• japonya'nın fukuşima vilayetinde bulunan iki nükleer tesis.

    11 mart 2011 sendai depreminde hasar gördü, soğutma sistemleri bozuldu.

    tesisin 1 numaralı reaktöründeki sıcaklık artıyor, suyun kullanıldığı soğutma sistemindeki su kaybı artıyor, basınç artıyor.

    japon başbakana göre radyasyon seviyeleri standart seviyelerin 8 kat üzerine, japon haber ajansı kyodo'ya göre ise 1000 kat üzerine çıkmış. basıncı azaltmak için radyoaktif buhar bırakılacak atmosfere. (güya zararsız diyorlar ama bariz yalan. ancak şunu diyebiliriz, reaktörün patlamasından ziyade az buçuk radyoaktif buhar salalım, büyük kaybı önlemek için küçük kaybı göze alalım diyorlar sanırsam)

    japonya'nın yardım talebi üzerine abd soğutma sistemi parçalarını japonya'ya getiriyordu. şu saatlerde getirmiş olabilir. ancak böyle bir şeyin uyum zırtpırtlarından ziyade ne kadar zamanda install edileceği de ayrı bir sorun.

    edit3: reaktör maalesef kötü durumda. ancak su kısmı işin failsafe boyutu, bu failsafe tamamen buharlaşınca yakıt çubukları açığa çıkıyor ve ısınmaya başlıyor. 1093 sant. dereceye kadar çıkınca sıcaklık, bu çubuklar zarar görüp erimeye başlıyor ve içersindeki radyo aktif maddeler soğutucuya sızıyor. burada da problem yok.

    problem bir sonraki aşamada. 4-8 santimetrelik beton duvarların da zarar görmesi ve sızıntının buranın dışına çıkması gerekiyor radyoaktif maddenin açığa çıkması için.
    (bkz: three mile island)'daki reaktörde meydana gelen kazada son aşamaya gelinmeden tesisteki mühendislerin çabaları başarılı olmuş ve radyoaktif sızıntı önlenmişti.

    tüm bu aşamalar birkaç gün sürüyor. yakıt çubuğunun zarar görmesi de suyun 8 saat boyunca kaynamasından sonra başlıyor. hepsi birer süreç.

    edit1:

    3 kilometrelik güvenlik kordonu vardı tesisin çevresinde. bu bölgede bulunan 2800 kişi tahliye edilmişti.

    2 saat önce, bu kordonun 3'ten 10 kilometreye çıkarılma kararı alındı. yani tahliyeler artacak demek bu.

    söz konusu tesis, aslında iki farklı büyük tesis. 1 numaralı tesisin içinde 6 tane ayrı nükleer reaktör var. ikinci tesiste ise 4 tane reaktör var.

    gündüz bahsi geçen sorun, 1 numaralı tesis kaynaklıydı. ancak daha sonra bu sorun 2. fasilitede de kendini gösterdi ve buradaki 3 reaktörün soğutmasıyla ilgili de yeni problemler ortaya çıktı.

    şu an asıl tehdit, gündüzki ilk tesis değil(ki o da tehdit), 2. tesis diyebileceğimiz yerde (aralarındaki mesafe 11km http://twitpic.com/48lut0/full)

    edit2: ayrım yapabilmeniz için:
    http://en.wikipedia.org/…hima_i_nuclear_power_plant
    http://en.wikipedia.org/…ima_ii_nuclear_power_plant

    şirketin basın duyuruları:
    http://www.tepco.co.jp/en/index-e.html
  • nükleer enerjinin ne kadar temiz bir enerji olduğunu bilmeyenlerin fütursuzca eleştirmesine vesile olmuştur.

    enerji için kullanabileceğin birkaç seçenek var:

    fosil yakıtlar: pahalı, ithal, araplara bağımlı, atmosferin ebesine atlayan cinsten. kansere yol açtığı misaller için (bkz: yatağan) .

    doğal gaz: dışa bağımlılık yaratan, memleketin şu anda -sanırım- takribi %60'lık tüketimini karşılayan kaynak. adamlar vanaları kapattığı anda ancak nefesinle ısınırsın.

    rüzgar : stabil değil, iletim hatlarına zarar verebilecek cinsten iniş çıkışlar sergileyebilen bir üretim tarzı. bütün tüketimi karşılamasını bırakın, %10'u karşılamaz.

    su ("hes"ler) : doğanın anasını belleyen, akarsuların yatağını değiştirip bir coğrafyanın iklimiyle, canlıların kaderiyle oynayan, toplasanız 50 yıl bile ömrü olmayan üretim şekli. en iyisi bile nükleerle yarışamaz. temel enerji kaynağı olamaz.

    nükleer enerji ise bunlar arasında "en fazla" enerjiyi en az zararla üreten, ancak taşak geçmeye gelmeyen bir enerji türü. adamakıllı üretildiğinde, kullanıldığında ne çevreye zararı var ne de insana. peki neden eleştiriliyor? çok basit bir cevabı var. yaptırmazlar kardeşim. bak iran'a, kurdu santralini, zaten gazı da var petrolü de, enerji ihraç eden konuma erişti ve şimdi dünyaya kafa tutabiliyor. bu enerjiyi kötüleyen greenpeace vs. kurumsallaşmış ( paraya bağımlı hale gelip düzenin bir parçası olmuş) tarzı oluşumlar neden almanya, fransa gibi ülkelere tek kelime etmiyorlar? oysaki bu adamlar yıllardır bu teknolojiyi kullanıyor. neden?

    eskiden ticaret yolları kimin topraklarından geçiyorduysa, alemin kralı oydu. bugün ise enerjiye kim sahipse mevcut düzene o hükmeder. nükleer enerji de bunun anahtarıdır. adamların uçak gemisi nükleer enerjiyle yürüyor yahu, siz hala kabuğunuzun içinden ara sıra kafanızı çıkarıp bok atıyorsunuz. 8,9 şiddetindeki depreme bile dayanmış ancak tsunami nedeniyle olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalınmışken, olayın nükleer enerjiye bok atma girişimine dönmesi tam bir mal bulmuş mağribi edasıdır. konuşulması gereken, bu vahim olayın en az zararla nasıl atlatılacağı ve kendi milletimden daha çok saygı duyduğum japonların bu zararlarını nasıl telafi edeceğidir.

    geçmiş olsun, umarım dünyanın milli gururuna en düşkün ve en çalışkan milleti bu doğa olayının yaralarını da en kısa sürede saracaktır.

    biip: ne paranoyası, ne kemalizmi? kurgularınızı başka entrilere saklayınız. yanlış bilgi varsa, -desteksiz olmaması kaydıyla- mesaj atın düzelteyim. bak bu olanağı da veriyorum sana.
  • teknolojik gelişmenin bir müridi olarak (sevdim bunu hacı), arızası yüzünden başta santral çalışanları ve zarar görecek herkes için sözüm ona yeşil duyarlılığa sahip insanlardan çok daha fazla endişelendiğim tesislerdir. şimdi sevgili arkadaşım bilim ve teknoloji kümülatiftir birikimseldir. inşallah kimsenin başına gelmez ama insanların radyoterapi görmeleri gerekiyor, radyolojik tanı yöntemlerinin kullanılması gerekiyor, doğayı skertiyorsunuz dediğin bilim insanları olmasa bu olanaklardan mahrum kalacaksın. aynı lisans eğitimini almış nükleer mühendislerden bir kısmı o santralleri geliştirirken bir kısmı da kullanmak zorunda olduğumuz radyotıp tekniklerini, cihazlarını (doktorlarla birlikte tabi) geliştiriyor. bugün o klavyedeki tuşlara basarak sözlüğe yolladığın her entryde newton'dan maxwell'e, adre-marie ampere'den nikola tesla'ya heinrich hertz' den michael faraday'a kadar daha başka kimbilir kimlerin hakkı vardır. kümülatif bilgimiz uçakları daha güvenli yaptı, ortalama insan ömrünü 40 tan 75'e çıkardı, yeşil devrimi yarattı.

    ha derin ekolojiye inanırsın, bungalowlarda yaşarsın, kullandığın ekmeği kendin üretirsin, kesmek için obsidyen kullanırsın gıkımı çıkarmam. ya da teknoloji kullanırsın ama dersin ki günümüz nükleer teknolojisi yeterince olgun değil, atık sorununun halledilmesi gerekiyor camlaştırma'nın falan sorunları var deneysel reaktörlerle takılalım olgunlaştıralım dersin haklısın birader derim. ama hem ipad ile tuvalette sıçarken entry gireyim hem de nükleer teknolojiye kökten karşıyım dersen komik olursun usta.
  • bir anda butun memleketin nukleer santral muhendisi olmasini saglamistir.

    2 hafta once iluzyon ustasiydik, simdi nukleer santral falan. hayat cok ilginc be sozluk.
  • japonları "deprem-volkan-bora-tsunami riski" taşıyan bir sahada göz göre göre nükleer santral inşa ettiği için ahmaklıkla suçlayan arkadaşların akşamları işten eve dönerken belediye otobüsüne binebilmesine şaşırıyorum. hırsızlık, bıçaklanma, saldırıya uğrama, otobüsün kaza yapması gibi onlarca riskle karşı karşıyayken nasıl oluyor da o otobüse binebiliyorsunuz? canınızı yolda mı buldunuz arkadaşım?

    hele bir de özel otomobiliyle yola çıkanlar var ki eyvah eyvah... akıl mantık işi değil yaptıkları. ya karşı yönden gelen 34 plakalı bir kamyonla çarpışmak durumunda kalırlarsa? lastikleri patlar ve yoldan çıkarlarsa? aydınlatma direkleri üstlerine devrilir veya araçlarında taşımakta oldukları onlarca litre yakıt alev alır veya havaya uçarsa...

    ama bakın yapıyoruz değil mi bu saydıklarımızı? bunları güvenli bir şekilde yapabilmek için de onbinlerce mühendis, zihin güçlerini sonuna kadar kullanarak "hayatı güvenilir ve güvenli hale getirmeye" uğraşıyorlar.

    madem amish olacaktınız, ne işiniz var internette?
  • yerin altina yapilmasi yogun sismik faaliyet barindiran bir bolge icin hayalden ibaret olan santraller. dusunun, adamlar tam ana govdeyi oturtuyorlar, cat bir deprem. ne oldu ? calisma alani coktu, onlarca japon isci, muhendis ceset :( gecmis olsun.

    onlarca kez belirtilmistir, bu santraller sismik aktivitelere dayanikli insaa edilmistir. lakin 8.9m bir sismik aktivitenin boyutunun ne kadar hayvani oldugunu idrak etmek gerekmektedir. kisacasi, japonlar belirli bir seviyeye kadar dayanabilecek kapasitede insaa etmislerdir bu tesisleri.

    adalarda isiksizim modunda yapilmasi ise isbu santrale ulasilamayacak durumlarda al kirdin al kirdin etkisi yaratir. adamlar "abi gidemiyoruz o adaya patlayacak artik yapacak birsey yok" deseler, bu sefer de niye anakaraya yapmadilar yaaeaaaeea dersiniz.

    her yerde diyorum, o kadar muhendis bilmeyecek, bizim her boku bilen turk insanimiz en iyisini bilecek. hedef jupiter hatta !
  • alevler yükseldiğine dair ajanslardan son dakika haberleri geçilmekte. bunun dışında tek bilinen ortada muazzam bir bilgi kirliliği olduğu ve türkiye nüfusunun elle tutulur bir kısmının, massachusetts institute of technology'de nuclear science and engineering okuduğudur.
  • şu an tokyo'da bulunan bir insan olarak bildireceklerimden başlıcaları; havalanın ortalamaya göre bulutlu ve güzel olduğu, insanların işlerinde güçlerinde normal hayatlarına devam ettiği, trafiğin normal akışında olduğu... fukuşima nükleer tesisleriyle ilgili tek kaygının olayın gelişiminde olduğu, kimsenin başlangıçta büyük bir karanlık vardı demediği... bir de kurtarma çalışmalarındaki işçilerin hayatı, içinde bulundukları durum insanın içini cızlatan... mevzunun göbeğinde bu kadar sakinlik, canım ülkemin biricik sözlüğünde bu kadar gerginlik... aklımı başımdan aldın sözlük!
  • her tasarim olabilecek en kotu sart (worst possible situation veya design case) dusunulerek yapilir, bir de ustune bir guvenlik orani eklenir (factor of safety). mesele, "olabilecek en kotu sart"'in tanimidir. ornegin bir reaktor tasarlarken, o bolgeki gelmis gecmis sismik data incelenir ve "hadi diyelim ki oldu" diye o bolgede daha once olmus en kuvvetli deprem "olabilecek en kotu sart" secilir. daha sonra da bu sart icin yapilan hesaplamalar uzerine "factor of safety" eklenir. ornegin daha once olan en buyuk depreme dayanikli duvar kalinligi 1 metre hesaplanmissa, o duvar 1.5 veya 2 metre kalinliginda yapilir. nukleer endustrisinin standardlari diger butun endustrilerden daha sikidir. bir cok muhendislik alaninda factor of safety (1.2-1.5) arasinda degisirken, nukleerde bildigim kadari ile 2-3 gibi oranlar kullaniliyor.
    fukusima'da da muhtemelen bu tarz bir dizayn yapildi fakat olan deprem gecmistekilere gore oyle gucluydu ki butun hesaplar ters kosede kaldi. peki bunun sonucunda ne olacak? muhtemelen nukleer standardlari tekrar gozden gecirilecek ve factor of safety daha da arttirilacak. yani sayet turkiye'ye nukleer tesis yapilirsa (ve insallah nukleer standardlardan sorumlu kurulus dunyadaki gelismeleri takip edip standardlari endustri geneline endekslerse ve butun kontroller gerektigi gibi yapilirsa bu tarz bir kaza sansi oldukca azalacaktir.
    muhendisligin en buyuk ikilemlerinden birisi (guvenlik-masraf) ikilemidir. yoksa trafik kazalarindan kimse olmeyebilir. yaparsin tank gibi arabalar, millet carpisan araba gibi, birbirine carpa carpa gider.
    bu vesile ile bir mit'e de dokundurmak istiyorum: millet eski romadan kalan su kemerlerine bakar "vay be su muhendislige bak" diye muhendisligi over. halbuki o kemerler kotu muhendisliktir. cunku hizmet sureleri binlerce sure once dolmasina ragmen hala duruyorlar ama ne pahasina: yapimlarinda calisan (ve olen) binlerce insan, harcanan onca tas ve zaman pahasina. eh o insanlarin pek maliyeti yokmus tabii, koleler bedava.

    edit: yonur uyardi: "statik durumlarda bile yük altında çalışan malzemelerde 2-3 seçilir güvenlik katsayısı. dinamik yüklerin için ise 5-6 ya kadar çıkabilir birleşik gerilmeler için konuşuyorum." benim calistigim sistemlerde (yuksek basinc- statik) 1.2-1.3 kullaniyoruz, diger tasarimlarda daha siki guvenlik katsayisi kullaniliyor olabilir. fakat calistigim sirketin nukleer bolumu de var ve onlarin tasarim standardlari diger butun tasarim standardlarindan farkli. egitimlere gittigimiz zaman "nukleer" ve "digerleri" diye ayrilir tasarim egitimleri. yukaridaki aciklamanin ozu buydu.
  • fuku=mutluluk
    shima=ada

    ve hep mutluluk adasi olacak orasi!

    fuku'yu f*ck you olarak algilayan saygisizlar, anlamsiz espri anlayisinizla, kisilik bozuklugunuzla insanlara hakaret etmeyin!

    orada hayatini vermeyi goze alip canini disine takip calisanlar her gece kabusunuz olsun!
hesabın var mı? giriş yap