• everything carries me to you,
    as if everything that exists,
    aromas, light, metals,
    were little boats
    that sail
    toward those isles of yours that wait for me.

    (bkz: if you forget me)
  • "...
    bazı şarkıların yeryüzünden silinmesi gerek
    mutlu olmak için.
    aklım nerede bilmiyorum ama
    kalbim hala bıraktığım yerde.

    bu kadar zaman geçti bak, yıllar ve insanlar geçti.
    hayatımızı geçiyoruz ısmarlama hülyalar uğruna.
    giysiler ve çamaşırlar değişti sonra şarkılar ve çarşaflar.
    fakat ağladığım şarkı hala aynı .
    ne yani insanın kalbi ilerlemiyor mu?
    geride bırakamamış mıyım ben hiçbir şeyi?
    çok kitap okuyunca aşkın adı değişmiyor mu?

    sadece zaman geçiyor ne yazık.
    güneşimi saçlarına rehin etmiş bir sabah gibi
    karanlıkta bekliyorum gençliğimi.

    geri dön demek benim için zor
    ama gidiyorum demek hep kolay geldi biliyorsun.
    biliyorsun bir çocuk sevdim diyeceksin.
    çocuklar ve çiçekler sever yüzünü güneşe dönmeyi.

    ben dönemem.
    tuzaklar yapışmış etime, sana gelemem.
    denizler kadar tuzlu bu ağıt.
    ben hücrelerime kadar günahım.
    artık sana değemem.

    yüzüm bir sırta dönük,
    parmaklarımın ucuna kadar gelen özlemin şarkısını bir omurganın içine akıtıyorum.
    bitti.
    geldim, defalarca senin olmayacağın her tene.
    dokunduğum bütün yaraların irini sırtımda.
    bu şarkıların suçu. hangi yaramız iyileşmiyor ki?

    sıradaki parça sana gelsin;
    noktası noksan intihar notlarımdan
    bir şarkımın olmasını dilerdim,
    dilerdim kendi telkinlerimin bir melodisi olsun.
    olmadı.
    biliyorsun işte yapamadım.

    üstelik seni kırdığım bütün küfürlerden yoruldum.
    geçtim hayatından bir söz gibi.
    saçlarına uğrayıp savrulan bir yel gibi.
    şimdi adımı yuvarlayan ağızlarda aşkı arıyorum.
    döndür beni sanki sıkışmışım
    küçük bir yahudi şiirinin içine.
    döndür beni avunduğum uçurum sevdasından.
    ben seni unutmaya şarkılardan başladım .
    sen de unut beni..." *
  • gülümsüyorum

    sokakta giderken,kendi kendime
    gülümsediğimin farkına vardığım anlarda
    insanların beni deli zannedeceğini düşünüp
    gülümsüyorum...

    (bkz: orhan veli kanık)
  • ne güzel adamlar var
    seven
    özleyen
    bekleyen
    ihanet nedir bilmeyen
    aşık olabilen
    ve bir de kadınlar var
    böylesi adamlara hiç denk gelmeyen.
    (bkz: cemal süreya)
  • muhbir ayın delici gölgesi
    fısıldıyor yüreğime
    sensizliğin anatomisini.
    çıkmaz sokak yalnızlığında
    beklerim seni.
    geceyi yırtar çığlığım
    umudum avcumda.
    hangi yolun vedası bu?
    hiçbir trenin
    varamadığı.
  • yağmura çok teşekkür ederim
    bu gece yalnızca cesedime yağdı

    bana bir şey olursa diye korktum
    seni birkaç saniye düşünürsem;
    düşünürken üşürsem diye korktum
    oturup siyah portakallar yedim
    oturup korkunç kitaplar okudum
    içimde bir sıkıntı gibi cinayet
    içimde bir sığıntı gibi telaş
    içimde felaket gibi bir merak
    hislerimin uzağına düştüm, şimdi çok üzgünüm
    şimdi çocukluğumun uzağına da düştüm
    daha da düşersem diye korktum
    seni birkaç saniye düşünürsem;
    ay kıvrılırsa diye
    kan kıvranırsa diye
    can sıçrarsa ölürken bir yerlere,
    daha da ölürsem diye korktum
    seni birkaç saniye düşünürsem;
    sessem, sersem bir heceysem eğer
    seni bir kelime edersem diye korktum
    seni kötü bir cümlede kullanırsam
    adını söylerken takılırsam, yalnış telaffuz edersem
    böyle bir günah işlersem
    tanrı affeder diye korktum

    yağmura çok teşekkür ederim
    bu gece yalnızca bu şiire yağdı

    sağol aşkım
    sağol kırık kolum, kesik bileğim, kırık yüzüm,
    kesik geleceğim, kırık sonsuzluğum

    her şeye rağmen
    yağmura bulanmış, güzel bir yazdı
    küçük iskender
  • güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
    dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

    dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
    kürdistan'da ve muş-tatvan yolunda bir yer kanar

    muş - tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
    eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

    sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
    portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

    bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
    padişahlar ve muşlar kanar, darülbedayiler kanar

    muş - tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
    orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

    el ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen
    benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar

    turgut uyar-yokuş yol'a
  • kanın ateşin ve seslerin böyle cömertçe kullanıldığı
    böyle sorumsuzca kullanıldığı bir dönemde
    herkesin şimdilik hakkı vardır hüzünlenmeye

    (bkz: turgut uyar)
  • yalnızlığa kelimeler
    kapıyı kapatınca yalnızlaşıyor insan.
    her şey yine yerli yerinde!
    kitaplar, koltuklar, sandalye, saksıdaki çiçek...
    hala duruyor bardağın dibinde iki yudum çay tortusu, üşümüş kalmış.
    giderek yalnızlaşıyor insan
    akşamları daha bir iştahla içiyor şarabı,
    alışıyor kendi kendine konuşmaya.
    akşam olunca yaşlanıyor insan, günden güne beyazlıyor.
    geçmiş bazen kara bir leke yüreğinin ortasında, sızlıyor duraksız
    bazen de yeşeren bir umut oluyor
    kapıyı kapatınca yalnız kalıyor insan
    ne sen, ne ben, ne de biz kalıyor,
    akşam vakti her şey kararıyor.
  • "bir palyaço neden yalan söylesin ki
    ben palyaço olsaydım söylemezdim
    marangoz olsaydım da söylemezdim
    ben insan olsaydım yalan söylemezdim!"

    turgut uyar palyaço diye bilinen ama onun olmadığı söylenilen, bulutsuz gökyüzü ve soğuk bir gecede ay, şarap ve eski şarkılar eşliğinde okuması enfes olan şiir.
hesabın var mı? giriş yap