• muzikte doneminin en deneysel takilan muzisyenlerinden. sarki sozleri sistem elestirisi uzerine yogunlasir. "gitar notalarla kufredebildigim tek enstruman" demistir. steve vai zappa'nin grubunda calmistir, gruba girmek icin tum parcalarini notaya doktugu efsanesi vardir. hayati boyunca muzikal urunleri disinda aktif olarak sansure ve dini organizasyonlara karsi mucadele vermistir. ozellikle ciktigi crossfire programinda katilanlari ayar manyagi etmisligiyle unludur (youtube'de crossfire zappa diye aratin).

    tax the churches parcasinda soyle der:

    "there is a big difference between kneeling down and bending over"

    1993'te vefat etmistir ruhu sadolsun.
  • zappa berlin'de büyük bir stadyumda konser verecektir. konser vakti gelir, stadyum ağzına kadar dolu zappa'yı beklemektedir. ancak zappa bir türlü sahnede görünmez. yarım saat geçer, bir saat geçer, bir buçuk saat olur, yok, yok, yok... artık seyirciler homurdanmaya başlamışlardır. derken konser saatinden yaklaşık iki saat sonra zappa ağır adımlarla sahneye çıkar. mikrofonun başına geçer ve nazi selamı vererek var gücüyle bir "heil hitler" çeker. kızgın alman seyirciler bir anda şaşkına dönerler, stadyum aniden sessizliğe gömülür.

    zappa biraz bekler, ve nazi selamıyla tekrar "heil hitler" diye bağırır. seyirciler nasıl tepki vereceklerini bilemez halde bocalarlar, sadece içlerinden bir kaç kişi "heil hitler" diye cevap verir. zappa istifini bozmadan üçüncü kez "heil hitler" der, ancak bu kez seyirciler biraz daha hazırlıklıdır, stadyumun yarısından aynı karşılık gelir. ve nihayet zappa dördüncü kez "heil hitler" diye bağırdığında, artık tüm stadyum "heil hitler" diye gürlemektedir.

    zappa bir an durur, sonra seyircilere "anlaşılan siz daha akıllanmamışsınız" der ve sahneyi bir daha dönmemek üzere terk eder...*
  • "why does it hurt when i pee?" (işerken şeyim niye sızlıyo?) şarkısıyla yıllarca inleyip, göz göre göre prostat kanserinden ölen şarkıcı.
  • "bir biranız ya da havalimanınız olmadan bir ülke olamazsınız. herhangi bir futbol takımınız ya da nükleer silahınız varsa, bunlar da size yardımcı olacaktır. ama en azından bir biraya gereksiniminiz vardır" diyen şahsiyet
  • almanya daki bir konserinde seyircilere zorla heil hitler dedirtmi$, sonra da sizin gibi nazi piclerine konser falan vermem diyerek sahneyi terketmi$ olan ustad.
  • bu usta ile ilgili enteresan bir anım vardır.

    öldügü günün sabahı evde telefon çalar ben daha 4-5 yaşlarındayken. arayan kimdir bilmiyorum ama zappayla alakalı biri degildir. babam gelir kim aradı? der. ben de zappa aradı ölmüş derim. gülüp geçilir. bi kaç gün içinde olayın gerçek oldugu anlaşılır ve hala bir soru işaretidir. nasıl oldu çözemedik.

    ayrıca,
    salak bir gazetecinin kendisine "saçınızın uzun olması sizi kadın gibi yapmıyor mu?" sorusuna, "tahta bacağının olması seni masa yapmıyor mu?" diye karşılık vermiş kişidir. özlüyoruz.
  • zappayı mükemmel deha yapan yaptığı müziğin niteliği değil, yaptığı müzikle dinleyen arasında determinist bir bağ kurmamasıdır. misal pink floyd dinlerken tribe girmeniz duygulanmanız olasıdır. pink floyd dinleyenin tribe girmesini isteyerek besteler yapmıştır. oysa frank zappa parçalarını dinlerken özgürsünüzdür. ister tribe girin, ister dans edin ister hüzünlenin ister eğlenin. aynı frank zappa parçasını dinleyen iki insanın duyguları aynı olmayacaktır. bence bu adamı deha yapan budur. dinleyenini özgür bırakmıştır. yüze yakın albümüne rağmen akılda kalan hiçbir parçası yoktur. buna rağmen zappa unutulmazdır. ve nedeni de kendi müziğini bir kalıba sokmamasıdır.

    zappa bunu kendi sözleriyle açıklamış zaten.
    talking about music is dancing about architecture.

    yeah!
  • verdigi roportajlarin birinde gelecegin muziginin videolardan ve yapay seslerden olusacagini, kendi gibi muzik yapan ve seks idolu olmayan sanatcilarin bu donusum karsisinda pek sanslarinin olmadigini soylemis insan. olumunden 20 yil sonra bugun muzik piyasasinin geldigi nokta ortada.
  • zappa efsanesinin başlangıcı kısa şöyle olur:

    zappa ilk başlarda davul çalmak istiyordu. iki baget edindi ve ailesi artık dayanamayıp ona trampet alana kadar mobilyalara vurmaya devam etti. o zaman kadar hiç r&b dinlememişti, orkestra müziğine ilgi duyuyordu. ama ilk kez r&b dinlediğinde bu müziği yapan bir grupta yer almak istediğine karar verdi ve grup kurmak için para biriktirmeye başladı.

    kendi söylemiyle "o zamanların solo enstrümanı gitar değil saksafondu." ama zappa gitarın potansiyelini farketti ve 18 yaşında davuldan vaz geçip kendine 1.5 dolarlık bir gitar aldı. telleri çok yüksek olan gitar yüzünden akor basamasa da bu solo çalışmasına engel değildi. hepimizin yaptığı gibi o da bir süre dandik ergen şarkılarının sololarını çaldı. akor basmayı ise bundan ancak bir yıl sonrasında öğrenmeye başlayacaktı.

    zappa ilk grubunu (blackouts) lisede (antelope valley high school), henüz gitara başlamadan önce kurmuştu. yaşadığı kasabanın ilk kez r&b ile tanışması, 1954'te buraya konsere gelen birkaç grup sayesinde olmuştu ama bu gruplarla birlikte gelen eroin satıcıları halkı oldukça korkutmuştu. bunun yanında o zamanlar polis bile gençlerden korkuyordu çünkü her yerde çete savaşları sürmekteydi. böyle bir dönemde şehre taşınan zappa kurduğu grupla 10 şarkılık bir repertuar oluşturdu. grubu tek destekleyen, kasabanın dışındaki sun village isimli siyahi yerleşiminde yaşayan insanlar oldu. ama burada verdikleri, siyahi insanların danslarla eşlik ettikleri konserler kasabalının hiç hoşuna gitmiyordu. bir konser öncesi zappa serseilik yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve geceyi kodeste geçirdi.

    bu gruptayken tanışan captain beefheart ve zappa, okul sonrası birlikte takılmaya, her gün sabahlara kadar birlikte müzik dinlemeye ve okulu asmaya başladılar. aynı şarkıları o kadar çok dinlediler ki artık gitar sololarını ağızlarıyla da olsa çalabiliyorlardı. bunun yanında vakitlerini, hangi sanatçının kaç albümü var, son albümü hangisi, şarkıyı kim yazdı gibi sorularla sınav yaparak geçiriyorlardı.

    zappa o dönemdeki şartları şöyle anlatır:

    "artık gençler her şeye daha kolay sahip oluyor. o zamanlar arabanın anahtarları için babanızla birlikte çalışmanız gerekirdi. şimdi ise babanızda araba istiyorsunuz ve "hangisi?" diye soruyor. o zamanlar dışarı çıkmak için zar zor izin alırdınız ve gece yarısı evde olmanız söylenirdi. ve olurdunuz. bugün kimse size kaçta eve geleceğinizi söylemiyor, çünkü geri gelmemenizden korkuyor. asit kullanabilir, bir rock grubuna katılabilirsiniz. eskiden bunu yapmak için evden kaçmanız gerekirdi. şimdi her zaman size göz kulak olan yaşça daha büyük birine sahipsiniz. o zamanlar evden çıkmak tehlikeliydi. sizden yaşça büyük insanlar, arkadaşlarınızdan daha tehlikeliydi."

    derken bir gün jimmy carl black, karnını doyurabilmek için zillerini rehin bırakmak üzere girdiği rehincide roy estrada ile karşılaşır. orada konuşmaya başlayan ikili soul giants'ı kurar. ray collins'in de katılımıyla bir klupte çalmaya başlayan grup, ray'in gitaristle tartışması sonucu gitaristsiz kalır ve zappa'yı arar.

    gecede adam başı 0 ile 7 dolar kazanan ekip geçim derdine düşer. yeterince uzun süre bir arada kalırlarsa eninde sonunda para kazanmaya ve albüm yapmaya başlayacaklarını düşünürler. ancak o zamanlar etkin olan ingiliz akımı işleri olumsuz etkiler. mekanlar the beatles, the rolling stones tarzı müzik yapan grupları işe almaktadır. oysa zappa ve arkadaşları bu akımla kıyaslandığında oldukça garip bir müzik yapıyorlardı ve sürekli kovulup başka bir yerde iş aramaya başlıyorlardı. sonunda isimlerini mothers olarak değiştirip ilk çalıştıkları bara yeniden girdiler.

    uzun süre barlarda çaldıktan sonra bir menajere ihtiyaçları olduğunu düşündüler. mark cheka, gruba mondo hollywood'un yönetmeni robert carl cohen'in verdiği partide iş ayarladı. orada bulunan herb cohen -grubun yaptığı müzikten hiç anlamasa da- ekibin ticari potansiyeli olduğunu düşündü ve birlikte çalışmaya başladılar.

    herb, ekibin hollywood'da bir turne için seçmelere girmesini sağladı. grup 6-7 ay önce aynı seçmelere katılmış ancak saçlarının yeterince uzun olmaması sebebiyle geri çevrilmişti (o zamanlar imaj her şeydi). bu tecrübeden hareketle zappa ve arkadaşları mor gömlek ve siyah şapkalarla kendilerine bir imaj oluşturdu ve bu imajı satmayı başardı. 4 haftalık bir sözleşmeyle grup ilk çıkışını yapmaya hazırlanıyordu. bu turnenin ardından whisky'de çalma fırsatını yakaladılar.

    ekip buarada mgm'nin ilgisini çekti ve kayda girdiler. kaydın ilk gününde yemek yiyecek paraları dahi yoktu. zappa, "eğer jesse kay bize 10 dolar vermeseydi açlıktan bayılacaktık" diye anlatır. 10 dolar ile karnını doyuran ekip o gün altı şarkı kaydetti ve olaylar gelişti.
  • babamların zamanının rock starı.

    halamın aktardığına göre;

    "70'lerde daha aklı bir karış havada bir delikanlı iken, burhaniye sahiline (ören'e) inerek elinde gitarla zappa mıdır zuppa mıdır nedir, işte onun şarkılarını çalardı baban. az dedeni durdurmadım, dövmesin babanı da çocuğun gururu incinmesin diye. bir baktık saç uzatıyor bizimkisi; deden de bir kızmıştı, bastonuyla kovalamıştı. sonra evlendirdik babanı bir de bankaya soktuk, işini de tutunca kurtuldu o şeylerden"

    dedem de bu arada çanakkale gazisi, savaştan memlekete sağ salim dönebilen çok az kişiden biri. sağ salim dediysem, bir ayağını kaybetmiş ve topal kalmış. zaten savaşta osmanlı yenilip, silahlar teslim edilecek diye emir gelince; "silah namustur, ben silahımı da vermem, vatanımı da" deyip kuvayi milliye çetelerine katılmış. düzenli ordu kurulana kadar da ayvalık ve edremit'teki yunan karargahlarını arkadaşlarıyla birlikte sabote etmişler. sonra da düzenli orduya katılıp bir gazilik de istiklal harbi'nden almış. istiklal madalyası haricinde de devletin sunduğu hiçbir ayrıcalığı istememiş (maaş, emeklilik vs.). burhaniye'de semerci h.f. efendi deyince tanırlar eskiler. maaş verileceği vakit devletin memuru gelince, "oğlum biz para için değil, namusumuz için savaştık, vatanımız için dövüştük" demiş. eh böyle adamın böyle oğlu olunca da zavallı ne yapsın bastonla kovalamış. acaba torununu görseydi ne derdi, on yıl öncesine kadar çok merak ediyorum. saçlar uzun, sakal bıyık karışmış, kulakta dire straits cd'sinin olduğu discman. iyiki görmemiş. üzülürdü adamcağız, kendinden sonraki kuşağın böyle olduğuna.

    eh zappa hayranı babanın oğlu mark knopfler'dan başka da ne dinlerdi ki;
hesabın var mı? giriş yap