• hıfzı topuz'un son kitabı. ikilinin arasındaki aşktan çok milli mücadele yıllarını anlatan bir kitap. ama yine de hıfzı topuz romanını sevenler için güzel bir tarihi roman, kütüphaneniz için iyi bir kitap. içinde bir de fotoğraf albümü var. kitabın özellikle son bölümü çok etkileyici. fikriye'nin ölümü aradan yıllar geçmesine rağmen hala bir muamma. kasim ve aralik 2001'de türkiye'de resmi olarak en çok satan kitapti.
  • hıfzı topuzu sevmememe müthis bir sebep olarak gösterebilecegim, tekdüze, hic bir özelligi olmayan, aralarda roman oldugu belli olsun diye "icinden sunlar sunlar geciyordu" tarzında söylemler koyulup sen nerden biliyosun ki dedirten, insanı sinir eden romanımsı kronoloji.
  • karşılıksız sevmenin bir aşkın mutlulukla sonuçlanması için tek başına yeterli olmadığının ispatı. yanlız okurken objektif olarak yazılmadığını hissettirdi bana. hele de üst üste atatürk'ün kadınları ile ilgili kitaplar okuyup, kıyaslama yapmaya kalkarsanız, bazılarının içindekilerin diğerleri ile çeliştiğini görüyorsunuz. yaşanan bir aşk hikayesi ama anlatılan ve hissedilenler ne yazık ki bu aşka ve bu sona yakışmayan bir şekilde dile getirilmiş.
  • taif'te ölüm'deki gereksiz taraflı tutumu nedeniyle kendisinden bir derece soğumama neden olan yazar, bu kitabında ise, her nedense resmi tarih aşılamayı kendine vazife edinerek; ancak sözcü gazetesinde hafta hafta yayımlanabilecek derecede çarpık bir tarihi serüven anlatmış ve bunu yaparken atatürk'e, özenle, iki sayfada bir 'anneciğim' dedirte dedirte bi hâl olmuştur.

    kitaptaki olaylar silsilesinde nasıl oldu da atatürk yıkın heykellerimi şiirini yazmadı, hayretler içerisindeyim doğrusu.
  • aşkı için kendi hayatından vazgeçebilecek kadar tutkulu bir insanın hayatının okunmaya değer olduğunu düşünerek aldığım kitap.
    ancak atatürk ve alkol ilişkisine ilişkin tasvirlerin bayağılığı sebebiyle fikriye'ye ve onun mesajına odaklanamadığım kitap.
    atatürk alkol almayı seviyor olabilir. ben de seviyorum. ancak bu kitap bu bilgiyi tiksindirecek seviyede insanın gözüne sokuyor. buna ne gerek vardı ki.
    kitap atatürk'ü, her gittiği yerde ya da bulunduğu ortamda rakıya ya da alkole koşturan bir karakter olarak yanlış tasvir ediyor. bilgi verme ayrı, kitaptaki rahatsız edici karakter tasfiri ayrı. bu kadar büyük ve önemli bir kişiyi anlatırken daha özenli olmak gerekiyordu.
    keşke atamızın sofrasında bulunup sohbet etme şerefine ulaşabilseydik. bir de fikriye'yi ondan dinleyebilseydik.
  • atatürk hakkında yobazlarin yazdıkları hariç yazılıp yazılabilecek en kötü kitap denebilir. bir kere belli bir yaşın üzeri için çok basit bir kitap olmuş. içinde sayısız yazım hatası var. yeri gelmiş nuri conker bir anda naci conker olmuş, yeri gelmiş zübeyde hanım 14 yaşında evlenip 14 yaşında doğum yapmış... yani o kadar gereksiz bir bilgi kalabalığı var ki okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır... bu, basit bir kitap olmuş çocuklara okutalim desem bu sefer aşırı lüzumsuz alkol vurgusu buna engel olur. yani atatürk kaçak bir şekilde bindiği gemide bile onca derdin içinde rakı soracak adam mı arkadaş? hikayeye bu ve bunun gibi bir sürü şeyin de eklendiğini düşünüyorum. ve ayrıca yazar niye her fırsatta alkol güzellemesi yapmış çözemedim.
hesabın var mı? giriş yap