitmek istemiyorum. burada keselim.

    -

    erkek filler

    erkek filler çok enteresan. büyüyüp "adam olunca" (yani üreyebilir hale gelince) nine kovuyor bunları aileden. bu zavallılarım da dünyayı kendileri keşfediyor. bazen tek takılıyorlar, bazen gruplar oluşturuyorlar. videolarda gördüğümüz yan yana birkaç fil genelde kadınların oluşturduğu aileler. erkekler hem daha küçük gruplar oluşturuyor, hem de çok erkek birbirini çekemiyor.

    sonra kızıştıkları mevsim geliyor ki aman aman. üremek isteyen bir erkek filden korkacan hacı. bu kadar diyeyim.

    https://www.youtube.com/watch?v=ze5rgqavj18

    burada altı üstü takılıyor o köpekler kenarda. ama ağızlarına sıçacak kaçmasalar.

    https://www.youtube.com/watch?v=vomfxpenuby

    hippolarla dertleri yok. ikisi de otçul. ama bir video vardı, hippoların ağzına sıçacaktı biri. bulamadım.

    -

    suyu çok severler, çamurda debelenirler, kendi dilleri var, kilometrelerce öteyle haberleşirler, dokunarak tanır ve anlarlar, derileri kalın olsa da aşırı hassastır, gözleri iyi görmez ama iyi koklarlar, burunlarında on binlerce kas vardır, günde 100 litre su içerler, 300 kilo ot yerler, burunları gibi kafatasları da mühendislik harikasıdır, yavrularının zarar göreceğinden korkmadıkları sürece ve erkekler kızıştıkları dönemde olmadıkça kimseye, hiçbir canlıya zarar vermezler...

    hint paneonunun en sevilen tanrısının fil kafalı ganeşa olmasına şaşırmamak gerek. canlarım benim. yerim hepsini.
  • canlılar aleminin en etkileyici, en muhteşem örneklerinden olan bu görkemli hayvanlar, insan denen aynı alemin en yüz karası örneğinin de, sebepsiz, sadece canım istedi yaparım hahahahayt kıvamındaki vahşetinin de en büyük mağdurlarındandır ne yazık ki.

    bu muhteşem canlılar günde 100 litreye yakın su içmeleri, sürülerinden biri -özellikle yavruları- söz konusu olduğunda, ormanın kralları büyük kedileri bile madara etmeleri, yavrusu ölen bir annenin, o yavruyu kendi ölene kadar unutmaması gibi özellikleriyle de ayrıca dikkat çekicidirler.

    tanım: ben de çok su içiyorum, ben de otçulum, ben de nişantaşı çocuğuyum benimle de kanka olun yeaaaa demek istediğim sevimli devler.
hesabın var mı? giriş yap