• yaptıkları ibneliktir.

    edit: başlık başa kalmış 6 sene sonra gördüm.
  • kinsey bir topluluk içerisinde nüfusun yüzde onunun eşcinsel olduğunu söyler. buna göre:

    istanbul'un nüfusu: 14 milyon
    20-80 yaş arası insan sayısı: 9 milyon
    eşcinsel sayısı (gey + lezbiyen): 900 bin
    gey sayısı: 450 bin.

    amsterdam nüfusu: 800 bin
    amsterdam erkek nüfusu: 400 bin

    arkadaş, istanbul'da aktif seks hayatı devam eden eşcinsel erkek sayısı, amsterdam'daki beşiktekinden ölüm döşeğindekine, heterosundan eşcinseline kısaca büllüğü olan bireylerin tamamından daha fazla.

    istanbul'daki 450 bin eşcinsel erkeğin büyük bir kısmı evli barklı, çoluk çocuk sahibi adamlar. bu adamların ikili bir hayat sürüyor olmalarını, uzun uzun heteroseksizm, homofobi ve toplumsal baskılarla açıklayabiliriz.

    ama biz kinsey'e kulak vermeye devam edelim. kinsey der ki, toplumların yüzde onu heteroseksüel, geri kalan yüzde sekseni biseksüeldir.

    yağni aslında kinsey'e göre istanbul'da aktif seks yaşında olan heteroseksüel erkek sayısı da hepi topu 450 bindir. geri kalan seks yapmaya hazır 3,6 milyon erkeğin biseksüel olması lazım.

    arkadaş, istanbul'da elini sallasan heteroya çarpıyor. heeeeeerkes hetero amq. bu memleketin biseksüelleri nerde layn!

    entarimi muhteşem eşik ile bitiriyorum:

    (bkz: beckham gelse sikişmez misin)
  • (bkz: seviştikten sonra bana sarıl diyen erkek)

    tam da dün açılmış olan bu başlıkla alakalı olan konudur.

    şefkat dürtüsü evrimin canlılara bahşettiği bir hediyedir. bir batında doğan yavru sayısı azaldıkça, yavruların hayatta tutuluyor olması önem kazanır. ancak doğan her yavrunun hayatta tutulmasının bir maliyeti vardır. bu maliyet, bazen sürü tarafından ortak karşılanır. sürünün her bir fertinin gönüllü ebeveynlik yapmasını sağlayan dürtünün ismi şefkattir.

    türün devamını sağlayan sağlayan şefkat, aynı zamanda sürünün fertlerini şefkate karşı da bağımlı hale getirir. nitekim fiziksel temas, şefkat ve bağışıklık sistemi arasında sıkı bir bağ vardır.

    ancak insanlar sosyal varlıklardır ve yarattığımız ş kurmaca dünyada cinsiyet rolü denilen bir şey var. bu cinsiyet rolü içerisinde, bir erkeğin kadından şefkat talep ediliyor olması hoş karşılanmıyor. nitekim yukarıdaki başlıkta, şefkat isteyen erkeğin ılık olduğu, vurdurmaya hazır olduğu ve en kısa süre içerisinde karısının götüne tekme basacağı konusunda bir fikir birliği var.

    bu kurgu doğamıza terstir. bu anormallik, erkeklerin ortalama yaşam süresinin daha kısa olması şeklinde de istatistiklere yansır. (şefkat ve genel sağlık durumu (well being) arasındaki ilişkiden dolayı)

    kadınlardan şefkat talep etmeyen erkekler, bunu hem cinslerinden talep ederler. bu talep çoğunlukla erkek dayanışması adı ile örgütlenir ve kurallara bağlanır. bunun en güzel örneği, cuma namazı sonrasında cemaatin birbirinin sırtını sıvazlamasıdır.

    ama bazen erkekler, kuralların dışına çıkarlar. daha doğrudan yollarla bu şefkati talep ederler. ancak her erkekten değil, dikkatiniz çekerim belirli erkeklerden. farkında olmasanız bile bu belirli erkeklerin ortak bir özelliği var: eşcinsel olmaları.

    çok kaba bir örnekle açıklayalım:

    -harun abi sırtımı yoğursana. onca masöre gittim, hiçkimse senin gibi yoğurmuyor.

    çok doğaldır ki hiçbir masör harun abi gibi olamaz. çünkü harun abi aşkla yoğuruyor.

    ama harun abinin de canı can. harun abi yürüdüğü zaman da "harun abi bana da mı lo lo" dememek lazım.

    toparlayacak olursak,

    1) şu taciz çıtasını belirlemek lazım. minibüste adamın götüne ellemek tacizdir. kim yaparsa yapsın doğru değildir. ama kur yapmak taciz değildir.

    2) bir adam mütemadiyen eşcinsellerin kendisine asıldığını iddia ediyorsa ve bundan rahatsız olduğunu belirtiyorsa, dönüp kendine bakması gerekir. muhtemelen, farkında olmadan, belirli erkekleri seçiyor ve bunlardan şefkat talep ediyordur.

    dikkatinizi çekerim, kimseyi gizli ibnelik ile itham etmiyorum. bağzı heteroseksüel adamların, etrafındaki eşcinsel erkeklerin şefkat duygularını sömüren fırsatçılar olduğunu söylüyorum.

    eşcinsel örgütlerin sürekli olarak tekrarladıkları bir slogan vardır:

    `eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecek`

    ben bu sözü tamamen kendime yontarak kullanıyorum. senin karın ile yaşayacağın ilişkinin cinsiyet rollerinden azade bir şekilde, duygusal ve fiziksel olarak gerçekten tatmin edici olmasını, inan senden çok ben istiyorum.

    neden biliyor musun?

    yarrağımın kurma kolu dükkanın önünün kapatıyorsun. sen şöyle kenara çekil ki partnerini fiziksel ve duygusal olarak tatmin etmeye hazır diğer erkeklere ulaşabileyim.

    şimdi git sırtını karına çiğnet!
  • heteroseksueller de gaylere asiliyor olabilirler; mesela asildiginiz bir kizin lezbiyen olma ihtimalini hic dusundunuz mu simdiye kadar be hey erkek milleti? herkes herkese yazabilir; ama asilip rahatsiz etmek ile cinsel kimligin ne alakasi var? taciz tacizdir nereden gelirse gelsim. ama oyle bir erkek bir erkeye yazildi diye de kiyameti koparmayin; sansini dener insanlar; olmazsa alir sapkasini ceker gider delikanli gibi.
  • başımdan geçen bir olaydan yola çıkarak dile getirmek istedigim rahatsızlıktır.

    ögrencilik zamanlarımda bir gün dolmuş beklerken, bir adam sürekli dik dik durakta bana bakmaktaydı. akabinde dolmuşa bindim, ve o arkadaşta arkamdan bindi ve yanıma oturdu. yaklaşık bir 30 35 dakika yol gittik ve ben evimin yakınında dolmuştan indim, akabinde bu arkadaşta indi. tabi ben duruma hafiften işkillendim ancak benim düşüncülerim daha çok gaspa ugramak ve paramın çalınması üzerineydi. akabinde bu arkadaş arkamdan gelip beni durdurdu. ben de ne oluyor , neden takip ediyorsun falan diye atarlandım. sonra kendisi ' sana sakso çekebilir miyim, üstüne para da veririm ' gibi bir talepte bulundu. ben de akabinde gayet sakin bir şekilde, ilgilenmedigimi söyleyip, teşekkür ederek yoluma devam ettim. sonra tekrar seslendi, işte bu kısım tacize gircekti ki daha daha sinirlenerek ne var diye sordum. kendisi bir yer ismi söyleyerek oraya nasıl gidecegini sordu. yolu tarif ettim ve akabinde ayrıldık.

    şimdi düşündüm de bütün karılar keşke benim gibi olsa lan. ki bu durumda gayet rahat ne diyorsun lan sen amına kodumunun cocugu ipne miyim lan ben falan diye de çıkışabilirdim ki adamdan çok daha iri biriydim. böyle durumlarda eşcinsel arkadaşa çıkışmadan sakin bir şekilde rahatsızlıgınızı dile getiriniz. emin olun daha sorunsuz bir şekilde durumu çözüceksiniz.
  • hoşlanmadığınız birinin size asılması ne kadar rahatsız ediciyse o kadar rahatsız edicidir, öyle olmalıdır daha doğrusu. bir gay'in bana asılması (ki çok kere olmuş bir olay), ilgi duymadığım bir kızın bana asılmasından daha "rahatsız edici" gelmiyor bana, belki de en ufak durumda errrrrrkekliğimi tehdit altında hissedecek kadar güvensiz ve kompleksli olmadığımdan.

    asılmadır, flört etmedir, niye bu kadar ciddiye alınıyor bunlar ve heteroseksüel erkekler bunlardan neden bu kadar korkuyor ve kendilerini saldırı altında ve hakarete uğramış hissediyorlar anlayamıyorum. yani anlıyorum tabi de işte... şakayla espriyle savuşturursun (ben böyle yapıyorum), ya da dümdüz hayır dersin geçersin, o hayır'a rağmen devam eden ve dozu artan bir eylem varsa ve olay tacize gidiyorsa zaten bu da yine yapan kişinin cinsiyetinden bağımsız olarak her halukarda rahatsızlık verici. ama bu rahatsızlığın ardında bence tacize uğrama korkusu bile değil (öyle olsa yine iyi), bildiğin "ibne mibne sanırlar lan" korkusu var. vah vah bir insanın başına hayatta gelebilecek en kötü şey de o zaten di mi?
  • şahsen belli bir sınırı aşıp tacize girmediği sürece gayet de hoşuma gidecek durum. ister kadın ister erkek olsun açıkçası birinin beni beğenmesi her zaman çok mutlu eder. ancak sadece yakışıklı olanlar tercihim;)
  • bir müşterim gay. bugüne kadar defalarca alışverişimiz oldu, bazı günler el sıkıştık. hiçbirinde tacizkar bir tutum içinde olmadı, aramızdaki ticari ilişkinin dışına çıkmadı. çıkabilirdi de. eğer başlıktaki kelimeyle ifade edersek, yani "asılsaydı", nazik bir dille heteroseksüel olduğumu söylerdim ve sanki böyle bir şey yaşanmamış gibi devam ederdi ticari ilişkimiz.

    eşcinseller hangi toplumda yaşadıklarının bizden daha fazla farkında. el sıkışırken, konuşurken bile daha dikkatliler. aralarında -her yönelimde olduğu gibi- yapışkan, yılışık tipler de var, ama hiçbir zaman istenmediği halde ısrarla kadınları rahatsız eden hemcinslerim kadar çok sayıda değiller.
hesabın var mı? giriş yap